TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekim 2009

post-title

Ekim 2009, 394

Sevgili Dostlar,

İnsanın dünyadan elde ettiği şey ne kadar büyük olursa olsun, beklediği şeyin yanında hiç kalır. Çünkü bu dünyaya insanın arzularını karşılayacak bir özellik verilmemiş. Kaldı ki insan da bu dünyanın imkânlarıyla yetinmek üzere yaratılmamış. Evet, insan bu dünya hayatından pek çok şey bekler. Onlara kavuştuğunda mutluluğu da yakalayacağını düşünür. Hayal ettiği imkânlar birer ikişer ele geçmeye başladı mı, bu defa hayaller daha ötelere kaymaya başlar. Ona da kavuşacak oldu mu, bu defa onun da ötesindeki hayallere gözünü diker.

Hz. Peygamber (sav) bunu ne güzel özetler:

“İnsanoğlu bir vadi dolusu altını olsa, bir vadi daha ister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Yine de Allah, tövbe eden kimsenin tövbesini kabul eder” buyurur. (Buharî)

Bunun nedeni, dünya nimetleri itibariyle insanın bir doyum noktasına sahip olmayışıdır. Zorunlu olan ihtiyaçlarımızda bir doyum noktası olabilir, yeme-içme gibi. Ama zorunlu olmayan ihtiyaçlarda doyum noktası da yoktur. Hangi hayaline kavuşsa insan, daha ötesinde imreneceği şeyler bulabilir.

Hırslarına gem vuramayan insanlar için dünyanın bu göz alıcı imkânları, deniz suyu gibidir. İçtikçe susuzluğunu artırmaktan başka bir işe yaramaz. İşte bu yüzdendir ki, amacı sadece dünyadan ibaret olan, sadece dünyayı isteyen ve ona çalışan kimsenin bu dünyadaki nasibi, doymadan gitmektir. Bunun için, insanın önünde ahirete çalışmaktan başka bir çıkar yol bulunmuyor.

Kolay değil idealinden ve amacından sapmadan yürümek. Evet, biz bu dünyaya büyük bir ideali gerçekleştirmek için geldik. Ve bu idealin örnek ve hedefini de önümüze Kur’an’ımız koyuyor. “Evet, biz dünyayı severiz ama ahiret için severiz” diyor Bediüzzaman.

İnsanın düşünme ve anlama kabiliyeti ile donatılması, bu dünyada niçin var olduğunun da bir işaretidir. Nasıl ki açan bir çiçek, bir toprağın, bir bahçenin gülümsemesi ise, çiçeklerin, çekirdeklerin, yıldızların niçin yaratıldığını bilmek de insanın kâinata bakıp düşünmesi ve kâinatla beraber gülümsemesidir. Kolay mı? Elbette değil. Ama insan baştan ayağa kadar sorumluluk demektir ve bu görevden asla vazgeçmemelidir.

Yayımladıklarımızın önce kendimiz öğrencisi olmaya ve gerçekleri sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz yıllardır. Zaman zaman tenkit ve takdir mektuplarınız ulaşıyor. Her birini tek tek önemsiyoruz ve dikkate alıyoruz, yol gösterici buluyoruz. Bir mektup ulaşmıştı geçenlerde elimize. Şöyle diyordu bir genç arkadaşımız:

“Ailemden ve çevremden daha fazla yol gösterici oldu bana Zafer. Hiç kimseden öğrenmediğimi, Zafer’den ve sizlerden öğrendim.”

Evet, bu sevgili okuyucumuzun mektubu bize unutulmaz bir öyküyü hatırlattı:

Bir lisenin eski mezunlarının buluştuğu gün, bazı öğrenciler kürsüde okula dair hatıralarını anlatıyordu. Yirmi yıl önce mezun olmuş öğrencilerden biri, ikinci sınıftaki sanat öğretmeninden bahsetti. Üniversiteye gitmeye onun tavsiyesiyle karar verdiğini ve şimdi iyi bir üniversitede profesör olduğunu, hayatından da son derece memnun olduğunu söyledi. Günün ilerleyen saatlerinde öğretmen ile eski öğrencisi uzun yıllar sonra sohbet etmeye başladılar. Öğretmen:

“Öğrettiklerim hakkında söylediklerin için teşekkür ederim,” dedi. “Benim çok güzel bir gün geçirmemi sağladın.”

“Rica ederim,” diye cevap verdi eski öğrencisi. “Teşekkür etmek benim boynumun borcu. Çünkü siz günümü değil, bütün bir hayatımı güzelleştirdiniz.”

Efendim, yeni öğretim yılının bütün öğretmen ve öğrencilerimize hayırlı olmasını diliyoruz.

Evet, okuyucu halkamız her ay biraz daha genişliyor. Bunun şevki ve heyecanı içindeyiz. Bu sayıyı belli bir noktaya taşıma konusunda, sizin de özellikle fiilî dua ve yardımlarınızı bekliyoruz.

Derdini gizleyen, derman bulamaz demişler. Bizler de derdimizi sizlerle bu sayfalarda paylaşıyoruz ve sizden gelen teşvikler ve desteklerle yolumuza devam ediyoruz. Allah’ın izniyle de devam edeceğiz.

Bu ay yine her sayfası ilgi çekici yazılarla dolu bir dergi var elinizde. Hayırlı ve bereketli okumalar temenni ediyoruz. Selam ve dualarımızla...

 

— Selim Gündüzalp

Dergideki Yazılar