TR EN

Dil Seçin

Ara

Bakışını Ve Niyetini Değiştirdiğinde Her Şey Değişebilir

Bakışını Ve Niyetini Değiştirdiğinde Her Şey Değişebilir

Kuantumla, duaların ve tefekkürün sırrını anlamak

Bir adam hayatın anlamını merak edip aramaya sormaya başlamış... Ve sora sora yolu bir bilgenin kapısına kadar varmış...

Bilgeyle tanışıp sohbete başlamışlar ve adam, hayatın anlamının ne olduğunu ona da sormuş...

Bilge, “Sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor.” demiş.

Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. “Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel...” demiş ve eklemiş, “Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı bir damla dahi dökülürse sınavı kaybedersin.”

Adam gözünü çay kaşığından ayırmadan bahçeyi turlayıp gelmiş.

Bilge bakmış:

“Evet, demiş kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?”

Adam bu soruya şaşırmış...

“Ama” demiş, “Ben kaşıktan başka bir şeye bakamadım ki.”

Bu sefer bilge, “Peki, şimdi tekrar bahçeyi dolaş, inceleyip gel.” demiş...

Adam tekrar bahçeye çıkmış ve gördüğü güzelliklerden büyülenmiş, harika bir bahçedeymiş çünkü... Geri geldiğinde bahçenin nasıl olduğunu sorunca, gördüğü güzelliklerden büyülendiğini anlatmış adam.

Bilge gülümsemiş ve:

“Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Sadece bir noktayı görürsen hayatın akıp gider sen farkına varmazsın... Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın; akıp giden zamanın anlam kazanır...” demiş, “Hayatının anlamı senin bakış açında gizlidir.”

***

 

Konuya bu hikaye ile giriş yapmamın sebebi, tefekkür, niyet ve doğru bakış açısı kazanmanın önemine dikkat çekmekti. Acaba kainatı yutabilen yeteneklere sahip olduğumuz halde; koskoca dünyamızı bir kaşık suda mı boğuyoruz? Âlemin isteğimize, niyetlerimize cevap verecek şekilde yaratılmış olduğunun ne kadar farkında olarak yaşıyoruz? Dahası kainatın ibadetlerini kendi ibadetimize dahil etmenin sırrına vakıf mıyız?

Bu öyküyü okuyunca, Bediüzzaman Hazretlerinin Mesnevi-i Nuriye eserinde geçen şu sözü hatırıma geldi: “Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelimeyle dört kelâm öğrendim; … Kelimelerden maksat, mânâ-yı harfî, mânâ-yı ismî, niyet, nazardır. Şöyle ki: Cenab-ı Hakk’ın mâsivâsına, yani kâinata, mânâ-yı harfiyle ve Onun hesabına bakmak lâzımdır. Mânâ-yı ismiyle ve esbab hesabına bakmak hatadır.”

 

Kuantum ve Düşünce Dünyamız

Kuantum bilimi göstermektedir ki, topyekûn kainat ve içindekiler insanın niyet ve düşüncesinden etkilenmektedir.

Yukarıda hikayede geçtiği gibi, hayatın her lahzasının anlamlı hale gelmesinin sırrı, bakışımızda ve niyetlerimizde gizli görünüyor. Nitekim Üstad Bediüzzaman, bu gerçeğe “niyet kömürü elmasa, elması da kömüre kalbeder” sözü ile dikkat çeker.

 

Niyet ve Nazarın Kuşatıcılığı

Kuantumun en şaşırtıcı yanlarından birisi gözlemcinin-insanın kendisinin de olayın bir parçası haline gelmesidir. Atom fiziğindeki, “Çift yarık deneyi” atom parçacıklarının aynı zamanda “dalga” yapısında olduğunu gösteren bir buluştu.

Madde ve enerjinin aynı zamanda “dalga” yapısında olması bazı manevi sırları daha iyi anlamamıza kapı açıyor. Örneğin aynı frekans ve fazda olan dalgalar üst üste gelip birleşiyorlar; ters fazda olanlar ise birbirini götürüyorlar. Dalgaların bu özelliği, müspet düşünce ve olumlu niyetlerin niçin yapıcı ve sinerjik etki gösterdiğini; negatif olanların ise âlemde niçin yıkıcı etki bıraktığını anlamamıza ışık tutuyor.

Yine dalgaların bu özelliği topluluk ve grup olmadaki güç ve sır için de açıklayıcı olabilir.

Üstad Bediüzzaman, aynı hedefe, niyete ve inanca sahip iki kişinin on bir (11), üç kişinin ise yüz on bir (111) değerinde olduğunu ifade eder. Bu sırdan hareketle, namaz, Hac ve Cuma gibi cemaatle yapılan ibadetlerin neden çok daha fazla sevap kazandırdığı daha kolay anlaşılabilir.

 

Lazer Işını Neden Güçlü?

Işınların “lazer” özelliği de bu konuda açıklayıcı sonuçlar vermektedir. Normal ışınların her biri (foton) farklı yönlerde hareket eden vektör olarak nitelenir. Her biri farklı yönde ışın vektörlerini aynı yöne çevirdiğimizde ve aynı frekansta titreşen ışın demetleri haline getirdiğimizde karşımıza olağanüstü güçteki “lazer” ışınları çıkar.

Normal ışınları, farklı düşünen ve hedefleri olmayan bir topluluğa benzetirsek, lazer ışınları ise, aynı hedefe yönelen bir topluluğun ne kadar güçlü ve etkili olabileceğine örnek olabilir. Cemaat halinde edilen ve devamlılık arzeden dua ve ibadetlerin kabulü, bu sır ile ilgili olabilir. Çünkü, düşüncenin kuantum özelliği ve ışınlarla benzer yasalara tabi olması, hakikatın böyle olacağına dair işaretler vermektedir.

 

Ahlaksızlığı Yaymak ve Bomba Patlatmak

Kin, nefret, haset ve inançsızlık gibi duygular, yıkıcı-bozucu etkide bulunmaktadır. Bu gibi menfi duygu ve fiillerin, insanın kendi dünyasındaki tahribatı yanında, evrendeki düzeni bozucu etkisini de nazara alırsak, bunların günah addedilmesini kolayca anlayabiliriz.

Menfi düşünce ve niyetlerle, etrafa inançsızlık, ahlaksız fikirler yayan bir kişinin, etrafa atom bombası atarak radyasyon yayan; yahut kimyasal bomba atarak zehirli madde yayan birisinden farkı yoktur aslında.

Unutmayalım ki, insan düşünce ve duygu dünyası ile etrafa sürekli neşriyat yapan tv ve radyo yayın vericisi gibidir. Her şey bizim evrene bakış açımızla ilgili olduğuna göre, bizim görüşümüz ve ufkumuz ne kadar hakka müteveccih ve doğru istikamette ise, güzellikler âlemimize ve âleme yansıyacaktır. O halde yalnız bir fert olduğumuza değil, kainatla bütünleşen zihin dünyamızın zenginliğine, dua ve hizmetlerimizin çapına bakacağız.