Madencilerin piri, Hz. Davut (as) ve Hz. Süleyman’dır (as). Peygamberler Allah’a asker olan rehber insanlardır. Kur’an’ın 114 suresinden birinin adı ‘Hadid’ yani ‘demir’dir. Demir ve bakırın yerden çıkarılarak işlenmesi Kur’an’da açıkça ifade edilmektedir.
Demir, bakır, diğer metaller ve endüstriyel hammaddelerin bugün sahip olduğumuz teknolojide ne kadar önemli olduğu açıktır. Mesela, bir otomobilde yaklaşık 40, bir cep telefonunda ise yaklaşık 20 farklı madde kullanılır.
Rabbimizin bize ihsanı olan nimetler gibi bir lütuf olan madenler de yeryüzünün karnından madenciler tarafından temelde iki yöntemle (yer altı ve yer üstü madenciliği ile) çıkarılır. Çıkarılan madenlere yapılan ilk işlemlere veya içindeki istenmeyen maddelerden arındırılması işlemlerine, cevher hazırlama ve cevher zenginleştirme denilir.
Kur’an’da “Dağları zemininize kazık ve direk yaptım” buyurulur. (Nebe suresi 6-7) İnsanlar için çok önemli madenlere hazinedarlık (Bakara, 29), gibi dağların çok önemli faydaları Kur’an’da açıkça anlatılmaktadır.
Flotasyon nedir?
Flotasyon, minerallerin yüzey/arayüzey özelliklerinden yararlanılarak, değerli mineralleri, değersiz minerallerden (gang) ayırmak amacıyla kullanılan zenginleştirme yöntemlerinden biridir. Metallerin yaklaşık 2/3’ünde ve diğer endüstriyel hammaddelerin elde edilmesinde flotasyondan yararlanılır.
Kayaca göre farklı boyutta olmak üzere, minerallerin birbirinden serbestleşmesi için, kırma öğütme işlemleri yapılır (genellikle 200 mikrondan küçük boyuta). Çoğunlukla su kullanılarak yapılan bu işlemlerde, mineral yüzeyleri, su ve içindeki pek çok iyonla etkileşime girmeye başlarlar. Mineraller su içine atıldıklarında yani çamurumsu yapıda iken, her bir farklı mineral yüzeyinin elektriksel yükü farklılaşabilir veya farklılaştırılabilir.
Bu işlem sonucunda, önceden seçilmiş olan bir mineralin yüzeyi, uygun kimyasallar kullanılarak hidrofobik (su sevmez) hale getirilir. Kullanılan kimyasallar sadece hedef minerali su sevmez hale getirdiği için, bu mineralin beraberinde bulunan diğer mineraller (çoğunlukla değersiz) ise su seven (hidrofillik) özelliktedir. Böylece, bir cevheri oluşturan değerli ve değersiz minerallerin yüzey özelliği farkı oluşturulmuş olur. Bu aşamadan sonra yapılması gereken ise, uygun bir mekanizma kullanarak su sevmez yapılan mineralleri su seven minerallerden ayırmaktır. Bu, genellikle havanın çamurumsu yapı içinde kabarcıklar halinde dağılması ile gerçekleştirilir. Şekil 1’de görüldüğü gibi, su sevmez yapılan (veya yaratılıştan su sevmez yapıda olan) mineraller çamurumsu pulp içinde hava kabarcıkları ile karşılaştıklarında, bu özellikleri nedeniyle onlara yapışırlar ve köpük bölgesine yükselirler.
Flotasyon hücresindeki köpük bölgesinde yeterince biriktikten sonra taşarak alınan köpük (mineral yüklü kabarcıklar) flotasyon konsantresini oluşturur. (Şekil 2) Böylece mevcut hammadde ikiye ayrılmış olur.
Ra’d Suresinin 17. ayeti:
Ra’d Kur’an-ı Kerîm’in 13. suresidir. Yaratanın, celalî tecellilerinden biri olan gök gürlemesi anlamına gelmektedir. Şimşek ve yıldırımlarda muazzam bir elektrik bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerîm, bu elektrikten yararlanmamızı da ima etmektedir. Ra’d Suresinin 17. ayeti, mealen şöyledir:
“O, gökten su indirdi de vadiler kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üstüne çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller getirir.”
Ayette faydalı ve faydasız şeylerin köpükle ayrılması açıkça ifade edilmiştir. Ayette köpük (zebed) ibaresi üç kez geçmiştir. İnsanlar bu yöntemi (flotasyonu) yaklaşık 150 yıldır kullanmaktadır. Kur’an bunu insanlar kullanmadan 13 asır önce ifade etmiştir.
Ayetin flotasyona net olarak işaret etmediği düşünülebilir. Ancak, din bir imtihandır. Akla kapı açmak ihtiyarı elden almamak esastır. Ayrıca, Kur’an’ın nazil olduğu, dönemdeki mü’minler için de akla ters olmayacak bir üslupla konu ifade edilmiştir.
Sonuç
Kur’an, manevi alanlarda olduğu gibi, maddî alanlarda da peygamberleri rehber olarak gösterir. İnsanların teknik olarak ilerlemesine de örnek ve teşvikler yapar. Kur’an’da çok sayıda önemli bilimsel gelişmeler için ipucu veya teşvikler mevcuttur. Bu makaleye konu olan, Ra’d suresinin 17. ayeti de flotasyona işaret olarak anlaşılabilir. Minerallerin köpük yardımıyla su seven ve hava seven olarak birbirinden ayrılması ve saflaştırılması gibi bir işlem olan flotasyona; insanlar tarafından kullanılmadan 13 asır önce Kur’an-ı Kerîm’de işaret edilmiştir. Bu konuyu şu cümle ile özetleyelim: “Zaman ihtiyarlandıkça Kur’an gençleşiyor, işaretleri ve sırları ortaya çıkıyor.”
Kaynaklar
1. Atak, S., 1990, Flotasyon İlkeleri ve Uygulaması, İTÜ Maden Fakültesi yayınları, İstanbul.
2. Çilek, E.C., 2009, Mineral Flotasyonu, Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik –Mimarlık Fakültesi Yayın No:59, Isparta.
3. Nursi, S., 2002, Sözler, Sözler Neşriyat, İstanbul.