TR EN

Dil Seçin

Ara

Havadan Sudan Bir Yazı

Havadan Sudan Bir Yazı

Konuşurken, yürürken hele de koşarken bir süre sonra nasıl da ihtiyaç duyarız... Su içme arzusu hepimizin çok iyi bildiği bir duygudur…

Konuşurken, yürürken hele de koşarken bir süre sonra nasıl da ihtiyaç duyarız... Su içme arzusu hepimizin çok iyi bildiği bir duygudur…

Okulda, derste ve teneffüste, bir şişe suya hasret çekeriz.

“Öğretmenim içebilir miyim?”

“İç yavrum.. Doğrusu ben de merak ediyordum ne zaman soracaksın diye…”

Bir de yaz günlerinde kana kana içeriz.

Üstelik sebze ve meyvelerin neredeyse tamamı su değil mi?

O ambalajları rengarenk olan vitamin depoları sebze ve meyveler.

Salatalığı sıksak %96

Karpuzu sıksak %92

Portakalı sıksak %88

Muzu sıksak %74

İnsanı sıksak %75’i su. Pardon insanı sıkamayız. Bu doğru değil. Ama bu oran doğru.

Evet evet vücudumuzda ne kadar çok su var öyle değil mi?..

Muz gibi bir meyve içinde bile ne kadar çok suyu depolamış Rabbimiz.

Yaklaşık yüz trilyon hücremizin her birinde, %90 oranında da su bulunmaktaymış.

Her canlının içine sızmış bir kere. O olmadan hiçbir canlı varlığını sürdüremiyor.

Hücrelerimiz enerji üretmek için de sulu ortama ihtiyaç duyarlar.

Su moleküllerinin mikroskobik görünümü

Bakıyoruz dünyanın da dörtte üçü sularla çevrili.

Ama su işte.. Üstelik saydam bir şey. Baktığımızda rengi bile olmayan belirli bir şekle sahip değilken, ele avuca sığmazken tüm canlı ve cansız varlıkları kuşatmış.

Uzaydan baktığımızda dünyamıza “mavi gezegen” adını vermemize sebep olan da su değil midir?

Bitkiler besin üretmek için suya hasrettir.

Bizler ise o besinleri sindirmek için yine suya ihtiyaç duyarız.

Rabbimiz, bizi ona muhtaç kılmış ki, su ancak canlıların olduğu bir gezegende böylesi berrak ve akışkan özelliğine kavuşturulmuştur.

Bilim insanlarının söylediğine, göre yüz binlerce ışık yolu ötesi gözlenmiş olmasına rağmen bilinen evrende suyun sıvı halde olduğu tek gezegen dünyamız imiş. Suyun hayata faydalı olması için de sıvı halde olması lazım.

Bulutlardan süzülerek gelen haline bu yüzden rahmet deriz.

Bir bakmışız en çok hasretlik çektiğimiz anda gökten yağmur olarak yeryüzüne indirilir.

Bizler bilindiği üzere hayatta kalmak için havaya ihtiyaç duyarız. Birçok canlı gibi havadaki oksijeni kullanırız.

Peki bu oksijenin kaynağı nedir yani çıktığı yer?

Yeryüzünün sularında metrelerce derinlikte o küçücük canlı toplulukları olan algler atmosferdeki oksijenin %80’ini üretmektedir..

Allah hikmeti gereği, sonuçları sebeplere vermeyelim diye, o büyük ürünleri önemsiz zannettiğimiz o küçücük sebeplere bağlar. Rabbimiz, o sebeplerin sonuçları yapamayacağını kolaylıkla anlayalım diye böyle yapar…

Evet o algler yeryüzündeki oksijenin %80’ini üretebiliyorsa, Rabbimiz bunu sağlamak için de suya sıradışı bir özellik vermiştir dersek çok daha ilginç bir şey söylemiş oluruz.

Atmosferimize sürekli oksijen pompalayan o narin, küçücük canlılar yani algler, yeryüzü sularının derinliklerinde yaşarlarken suyun bir tek özelliği alglerin hayatını devam ettirmesine hizmet eder.

Su gerçekten ama gerçekten çok garip bir şekilde donarken, tüm sıvılar gibi en alttan değil de yüzeyden donmaya başlar. Yani katı hale geçer.

Ayrıca su donarken kütlesi değişmez ama hacmi yani kapladığı yer artar.

Oysa neredeyse bütün maddeler sıvıdan katıya geçerken hacimleri yani boşlukta kapladıkları yerleri azalır, küçülüp büzülürler.

Tıpkı bizim soğuktan üşüyüp büzüştüğümüz gibi mi?..

Tam da öyle diyebiliriz. Ancak bu durum su için geçerli değildir; Allah suya farklı bir özellik vermiştir.

Suyu soğutup sıfır derecenin altına getirdiğimizde katılaşırken boyutları da küçülmeye değil artmaya başlar.

Hacmi artan maddelerin de yoğunluğu buna bağlı olarak azalacağından su donup buz hale geldiğinde yoğunluğu sudan daha az hale gelir. Böylece su katılaşıp buz olurken üstte kalır. Yani su dipten değil üstten donmuş olur. Ve altta yer alan su böylece sıfır derece gibi düşük bir sıcaklığa ulaşamayacaktır.

İşte Allah’ın suya bu özelliği vermesi sayesinde, algler suların derinliklerinde donmadan hayatta kalabiliyorlar.

Bunun için her sene kış gelip çattığında havalar soğuyup yeryüzü suları donarken bir büyük mucize de yaşanır.

Ve algler, bütün canlılara yetecek miktarda oksijenin üretiminde görev alırlar.

Eğer suya ait bu özellik olmasaydı, su dipten donmaya başlayacak ve suların derinliklerinde yaşayan bütün algler ölecekti.

İşte Âlemlerin Rabbi, canlı cansız mahluklarını görev tanzimiyle böyle çalıştırıp bu güzel dünyadaki düzeni devam ettiriyor. Bilimler varlıkları inceledikçe hem dünyayı hem de Allah’ın hikmetini, rahmetini ve her şeyi itaat ettiren hâkimiyetini daha iyi tanıyoruz.