Kalbinizi Çantada Taşısaydınız
Kalbimiz bir saatte 300 litre, bir günde 7200 litre kan pompalar.
Ara
Kalbimiz bir saatte 300 litre, bir günde 7200 litre kan pompalar.
Kalbin temel görevi kanı vücuda pompalamaktır. Böylece beyne ve bütün organlara oksijen, dışarıdan alınan gıdalar, vücutta yapılan hormonlar ve enzimler taşınmaktadır. Ayrıca, metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan zararlı atık ürünlerin de vücuttan uzaklaşması da kalbin çalışmasına bağlıdır. Bunun için kalp dakikada 5 litre kan pompalar. Bu bir saatte 300 litre, bir günde 7200 litre kan pompalanması demektir.
Kalbin sağ, sol ya da her iki karıncığının görevini yapamadığı durumlarda kalp yetersizliği ortaya çıkar. Koroner arter hastalığı, aort ve mitral kapak bozuklukları, kalp kaslarının yapısal bozukluğu sebebiyle yeterince kasılamamasına bağlı olarak kalbin büyüyüp genişlemesi, kalbin virüs enfeksiyonu sonucu kasılma gücünün azalması ile ortaya çıkan kalp kası iltihaplanması (miyokardit) başlıca sebepleridir. En sık sebebi koroner arter hastalığı ve miyokardittir.
Yapay kalp nedir, ne zaman takılır?
Kalp yetersizliği ilerleyici bir hastalıktır, zaman içerisinde kalbin kuvveti giderek daha da azalır. Kalp, vücudun ihtiyacı olan miktarda kanı pompalayamaz duruma gelir. Dokular ve hücreler oksijen ve besin maddelerini almakta zorlanır. Kalp yetersizliği, altta yatan sebebe bağlı olarak her yaşta görülebilir.
Kalp yetmezliğine giren hastalar yetersizliğinin son evresine gelmiş ve 1 yıldan az yaşam beklentisinde ve 65 yaşın altında ise bunlar kalp nakli adaylarıdır.
Kalp nakli adayları, nakil için uygun verici beklerken ani kalp yetmezliğine girerlerse acilen yapay kalp destek cihazlarına bağlanır ve organ bulununcaya kadar yaşamlarını böyle sürdürürler. Yapay kalp destek cihazları, ‘vücut içine yerleştirilen’ ve ‘vücut dışında’ olmak üzere iki farklı gruptur. Hangisinin takılacağı, hastanın kalp yetersizliğinin ve genel durumunun özelliklerine göre belirlenir. Total yapay kalp, hastalıklı kalbin vücuttan çıkarılıp yerine konan ve dolaşımı yürüten cihazdır.
Göğüslerine takılan 150 gram ağırlığındaki yapay kalpler, suni damarla çantadaki bataryalara ve destek cihazına bağlı bulunuyor. O nedenle uykularda bile sırtlarındaki çantalarını yanlarından ayırmıyorlar çantanın ağırlığı ise 2 kilo. Hasta, yapay kalple ömrünün sonuna kadar yaşayabilir. Cihaz, 25 yıl garantili.
Evet bu hastaların sağlık durumları ciddidir, sabır ve tahammül gerektirir. Ülkemizde organ nakli bekleyen (böbrek, kalp, karaciğer, kemik iliği ve kornea gibi) binlerce hasta var, ancak bağış oranları oldukça düşüktür.
Son 5 yılda ise 14 bin 935 böbrek, 387 kalp, 5 bin 583 karaciğer, 124 akciğer, 20 ince bağırsak, 9 kalp kapağı, 52 pankreas, 11 bin 702 kornea olmak üzere 32 bin 812 nakil yapılmış.
22 bin 360’ı böbrek, 646’sı kalp, 2 bin 254’ü karaciğer, 48’i akciğer, 3’ü ince bağırsak, 3’ü kalp kapağı, 270’i pankreas, 2 bin 549’i kornea olmak üzere 28 bin 133 kişi organ ve doku nakli için sırada bekliyor.
Halbuki Kur’an bize ne emrediyor?
“Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. (Maide, 32)
Toplumun organ nakli konusunda bilgilendirilmeye ve farkındalığa, nakil bekleyen hastaların ise psikolojik desteğe ve morale ihtiyacı vardır.
Siz de kalbini çantada taşısaydınız aşağıdaki şu cümleler belki moral ve psikolojik destek verebilirdi:
“Ey şekvâcı hasta! Senin hakkın şekvâ değil, şükürdür, sabırdır. Çünkü senin vücudun ve âzâ ve cihazatın, senin mülkün değildir. Sen onları yapmamışsın, başka tezgâhlardan satın almamışsın. Demek başkasının mülküdür. Onların mâliki, mülkünde istediği gibi tasarruf eder.
“Sâni-i Zülcelâl sana, ey hasta, göz, kulak, akıl, kalb gibi nuranî duygularla murassâ olarak giydirdiği cisim gömleğini, Esmâ-i Hüsnâsının nakışlarını göstermek için, çok hâlât içinde seni çevirir ve çok vaziyetlerde seni değiştirir. Sen açlıkla onun Rezzâk ismini tanıdığın gibi, Şâfî ismini de hastalığınla bil. Elemler, musibetler bir kısım esmâsının ahkâmını gösterdikleri için, onlarda hikmetten lem’alar ve rahmetten şuâlar ve o şuâât içinde çok güzellikler bulunuyor. Eğer perde açılsa, tevahhuş ve nefret ettiğin hastalık perdesi arkasında sevimli, güzel mânâları bulursun.
“Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ıztırap çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsaydı ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevâlin rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde mânevî kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya birgün bize “Haydi, dışarı” diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak. O bizi dışarı kovmadan, biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk etmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.” (Bediüzzaman, Hastalar Risalesi)