
'Ruhumdan Üfledim' Ne Demek?
Aralık 2018, 504 |
![]() |
Eklenme Tarih: 02 Aralık 2018 00:31 | Ömer Sevinçgül |

“Allah insanı yaratmış, ona ruhundan üflemiş. Ruhu mu var yani, üflemesi ne demek?”
Yok, öyle anlama. Onun ruhu var, birazını bize vermiş, demek onu hiç tanımamak anlamına gelir.
Üfleme meselesi bir unvanı mülahaza, bir temsil dürbünü. Mucize Kitabın üslubuna uygun bir örnekleme. Görünmeyen, özü kavranamayan bir olayı, bilinen bir fiille dile getiriyor. Birazcık da olsa anlayasın diye.
Mesela, bir ressam dese: “Bu tabloya sanatımdan üfledim.” Bu sözle, “Ben onu sanatımla yaptım, sanatımı ona yansıttım, onda benim sanatımdan izler var, resme bakarak benim sanatımı, ilmimi anlayabilirsiniz” demek ister. İnsan da yaratıcının sanat eseridir. Bedenini topraktan yaratan da odur, ruhunu var eden de.
Bizi yaratan zat, kendisini tanıyabilelim diye kendi sonsuz isim, sıfat ve şanlarından birer gölgecik vermiş bize. Bir bakıma kendi niteliklerini yansıtmış. “Ruhumdan üfledim” sözünden, “kendimde olanın minicik bir timsalini insanda yarattım” manasını anlayabiliriz.
İnsanda ‘ene’ vardır, yani ‘benlik’ hissi. ‘Ben’ diyebiliyor, ‘benim’ diyebiliyor. Diyemeseydi ‘sen’ ya da ‘senin’ de diyemezdi. Kendini idrak edemeyen idrak edemez başkasını.
“Ben biliyorum, ben istiyorum, ben yapıyorum, ben evimin sahibiyim” der, buradan yola çıkarak, “Rabbim de biliyor, istiyor, yapıyor, yaratıyor, o da bu evrenin sahibi” diyebilir. Fakat kendisinin bir yaratılmış, Rabbininse yaratıcı olduğunu unutmamalı.
Sonra, “Bana ilmi, iradeyi, kudreti veren de o, öyleyse her şey onun” der, elindekileri hakiki sahibine teslim eder, sonsuz derecede fakir olduğunu anlar. Kendi benlik duygusundan vazgeçer. “Ben de onunum. Benim, dediklerim de onun” der. Kendini Rabbinde fani eder. Kibirden, gururdan, benlikten vazgeçer. Böylece kâmil (olgun) insan olur.
Aralık 2018, 504 Sayısı Tüm Yazıları
- 6 Yapraklar Niçin Dökülüyor? / Prof. Dr. Fatih Satıl
- 8 Hayatın Hakkı / Prof. Dr. Alaaddin Başar
- 11 Tilki / Yüksel Karahan
- 12 İlahi Oran (Divina Proportione) / Özkan Öze
- 20 Kur'an Peygamberimizi Nasıl Anlatıyor? / Ümit Şimşek
- 22 Osmanlı İlerlemesini Neden Sürdüremedi? / İsmail Çolak
- 26 Bizi En İyi Ne Anlatır? / Ayten Yadigâr
- 27 Hazır Cevaplar / Zafer Araştırma Grubu
- 28 Önceki Peygamberlere İnanıyorsak Onların Kutsal Günlerini Kutlamak Neden Günah Olsun? / Muhiddin Yenigün
- 30 Muhabbet / Selim Gündüzalp
- 32 Bakteriler Yardımlaşıyor: Biyogaz Üretimi / Dr. Selçuk Eskiçubuk
- 34 Hz. Zeynep Kocasının Müslüman Olmasını Nasıl Sağladı? / Mehmet Dikmen
- 36 Dünyamızın Hali Cambaz Misali / Prof. Dr. Osman Çakmak
- 39 Taze Balık / Ahmet Zafer
- 40 Batı aile tipi çöküyor / Mehmet Paksu
- 42 “Özel İnsanlar Arıyorum” / Ertuğrul Esen
- 44 'Ruhumdan Üfledim' Ne Demek? / Ömer Sevinçgül
- 46 Neslin Dirilişi ve Öğretmen / Meleknur Özdoruk
- 48 İnsanlığın Su İle Sınavı / Abdülkadir Dinç
- 50 Kabak Başına (Başında) Patlamak / Ayşe Zehra
- 51 Tamirat / Abdülkadir Şen
- 52 İnsan Hiç Düşünmüyor mu? / Elif Nisa
- 54 Seyahat Edin Sağlıklı Kalın / Prof. Dr. Sefa Saygılı
- 56 Evlilik Kader midir? / Yusuf Yalçın
- 58 Düşünceler / Zafer Araştırma Grubu
YAZARIN DİĞER YAZILARI

Deprem Kader Değil mi?
Bediüzzaman Hazretleri, bir risalesinde, “insanların ağzından çıkan ve küfrü işmam eden kelimeler var,” der ve inananların bu kelimeleri “bilmeyerek” kullandıklarını söyler. Küfrü işmam eden, yani “koklatan, kendilerinden küfür kokusu gelen” kelimeler... Bu tesbiti okuduktan sonra ben de kelimeleri koklamaya çalışıyorum. Gün geçmiyor ki böyle bir sözle karşılaşmayayım. İşte onlardan biri: “Deprem kader değildir!”

Ruh Nereye Gider?
“Merak ediyorum, ölüm nasıl gelir, bedenden ayrılan ruh nereye gider, sonra neler olur? Bunları aşama aşama anlatır mısın bana!”

“Allah Nerede?”
Merakının bütün derinliğini sesine yükleyerek, “Söyler misin bana” dedi, “kâinatın sınırı var mı?”

Süslü Suretler Sergisi
Kuşa nasıl iki kanat gerekiyorsa mana âlemine yükselmek isteyen insana da iki kanat gerek. Bunlar kalp ve akıl kanatlarıdır. Kişi, kalbiyle yaratıcısını severken aklıyla da yaratılışın ince sırlarını, hikmetlerini, maslahatlarını tefekkür eder, kavrarsa hakiki marifeti kazanır, kâmil insan olur.