TR EN

Dil Seçin

Ara

Ağustos 2005

post-title

Ağustos 2005, 344

Hayatın özeti: Unutulmaz anlar

Hepimiz unuturuz.

Beşer nisyan ile maluldür.” demiş eskiler. Bir tür eksiklik... Unutuyoruz işte. Elimizde değil. Bir bakıma büyük de bir nimet unutmak. Kimbilir belki de şimdikinden çok daha fena bir dünyamız olurdu eğer unutmasak... Düşmanlıklar bakımından en azından... Acılar sonra.

Kolay değil kaybettiklerinin acısıyla yaşamak. Kaybetmeyen var mı?

Çocuklar, sevgililer, anneler... Dranas’ın dizeleriyle geçelim...

Ey unutuş, kurtar bu gamlardan beni...

Yine de hayatın özetidir unutulmaz anlar.

Sıcakla soğuğu, geceyle gündüzü terazinin kefeleri gibi evrenimize yerleştiren güç, unutkan hafızalarımıza bazı şeyleri, yerleri, olayları, sesleri, renkleri, yüzleri unutmamak gibi bir imtiyaz da vermiş. Hatırlamak. Hatırlamak, önceki bir yaşamak parçasını, kendisinden ve döneminden başka ve uzak bir yerde ve sıkıştırılmış olarak hayata geçirmek, yaşanmışı anarak yaşatmak... İnsan bunu yapabiliyor. Dünyada her bahar açan çiçeklerde görülebiliyor.

Unutulmaz anlar, aslında sonsuzluğun en kısa tarifi.

Unutulmaz anlar, sadece hayatımızın özeti değil, ahiretin ta kendisi. Adaletin ta kendisi. Unutulmaz anlar demek vicdan demek. Gamlardan asıl kurtarılacak bu yüzden aslında hayatımızdır... O kısacık anlar var ya... Hayat asıl onlardan anlar! Çünkü anlardır eklenerek, bulanarak, el uzatarak ve uzayarak hayatımızı sürdüren... Sürecek... Çünkü parçalardan oluşuyor... Sürecek çünkü anlar, birikmeden edemezler.

Yaz sıcak mührünü vuruyor dünyaya.

Sonra bir başka mevsim başlayacak...

Ağustos sayımızın ilk sayfalarında Ümit Şimşekten ânı ve sonsuzluğu anlatan bir yazı okuyacaksınız. Mevsimlere ve ömürlere bir de bu açıdan bakınca, serin bir rüzgâr esiyor bunaltan dünyamıza. Bir Anlık Sonsuzluk.”

Prof. Dr. Osman Çakmak ise, Güneşin Kaderi”ni anlatıyor yazısında. Güneşin kaderi, yaratılan ve yaşatılan her şeyin kaderiyle aynı: Ölmek!

Prof. Dr. Alâaddin Başar ise, Bir faninin başka bir faniye sorduğu bir soru bu...” diye tanımladığı “Sonsuzluk nedir?”in cevabına dair aydınlatıcı düşüncelerini sunuyor bizlere.

Ömer Baldık’ın insandaki benlik duygusunu işlediği Ene Psikolojisi” adlı yazısı da, dergimizin ilerleyen sayfalarında yer alıyor.

Bir sonraki ay görüşmek üzere..

Dergideki Yazılar