Kitaplarımı okumuş, sonra da oturup mail yazmış. Diyor ki: “Sen de hâlâ sorguluyor musun kendini? Durmuş oturmuş bir insan izlenimi veriyorsun bana. Sükûna ermiş bir deniz gibisin. Yanılıyor muyum?”
Dedim ki: Evet, yanılıyorsun. İnsan olup da sürekli aynı ruh hâliyle yaşamak imkansız.
Dünyada kesintisiz mutluluk ummak için tam bir aptal olmak lazım.
“Her yeni gün sana hem herkese yeni bir âlemin kapısıdır” diyor Nur Üstadım. Yeni âlemde huzurlu olabilmek için yenilenmek gerekiyor.
Huzur, her an ‘yaratıcının huzurunda’ olduğunu bilmen, bu şuurla yaşaman demek. Ruh ancak o zaman sürura kavuşuyor.
Zıddı ‘gaflet’ hâlidir. Gafil insan buhranlar içinde çırpınır durur, ruh ızdırabından asla kurtulamaz.
Yapman gereken en mühim iş, kuşkulardan arınmak, imanını taklitten tahkik seviyesine yükseltmek. Taklide dayalı iman yetmiyor.
Küfür ve küfranı yayan odakların hücumuna hedef olan günümüz insanı varlık, yaratılış, hayat, ölüm gibi temel meseleleri daha derinden sorgulamaz, doğru cevapları bulmazsa bunalımdan kurtulamıyor.
Eğer hakikatleri doğru yerde ararsa, buluyor, artık onun için yeni bir hayat başlıyor. Daha huzurlu, daha mutlu bir hayat.
Fakat bu buluş yeni arayışların basamağı oluyor. Çünkü her iyinin daha iyisi var ve her insan daha iyiye oranla daima hüsrandadır.
Ruhun Rabbini arıyor. Kalbin onu sevmek için yaratılmış. Vicdanın onsuz kalınca muzdarip oluyor. Duyguların ilahî nurdan medet göremedi mi insicamını yitiriyor.
Terbiye edilmeyen nefis sınırı aşıyor, yasak alanlara taşıyor, başına belalar açıyor.
Nefse fıtraten sınır konmamış. Meşru olanı da ister, olmayanı da. Onu gemlemekle bağlamak bize düşüyor.
Elbet itiraz edecek, karşı koyacak, teslim olmanı engellemek için elinden geleni yapacak.
İblisin telkinlerine açık yaratılmıştır nefis. İnsanın sınavı bunu gerektiriyor.
İmtihan olmasaydı ilerleme veya gerileme de olmazdı. İnsanın makamı sabit kalırdı.
Terakki etmek, kemale ermek, cennete layık bir kıymet almak istiyorsan aklın, ruhun, kalbin ve vicdanınla hakkı hak bilip kabul edecek, batılı batıl bilip reddedeceksin. Melek dostun, şeytan düşmanın olacak.
Kendimi yargılamak… Kendimle cedelleşmeden geçirdiğim bir gece var mıdır acaba.
Kendim, kendimin sırrı, bilmecesi, meselesi oldum. Hep ilerlemek zorundayım. Bisiklette gibiyim. Pedal çevirmezsem devrilirim, düşerim.
Sayısız kapıları olan esrarengiz bir saraydayım. Her gece başka kapılar çıkıyor önüme. Sonra bir daha, bir daha…
Ecel vakti erene dek sürecek bu mücahede. İmtihan bitmedi henüz. Paydos zili çalmadı. Hayat yolunda yürüyerek bekliyorum.