TR EN

Dil Seçin

Ara

Blaundus Antik Kenti / Yeryüzünde Dolaşmak

Blaundus Antik Kenti / Yeryüzünde Dolaşmak

Blaundus antik şehri 2500 yıllık. Dağın zirvesinde, derin ve oldukça dik vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde yer alan kentin önemli yapıları arasında; giriş kapısı, kale, tiyatro, su kemeri, kaya mezarları, sokak ve caddeler yer alıyor.

Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun?

(Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.

(Hac Suresi, 46. ayet meali)

 

Geçtiğimiz günlerde Uşak Kanyon Kolejine konferans için davetliydim. Erken gittiğim için sohbetime daha vakit vardı. Davet eden dostumun, Türkiye’nin en büyük kanyonunu gezdirme teklifini memnuniyetle kabul ettim.

Evet Türkiye’nin en büyük kanyonu Uşak’taydı. Yolda giderken Ulubey ilçesine geldik ve uzaktan bir antik kent göründü. Rotamızı oraya çevirdik.

Adı Blaundus olan antik şehir 2500 yıllıkmış. Dağın zirvesinde, derin ve oldukça dik vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde yer alan kentin önemli yapıları arasında; giriş kapısı, kale, tiyatro, su kemeri, kaya mezarları, sokak ve caddeler yer alıyordu.

Rüzgâr, yağmur ve sellerin yıllardır tahrip etmesine rağmen ana yapılar az da olsa ayakta kalmış ve bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmişti.

Şehrin ortasındaki dev yapı dikkatimi çekti ve ne amaçla yapıldığını rehberime sorduğumda tapınak olduğunu öğrendim. Zafer Dergisi’nin sayısında Şanlıurfa’daki tarihi 12 bin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe’den bahseden yazıda da Göbeklitepe’nin merkezinde ibadet mahalli olduğundan bahsedilmişti. Şimdi aynı hadiseyi 2500 yıllık Blaundus antik kentinde de görüyoruz. Bu antik şehir de tapınak merkezliydi.

İnsanlık tarihi boyunca insanoğlu hep Yaratıcısı olduğunu bilmiş, Ona şükretmek ve verdiği sayısız nimetler için Ona ibadet etmek gayesiyle mabetler inşa etmiştir. Bu hakikati Blaundus antik şehrinde de görüyoruz.

Bu şehri inşa edenler şimdi yoklar. O zamanların güç ve kudret göstergesi olarak yapılmış sanat harikası ihtişamlı binaları, ibret nazarıyla bakanlar için karşımızda duruyorlar. Adeta muktedir imparatorların, aristokratların kudretini haykırmak ve cihana ilan etmek istercesine inşa edilmişler.

Lakin şimdi o muhteşem yapılar, güç ve kudret nişanesi abideler yıkılmış, devrilmiş, toprağa gömülmüş, yerle bir olmuş ve harabeye dönmüş durumdalar. O kudretli imparatorlar ve seçkin aristokratlar, zamanın dehlizlerinde kaybolup gitmişler. O güç ve ihtişam yok olmuş.

Bu manzara adeta, “Yâ Bâki, entel Bâki” yani “Rabbimiz! Her şey fani, geçici, yok olucu; Bâki olan yalnızca Sensin” hakikatini bütün dünyaya ve bütün zamanlara haykırıyor… Bâki olanı bulmamızda bizlere rehberlik ediyor.

Bu verimli ve güzel geziden çok keyif ve ibret aldım. Blaundus antik kenti de diğer tarihi mekânlar gibi tefekkür edilecek, ibret alınacak bir yer. Buralarda insan, âyet-i kerimede niçin ibret almak için gezmemizin tavsiye edildiğini daha iyi anlıyor.

Onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi… (Rum Suresi 9. ayet meali)

Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü… (Mümin Suresi, 21. ayet meali)