Satır Arkası
“MUTLULUK NE ALÇAKTA NE YÜKSEKTE, İNSANIN BOYU HİZASINDADIR.” Şu dünyada mutluluktan çok,…
Ara
“Ölüm Büyük Şey”
“Madem ölüm öldürülmüyor” ve “madem kabir kapısı kapanmıyor,” öyleyse insanoğlunun en önemli meselesidir ölüm.
Hayy ve Kayyum olan Rabbimiz, hayatla şenlendirdiği bu yeryüzünde, hayat nimetini tattırdığı hiçbir varlığa, ‘ölümsüzlük’ vermemiş. Bu dünya hayatında hayat, ölüme karşı duramamaktadır. Hele, sahip olduğu hayat, tüm öteki ‘canlı’larla kıyaslanamayacak kadar kendisine tatlı gelen insanoğlunun, her şeyden ve herkesten çok sevdiği sevgili hayatı, çoğu zaman hiç beklemediği bir zamanda koynundan çekip alınır. Sımsıkı sarıldığımız hayat, gevşeyen kollarımızın arasından uçup gider ve beden evimiz, sarsıla sarsıla yıkılır.
Büyük Rus romancısı Tolstoy’un ölümsüz(!) karakteri Ivan Ilyiç’e söylettiği gibi “Bir hayat vardı; şimdi gidiyor ve bunu tutmak elim(iz)de değil.”
Evet hayat gidiyor. “Vücut apartmanı yıkılıyor.”
…
Hayat gibi kıymettar bir hazinenin, biz fukara insanların malı olamayacağı, bazen minicik bir mikrop yüzünden onu elimizden kaçırmamızdan bile belli değil midir? Hiç beklemediğimiz bir zamanda, hiç beklemediğimiz bir mekanda—mesela şimdi burada, neden olmasın—elimizden alınıvermesinden bellidir ki hayat, bizim sahip olabileceğimiz bir şey değildir. Öyleyse zaten bizim olmayan, bize emaneten verilmiş olan bu hayatı, tekrar geri almak da, ancak onu verenin işidir. Zaten hayatı veren O (cc) olduğu gibi, ölümü veren dahi O’dur (cc).
İşte ölüme böyle bakmalı, onu da tıpkı hayat gibi, Rabbimizden gelen bir emir olarak görmeli ve vakit tamam olduğunda hükmünden razı olarak göz baş üstüne kabul etmeliyiz.
Ölüm bizi bu fani dünyadan alır ve ebedî âleme doğru yolculuğumuzun ilk durağı olan kabir âlemine götürür.
Bu dünya hayatındaki yolculuğumuz, ölümle birlikte biter ve insanoğlu, kendisini ebedî ahiret ülkelerine götürecek olan yepyeni bir yolculuğa çıkar. İşte bu yolculuk sırasında mü’min olsun, kâfir olsun herkesin karşılaşıp yaşayacağı bir dizi hadise vardır. Ancak âyet ve hadislerin “bildirmesiyle bilebileceğimiz” bu hadiseler hakkında bilgi edinmek, ahiret hayatımız için kendimizi nasıl hazırlamamız gerektiği konusunda bize yardımcı olacaktır.
Bu sayımızda, Prof. Dr. Yaşar Kandemir, hadis ve âyetlerin ışığında ölüm ve ötesini anlatıyor.
Veli Sırım, Kur’an’dan bir kelime ‘Duhan’ üzerine kaleme aldığı makalesinde yaratılışın ve kıyametin izini sürüyor.
Ümit Şimşek’in yazısı ölümden sonraki ilk durağımız olan ‘kabir âlemi’ ile ilgili.
Ömer Baldık’ın, tıbbî gelişmelerin, söylendiği gibi önümüzdeki yıllarda insan ömrünü uzatması gibi bir durumun, toplum hayatına nasıl etki edeceğini ele aldığı yazısı ise oldukça ilginç.
Prof. Dr. Alaaddin Başar’ın, ölülerin dilinden dirilere seslendiği yazısı: ‘Ölülerin Haykırışı.’
Yirmi yıldır ölüm konulu makaleler kaleme alan Selim Gündüzalp “Bir diyar olsa gerek” diyor.
Prof. Dr. Osman Çakmak ise, derin uzayda ölümü anlatıyor. Karadelikler ve kıyamet.
Mustafa Ulusoy, ‘Tatmak’ adlı yazısıyla yeniden dergimiz sayfalarında.
YENİ KİTAPLAR
İslâm’a Koşan Hanımlar’dan sonra, yazarımız Ayten Yadigar, İslam’a Koşanlar adlı yeni kitabında, yirmi adamın hidayet öyküsünü anlatıyor.
Yazarımız Ömer Baldık’ın Zafer Yayınları’ndaki ilk kitabı çıktı: İçimde Bir Göçebe Var.
Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin yeni kitabı İnsan, Devlet ve Millet de yayınlarımız arasında yerini aldı.
“MUTLULUK NE ALÇAKTA NE YÜKSEKTE, İNSANIN BOYU HİZASINDADIR.” Şu dünyada mutluluktan çok,…
SESİMİZ NEDEN DEĞİŞİR? Sesler gırtlak, solunum sistemi, ağız ve boğaz dokusundaki anatomik…
HAYAT YOLCULUĞU ÖLÜMLE BİRLİKTE BİTER VE İNSANOĞLU, KENDİSİNİ EBEDÎ ÂHİRET ÜLKELERİNE GÖTÜRECEK…
Duhan, Arapça bir kelimedir ve ‘duman’ mânâsına gelir. Kur’an-ı Kerim’de bu kelime…
Hz. Peygamber anlatıyor: Bizden önceki ümmetlerden bir adam vardı. O kadar günah…
Bir gece Lala ile beraber karşılıklı oturmuş, el değirmeni ile bulgur öğütüyorduk.…
Âhiret âlemlerinin ilk durağı kabirdir. Burası, bir anlamda, bir ara merhaledir; dünya…
Tıbbın ‘aşka geldiği’ bir döneme girdik. Eğer beklendiği gibi, tıbbî gelişmeler ortalama…
Sayıları dünya genelinde altmışı geçen yürüyebilen robotlardan biri olan Rabbit’in maksimum yürüme…
Dünyaya gelmezden önce, bilemezdik, hangi erkeğin sülbüne geçeceğimizi, hangi hanımın rahminde büyüyeceğimizi.…
ŞİRKET-İ HAYRİYE Şirket-i Hayriye, 1850 yılında, 3000 kuruştan, 2000 hisseli bir şirket…
Her şey bir soruyla başladı. Bir soruyla devam ediyor. İlerimizde aynı soru…
Kafesin içindeki kuş ne ise, bedenin içinde de ruh öyle. Biz ise…
Kara delikler gök cisimlerini yutarak gitgide devleşiyor ve güçleniyor. Daha büyük bir…
Hepimiz aynı yöne koşuyoruz. Var gücümüzle. Yanımızda günahlarımız, sevaplarımız. Çünkü hayat, hep…
BAĞDAT’IN YENİ BAŞ KADISI Halife Harun Reşid’e, ani bir aksırık geldi. Âdet…
Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Babam da böyle bir ailenin…
GÜZ Yapraklar düşmede bilinmez nerden Gök kubbede uzak bahçeler bozulmuş sanki Yapraklar…
YİRMİ İKİNCİ SÖZ İKİNCİ MAKAM / BİRİNCİ LEM’A “Birinci nükte içinde bir…
Güneşini doğdurmadığımız, yağmurunu yağdırmadığımız bir dünyaya doğduk. Gözlerimizi açtığımızda, toprak bizler için…
Bir zamanlar, Doğu’nun şehirlerinden birinde, zengin ve varlıklı bir adam ölmüş. Haberciler…
Kapı çalar... Sabahın erken saatlerinde... Açarsınız. Sütçünüzdür gelen. Sütçünün litreliğinden kabınıza dökülen…
“....vücudunuzda şunların yaratılması ve fıtratınızda bunların gaye-i idhali, iki esastır: (....) İkincisi:…
Bu yazının başlığı altındaki üç satırlık birinci paragraf size birşey ifade ediyor…
Kitap her zaman bilginin taşıyıcısıdır. Çocuk daha bir-iki yaşlarında kitapla tanıştırılmalıdır. Bu…
İnsanoğlu, yaratılışından bu yana tabiatla iç içe yaşamış ve orada hükmeden ilâhî…
Yine bitti... Zaten hiç anlamayız Ramazan’ın nasıl öyle çabuk bitebildiğini. Uhrevî anlamda…
YÜKSEK KİMSENİN YÜKSEKLİĞİ, ALÇALDIĞI; ALÇAĞIN ALÇAKLIĞI DA, YÜKSELDİĞİ ZAMAN BELLİ OLUR. —…