TR EN

Dil Seçin

Ara

Mayıs 2005

post-title

Mayıs 2005, 341

Geliyorsa Bahar...

Baharla, yeniden dirilişin mucizevi numuneleri yeryüzünde cömertçe sergileniyor. Toprağın altında, karanlıkta rengarenk bir serginin hazırlığı yapılıyor; tohumlar çatlıyor, sular ağaçların köklerine yürüyor, çeşit çeşit meyveler bütün albenisiyle insanlara sunuluyor “şükür”e dönüşsünler diye… İsimleri gibi güzel çiçekler renk renk, koku koku bütün zerafetleriyle Yüce Sanatkârın (cc) güzel isimlerini ve sıfatlarını ilan ediyorlar. Yağmurlar bereketle iniyor tarlalara. “Gökyüzünü ve tarlaları sevmenin” coşkusu içimizi dolduruyor, toprağa dokunmak içimizi ısıtıyor ve gökyüzünü seyretmek, bulutları ve kuşlarıyla…

İnsan için yaratılan her bahar, insana niçin yaratıldığını hatırlatan nimetleriyle, güzellikleriyle, süsleri ve zinetleriyle ebedi bir hayatın imzası gibi yeryüzüne atılıyor, gözlerimizin önüne seriliyor.

Geliyorsa bahar, gönderildiği için geliyor. Sonsuz bir şefkatin varlığımızı kucakladığını hissediyoruz. Bahar, cıvıl cıvıl kelimeleriyle, büyük kalabalıklar arasına sıkışmış yalnızlığımızın bir vehim olduğunu söylüyor bize. Yalnız bırakılmadığımıza, yaratılışın içinde ikamesi olmayan tek ve biricik bir âlem olduğumuza, taşıdığı her şeyi sevinçlerimize vesile kılarak bizi inandırıyor. Anlıyoruz ki, bahar aslında içimizde açıyor. Baharın kapıları içimizde açılıyor: Sonsuzluğun, karanlığa köşe bırakmayan ışığın, ihlal edilemez sevincin, bulandırılamaz dupduru ümidin...

Bahar, dünyanın bu yüzüyle “iyi” bir yer olduğunu ispatlıyor. Yaşamanın bir coşku ve neşe olduğunu… Kötünün dayanıksızlığını ve geçiciliğini… Hayatın hep esas, ölümün yeni bir hayata geçiş olduğunu…

Bu bahar da hepimize ayrı ayrı gönderildi. Nasıl ki her insan, “bu güneş, her gün benim için doğuyor” demekte haksız sayılmazsa, bu baharı da özel bir armağan gibi karşılamakta haklıdır. Yeter ki şükürle karşılık vermeyi ihmal etmesin.

Bu ay dergimizin kapağını çok konuşulan ve çok tartışılan bir konuya ayırdık. Alâaddin Başar’ın, Kuran, Hadis ve Risale-i Nura atıflar yaparak değerlendirdiği Dinler Arası Diyalog yazısı, bu konu hakkında merak ettiğiniz pek çok sorunun cevabını verdiği gibi, dengeli bir bakış açısı da sunuyor.

 

RİSALE-İ NUR DERSLERİ BAŞLADI!

Risale-i Nur gibi temel bir eseri daha iyi anlayabilmek adına Ümit Şimşekin yazdığı ilk kitap çıktı. Yirmi İkinci Mektubun birinci makamının ele alındığı bu ilk kitaptan, bir bölümünü daha, bu ay dergimizin sayfaları arasında okuyabileceksiniz.

 

TATİL BAŞLIYOR!

Yoğun bir ders yılının ardından öğrenciler nihayet çok özledikleri tatillerine yakında kavuşacaklar. Ders çalışmaktan ve ödev yapmaktan kitap okumaya pek zaman bulamayan çocuklar için, bu yaz okunacak çok kitap var. Ümit Şimşekin kaleme aldığı ve dinimizin temel kavramlarını anlatan Aile Okulu, altı kitabıyla bütün bir yaz için, çok iyi bir seçim. Bizden hatırlatması…

Pırıl pırıl, güneşli günlerde buluşmak üzere...

Dergideki Yazılar