TR EN

Dil Seçin

Ara

Kim Bir Kum Tanesi Olarak Kalmak İster?

Kim Bir Kum Tanesi Olarak Kalmak İster?

Kendisini bu iplik yumağına benzeten kaç kişi var acaba? “Hımmm dur bakayım sanırım bu beni andırıyor!..” diyecek acaba kaç kişi çıkar?

Bu gördüğünüz şeye hücre diyoruz. Bakın bir zamanlar biz de böyle bir şeydik işte.

Bu şey bir zamanlar bir tek hücre olarak var oldu. Ve bizler böylelikle yola koyulduk.

Üstelik dikkatlice bakıldığında bile zor fark edilecek kadar küçüktü.

Kendisini bu iplik yumağına benzeten kaç kişi var acaba? “Hımmm dur bakayım sanırım bu beni andırıyor!..” diyecek acaba kaç kişi çıkar?

O şey; işte bu şey.

Kim diyebilir ki bu bir hücredir…

Bu bilindik bir ip yumağı sanki; şu kedilerin en gözde oyuncağı var ya!..

Ama gerçekten çok küçük… Gözle görebiliyor olsak da ancak bir kum tanesi büyüklüğünde.

“Bu kadar da küçük yumak olur muymuş?” diyebilirsiniz.

Evet bir zamanlar hepimiz böyle küçücük bir şeydik.

Bu dünyada bir kum tanesi kadar yer kaplıyorduk.

Bir de deniz kenarında olsak bizi kim fark ederdi ki?

Sahilde oynayan çocuklar, denizin ortasından teknesiyle kıyıya dönen balıkçılar hiç fark etmeden üzerimize basıp giderdi.

Kendi anne ve babalarımız bile bir zamanlar bu kadardı desek.

Üstelik onların da anne babaları, hatta onların da... Her neyse kısa keselim.

İnanılması ne kadar zor değil mi?

Peki ya sonra ne oluyor da bu kum tanesi büyüklüğündeki canlı bizim gibi bir insana dönüşüyor? Çok şükür ki böyle oluyor…

Hücre ilk gün sessizce bekliyor. Yaklaşık 30 saat öylece kalıyor bu kum tanesi kadar küçük yaratık.

Uyuya kalmış olabilir mi!?..

Sanmam…

Çünkü sonrasında yoluna hiç durmadan devam ediyor; biz de takip edelim.

İşte ZİGOT denilen bu şey birkaç gün içerisinde bir iken iki, iki iken dört yapılıyor… Böylece bölüne bölüne çoğaltılıyor.

Ne gariptir ki, bölünen her şey eksilirken hücrelerin bölünmesinde eksilme değil aksine artma gerçekleşiyor.

Ekmeği böldüğümüzde iki yarım ekmek elde ederken, hücre bölündüğünde iki tane tam hücre oluyor. Ne kadar ilginç değil mi?..

İşte 4 gün içerisinde bir kum tanesi böyle bir şey oluyor.

Bu biraz insanı andırıyor mu?

Yok asla… Bu düpedüz bir böğürtlen.

Ne kadar küçük bir böğürtlen!.. Böyle bir böğürtlen olarak kalmak ister miydiniz!?.

Kim ister ki?..

Bu yaratıkta hâlâ insanı andıran bir şey göremesek de aradan aylar geçer ve “Tamam işte şimdi bir şeye benzemeye başladı…” diyebiliriz.

Olsun en azından bir kurtçuğu andırıyor artık.

Aramızda böyle kalmak isteyen de çıkmaz herhalde…

Bir şey olsa ve “Bundan sonraki hayatınıza bir kurtçuk olarak devam edeceksiniz…” denseydi ne felaket olurdu!..

İyi ki Allah bizi böyle yarım yamalak bırakmıyor.

Ve derken aradan haftalar ve aylar geçer.

İnanamıyorum… Nasıl olur da bir kurtçuk böyle güzel bir insana dönüşebilir?

Bunu Allah’tan başka kim yapabilir!?

Bir kum tanesi kadarken şimdiden milyarlarca hücreye sahip oldu bile..

Ne harika bir şey ki, ele avuca sığacak kadar büyüdü…

Doğrusu, bu kadar az zaman içinde her şeyin yolunda gitmesi ve bir hücrenin, bir böğürtlen veya bir kurtçuk olarak kalmaması çok iyi oldu değil mi?..

İşte biz de aynen bu aşamalardan geçtik ve bir insan olduk çok şükür…