TR EN

Dil Seçin

Ara

İnsanın Üç Hali / Helal Yaşamın İpuçları: Sırat-ı Müstakim Sırrı

İnsanın Üç Hali / Helal Yaşamın İpuçları: Sırat-ı Müstakim Sırrı

Bir şeyi kim icat etmiş ise veya kim yaratmış ise, elbette ki onu en iyi bilen o olacaktır. İcat ettiği şeyin kullanma kılavuzunu da o yazacaktır. İnsanın muciti, yaratanı Âlemler Rabbi, bizim kullanma/yaşama kılavuzumuzu gönderdiği semavi kitaplarda beyan ettiği gibi, gönderdiği elçilerle de kılavuzu anlamamızı ve tatbik etmemizi bize öğretmiştir. Allah’ın (cc) elçileriyle beyan ettiği kılavuza göre yaşadığımızda hem insanlığımız gelişecek, hem de maddi-manevi arızalardan kurtulacağız.

İnanan ve inandığı gibi yaşamak isteyen bir Müslüman olarak hayatımızı; bizi yaratan ve sonsuz nimetlerini bahşeden Rabbimizin emir ve tavsiyelerine göre düzenlemeyi vicdanımız bize telkin ediyor.

Bir şeyi kim icat etmiş ise veya kim yaratmış ise, elbette ki onu en iyi bilen o olacaktır. İcat ettiği şeyin kullanma kılavuzunu da o yazacaktır.

İcat edilen şeyin amacına en uygun olacak şekilde kullanılması ancak mucitin tavsiye ettiği kullanma kılavuzuna harfiyen uymakla olur. Aksi takdirde o şey kısa zamanda bozulacak ve harap olacaktır. Bir düşünün mesela; çamaşır yıkama makinesini ilk defa gören ve kullanma kılavuzuna bakmayan birisi “Yahu bununla inşaat için güzel harç yoğrulur” deyip kum ve çimentoyla harcı yoğursa ne olur acaba? Makinenin ne hale geleceği ortadadır.

İnsanın muciti, yaratanı Âlemler Rabbi, bizim kullanma/yaşama kılavuzumuzu gönderdiği semavi kitaplarda beyan ettiği gibi, gönderdiği elçilerle de kılavuzu anlamamızı ve tatbik etmemizi bize öğretmiştir.

Allah’ın (cc) elçileriyle beyan ettiği kılavuza göre yaşadığımızda hem insanlığımız gelişecek, hem de maddi-manevi arızalardan kurtulacağız.

Namaz kılan bir mü’min günde en az kırk defa Fatiha suresinde “ihdinas-sıratal-müstakîm” der. Yani “Allahım bize doğru yolda hidayet ver” der.

İşaratü’l-İcaz’da sırat-ı müstakim, “Şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ü adalete işarettir” şeklinde tarif edilmektedir. Yani “saadet-i ebediyeye giden nuranî yol” olarak ifade ediliyor. Bu yol Kur’an-ı Kerîm’de “Peygamberlerin, sıddıkların, şüheda ve salihlerin yolu” olarak tarif edilir.

Malum olduğu üzere insan denilen varlık beden ve ruhtan oluşur. Aslında insan bedeni ruhun geçici olarak iskân edildiği, her an dağılmaya, bozulmaya, yaşlanmaya ve sonunda çürümeye namzettir. İnsan ruhu bu bedende yaşayabilmesi için Rabbi tarafından üç temel kuvve (duygu) ile donatılmıştır. Bunlar:

1. Kuvve-i şeheviye-i behimiye (Menfaatleri celb ve cezb için)

2. Kuvve-i sebuiye-i gazabiye (Zararlı şeyleri defetmek için)

3. Kuvve-i akliye-i melekiye (Nef’ ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden ayırmak için).

Bu üç temel kuvvenin de kendi içinde “ifrat, tefrit ve vasat” şeklinde üç mertebesi vardır. İşte aslında sırat-ı müstakim burada sayılan üç kuvvenin “vasat” yani orta halinde olmayı ifade ediyor ve gerektiriyor.

Tabloda da görüleceği üzere sırat-ı müstakim, yani Kur’an’ın ifadesiyle “Peygamberlerin, sıddıkların, şüheda ve salihlerin yolu” vasattır, yani orta yoldur. Yani aşırılık yoktur, uçlarda değildir.

İstikamet, istikrar hep iyidir. “Amelin az da olsa devamlı olanı makbuldür” buyurur Allah’ın Elçisi (asm).

Gündüzü oruç ile ve gecenin tamamını ibadetle geçiren birisi, eşini ve çocuklarını ihmal ettiği için Peygamberden övgü değil de azar işitmişti ve demişti ki “İşte ben peygamberim, bazen oruç tutarım, bazen tutmam. Eşinin sende hakkı vardır, nefsinin sende hakkı vardır.”

Kur’an der, “Allah’a muhabbetiniz varsa, Habibullaha ittibâ edilecek (uyulacak).” İttibâ edilmezse, netice veriyor ki, Allah’a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa, netice verir ki, Habibullahın Sünnet-i Seniyyesine ittibâı intaç eder. Evet, Cenâb-ı Hakk’a iman eden, elbette Ona itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, bilâşüphe, Habibullah’ın gösterdiği ve takip ettiği yoldur.”

Ve işte Habibullah olan Sevgili Peygamberimizin takip ettiği yol haddi vasattır, insanı sapıtmaktan koruyan orta yoldur, en güzel yaşama şeklidir.