TR EN

Dil Seçin

Ara

O'nu Böyle Sevdiler

O'nu Böyle Sevdiler

Yunusumuz ne güzel ifade eder: “Hak yaratmış âlemi aşkına Muhammed’in.”

Yeryüzünde gökyüzünde ne varsa, çevremizde, şu dünyanın gecesinde gündüzünde ve dahi insanlığın kendi özünde ilahî kudretin sayısız izleri görülür. Açan çiçekte, doğan güneşte, kara topraktan fışkıran ilahî sanatta harika eserler sergilenir.

Sonsuz kudret sahibi olan Rabbimiz, bu uçsuz bucaksız kâinatı bir sevgi uğruna yarattı. Yaratırken sanatının bütün inceliklerini gösterdiği ve “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” buyurduğu en mükemmel insan olan Hz. Muhammed Mustafa (asm) uğruna…

Yunusumuz ne güzel ifade eder:

“Hak yaratmış âlemi aşkına Muhammed’in.”

Bir başka şair de şöyle der:

“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,

Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?”

Kâinatın niçin yaratıldığını bilmemek ve en mükemmel insanı tanımamak, Cenab-ı Hakk’ın sevgilisi Habibullah Efendimiz’e (asm) neler borçlu olduğumuzu görmemek, insan olan insanın şanına ve o güzel yaratılışına uygun düşmez.

Bir sokaktan geçerken üzerine sepet sepet güllerin saçıldığını gören bir kimse, bu ikramın sebebini sormazsa kabalık etmiş olur.

Zengin bir ziyafet sofrasında keyfince yiyip içen bir kimse, bu ziyafetin kimin şerefine verildiğini sormazsa nezaketsizlik etmiş olur.

Şükürler olsun ki böyle geçip gitmeyen nice vefadar, kalbi sevgi hamuruyla yoğrulmuş ruhlar var. Onlar, Peygamber Efendimize (asm) sevgi ve şükran duygularını sunmuşlar ve insanlığın da yüzünü ak etmişlerdir.

Şimdi onlardan bir demet sunmak istiyoruz size:

 

Talha İbni Berâ’dan (ra):

Bu sahabe bir kış günü hastalandı. Peygamber Efendimiz (asm) onu ziyarete gitti. Rabbine kavuşmak üzere olduğunu görünce üzüldü. Vefat ederse cenaze namazını kıldırmak için kendisine haber verilmesini söyledi.

Vefat edeceğini anlayan Talha İbni Bera ise, vefatına yakın ailesine şöyle dedi:

“Öldüğüm zaman beni bir an önce gömüp, Rabbime kavuşturun. Rasulullah’a (asm) haber vermeyin. Böyle bir havada, gece yarısı benim için rahatsız olmasın. Ona yılanların yahut Yahudilerin fenalık yapmasından korkarım. Kendisine selâmımı söyleyin; Allah’tan benim için af dilesin.”

Talha’yı gece defnettiler. Olup biteni Hz. Peygamber’e (asm) sabah namazında haber verdiler. Efendimiz, Talha’nın kabrine gitti. Ashab-ı Kiram saf bağladılar. Efendimiz mübarek ellerini kaldırarak:

“Allah’ım Talha’dan hoşnut ol ve onu senden hoşnut et” diye dua etti.

***

Ashabdan Cabir İbni Semure (ra):

“Masmavi, berrak bir gecede Resulûllah’ı (asm) gördüm. Üzerinde kırmızı bir elbise vardı. Bir aya, bir de dönüp onun yüzüne baktım. Emin olun ki, O aydan daha parlak, daha güzeldi.”

***

Tanzimat Edebiyatı’nın önde gelen şairlerinden Ziya Paşa’ya:

“Sen kudretli bir şairsin. Neden sen de Süleyman Çelebi gibi bir Mevlid yazmıyorsun?” diye sorarlar.

Ziya Paşa şu cevabı verir:

“Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inde bir mısra var: ‘Bir aceb nûr, kim güneş pervânesi...’ Hz. Peygamber’i tarif ve tasvir etmek için bu mısradan daha mükemmelini söylemek kimsenin haddi değildir. Onun için yazmaya cesaret edemiyorum.”

Süleyman Çelebi, Hz. Peygamber (asm) için, ‘O öyle muazzam bir nurdur ki, güneş bile Ona nispeten, lambanın etrafında dolanan kelebek gibi kalır’ diyor.

***

Prof. Dr. İnci Hakkaya da şöyle seslenir Efendimize (asm):

“Övülmüşsün, seçilmişsin Efendim, pür vefasın sen,

Bütün âlemde bir tane Muhammed Mustafa’sın sen.”

***

Dünya ne âşıklar görmüş.

Onlardan birisini Hz Aişe’den (ra) dinleyelim.

Bir gün Peygamber Efendimizin (asm.) yanına bir adam geldi, dedi ki:

“Ey Allah’ın elçisi! Ben seni canımdan daha çok seviyorum. Seni oğlumdan da çok seviyorum. Bazen evde otururken aklıma sen geliyorsun. O zaman ev bana dar geliyor. Hemen kalkıp yanına geliyor ve mübarek yüzüne bakarak ferahlıyorum. Seni görmesem, canım çıkacakmış gibi oluyor. Fakat beni bir mesele düşündürüyor. Yarın ikimiz de öleceğiz. Sen cennete girince, diğer peygamberlerle beraber olacaksın. Ben ise daha aşağı mertebede kalacağım için, cennette seni bir daha görememekten çok korkuyorum.”

Adam sözlerini bitirdi; fakat Hz. Peygamber (asm.) ona bir cevap vermedi.

Derken Nisa Suresi’nin 69. âyet-i kerimesi nazil oldu:

“Kim Allah’a ve Resûle itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.”