TR EN

Dil Seçin

Ara

Ölür müsün, Öldürür müsün! / Deyim Öyküsü

Ölür müsün, Öldürür müsün! / Deyim Öyküsü

Anlatılır ki, bir Ağa varmış; çok iyiliksever, yumuşak huylu ve cömert bir insanmış. Böyle olunca da herkes tarafından sevildiği gibi, yanında çalışanlar da onu pek severlermiş.

Bu ağanın uşaklarından birisi varmış, pek saf bir adammış. İşleri karıştırdığı için, Ağanın kâhyası onu güzellikle konaktan savmış. Bu uşak da kendi çapında ticaret yapmaya başlamış.

Eski uşak iyi niyetli ve saf olduğundan insanların sevgisini kazanmış. Birkaç zaman sonra da parasını denkleştirmiş, Allah nasip etmiş ve hacca gitmiş. Hac görevini bitirip memlekete dönerken, “Ağamı unutmak olmaz, çok ekmeğini yedim, üzerimde hakkı var.” deyip bir hediye almak istemiş. Fakat uygun bir armağan bulamamış. Çarşıda gezerken gözüne bir tezgâhtaki kefen bezi takılmış. Ağasının ihtiyar olduğunu düşünerek, “En iyisi kefenlik bez alayım, hiç olmazsa işine yarar.” demiş.

Memleketine dönünce de hediyesini alıp ağasının konağına gelmiş. Kâhya:

“Beyi istirahat ediyor, uyandıramam sonra gel.” demiş. Hacdan gelen uşak:

“Mutlaka görmeliyim!” demiş, “Ona hacdan hediye getirdim...”

Kâhya, ne getirdiğini merak edip sormuş:

“Kefenlik kumaş aldım; hem de ipekli.” demiş.

Kefen sözünü duyunca “bunu beye nasıl söylerim” diye düşünüp kızan kâhya, eski uşağı içeriye almak istememiş. Derken kapıda tartışmaya başlamışlar. Bağrışmalara uyanan ağa da dışarıya çıkmış, ne olduğunu anlamak için Kâhya’ya sormuş. Kâhya da:

“Efendim” demiş, “Eski uşağınız size hacdan hediye olarak kefenlik kumaş getirmiş. Ölür müsün, öldürür müsün?”

Böylece bu saf adamın hikâyesi gülerek anlatılmış ve kızılacak işler karşısında “ölür müsün, öldürür müsün?” deyimi söylenir olmuş.

•••

Bu deyim, çok kızılacak bir terslik karşısında kalındığı zaman söylenir.