TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Mübarek Proje Hicaz Demiryolu

Bir Mübarek Proje Hicaz Demiryolu

Hicaz Demiryolu, Sultan Abdülhamid’in Peygamber Efendimize ve kutsal topraklara beslediği engin hürmet, muhabbet ve hizmet aşkının en güzel ifadelerindendi

Sultan II. Abdülhamid’e göre Batı’nın, parçalamak için planlar yaptığı Osmanlı Devleti’ni ve sömürgeleştirdiği İslam topraklarını kurtaracak yegâne çare, tüm Müslümanların emperyalizme karşı Hilafet sancağı ve İslam Birliği davası etrafında birleşmesiydi.

Bunu hatıratında tafsilatlı bir biçimde şöyle izah etmiştir:

“Dindaşlarımızla meskûn olan memleketlerin, büyük devletlerin elinde olması pek acıdır. Osmanlı İmparatorluğu’na yirmi milyon Müslüman kalmıştır, buna rağmen bütün Müslümanların gözü İstanbul’dadır. Düşmanlarımız maddi kudretimizi yıkmaya muvaffak olsalar dahi, manevi kudretimiz baki kalacaktır... İstikbal için yalnız bu birlikte ümit vardır. İslamiyet’in birliği devam ettiği müddetçe İngiltere, Fransa, Rusya, Hollanda elimde sayılırlar. Çünkü tabiiyetlerinde bulunan Müslüman memleketlerinde, halifenin bir sözü, cihadı meydana getirmeye kâfidir ve bu Hıristiyanlar için felaket demektir... İngiliz idaresinde 85 milyon, Hollanda kolonisinde 30 milyon, Rusya’da 10 milyon vs. ceman 250 milyon Müslüman, kurtuluş için Allah’a yalvarmakta ve Hazret-i Muhammed’in (sav) vekili olan Halifeye ümitlerini bağlamışlardır.”

Bu gayeyle, Halifeliğin maddi-manevi nüfuzunu kullanarak Batılıların müstemlekesi altındaki Müslüman topluluklarla ilişki kurmuş ve onları manen İstanbul’a ve kendisine bağlamayı başarmıştır.

Projenin ve İslam Birliği gayesinin kalbi, kutsal mekân Kâbe-i Muazzama’nın Sultan Abdülhamid zamanındaki bir tasviri

 

DEMİRYOLU VE İSLAM BİRLİĞİ

İşte Müminlerin Halifesi Abdülhamid Han’ın, İslam Birliğini ve Halifeliği güçlendirmek maksadıyla attığı hayırlı adımlardan biri de “Hicaz Demiryolu Projesi” oldu. Bu proje, Bağdat Demiryolu Projesinin devamı mesabesindeydi. İlk safhada Şam’dan Mekke’ye ulaşması planlanan hattın, ileride Akabe ve Cidde’ye bağlanması, hatta Yemen’e kadar uzatılması düşünülmüştü. Sultan Abdülhamid, demiryolu hattı vasıtasıyla Hindistan’daki 60 milyon Müslüman’ı etkileyecek; Afganistan ve İran’ı da Hilafet müessesesinin tesiri altına alabilecekti.

Vagonlara takılan Hicaz Demiryolu yazılı levha

Namaz kılacak yolcular için özel imal edilen Cami-i Şerif Vagonu (Servet-i Fünun, 23 Ağustos 1907)

Demiryolu, güzergâh itibarıyla Orta Asya, İran, Hindistan ile Mısır’ın kavşak noktasındaydı. Basra Körfezi ve Hindistan Bölgesine karayoluyla ulaşım imkânı sunmasıyla Osmanlı Devleti, İngiltere’nin Akdeniz’deki sömürge idaresinin merkezi durumundaki Mısır’a ulaşarak, yalnızca Süveyş Kanalı’ndaki hâkimiyetinin Hindistan ve Uzak Doğu ile bağlantısını kesmekle kalmayacak; Ortadoğu ve Afrika’daki sömürgelerini kaybetmekle de karşı karşıya bırakacaktı.

Osmanlı arşivlerindeki orijinal proje ve ‘Peygamberler Yolu’ güzergâhı

Demiryolunun nihai güzergâhı

Projenin başarılı olması halinde Osmanlı Devleti, mukaddes topraklarla aradaki mesafeyi kaldırarak Hicaz Bölgesiyle münasebetleri kuvvetlendirecek ve daha da mühimi her yıl Hac için Mekke’ye gelen milyonlarca Müslüman, kardeşlik bağlarını pekiştirecek ve İslam Birliği düşüncesi etrafında kenetlenecekti.

Yanı sıra hat, büyük zahmet ve meşakkatlerle yapılan hac yolculuğunu kolaylaştırarak dinî bir hizmete de vesile olacak; Suriye’den Medine’ye yaklaşık kırk, Mekke’ye elli gün süren, bedevîlerin saldırıları sebebiyle tehlikeli de olan yolculuk, dört-beş güne inecekti.

Abdülhamid Han, projeden beklentilerini ve bitmesi için duyduğu yüksek arzu ve heyecanı, hatıratında şu sözlerle yazmıştı: “Bizim için önemli olan, Şam ile Mekke arasındaki demiryolunu en kısa zamanda inşa edebilmektir. Bu suretle karışıklık arttığında süratle asker göndermemiz mümkün olacaktır. Ehemmiyetli ikinci nokta da Müslümanlar arasındaki bağı öylesine kuvvetlendirmektir ki, İngiliz hainliği ve hilekârlığı bu sağlam kayaya çarparak parçalansın.”

Üstteki görsellerde demiryolunun yapım çalışmalarından kesitleri görüyorsunuz

Hayfa’nın Hicaz Demiryolları’na bağlanması anısına 1903’de dikilen Sütun-u Âlî Anıtı

Dimeşk (Şam) İstasyonu

Şam-Hayfa hattının tren seferleri, gün, saat, sınıf ve ücretlerini gösteren tablo

 

MÜSLÜMANLARIN YARDIM SEFERBERLİĞİ

Demiryolunun inşası zor ve masraflı da olsa Sultan Abdülhamid; “Cenâb-ı Hakk’ın avn ü inâyeti ve Resûl-i Ekrem Aleyhisselâm Efendimiz Hazretlerinin imdâd-ı ruhâniyetine müsteniden hatt-ı mezkûrun inşası içün” talimatıyla, tahta çıkışının 25. yıldönümünde, 1 Eylül 1900’de başlattı. 8 yıl aradan sonra 1908’de, tahta çıkışının 33. yıldönümünde, 1 Eylül 1908’de Medine İstasyonunun açılmasıyla, 1464 km olarak tamamlandı. Abdülhamid Han, rayların üzerine şu ibareyi yazdırmıştı: “Hâzâ min hayrâti Emîri’l-müminîn Sultan Abdülhamid Han Gazi azzehu ve nasarahu” (Bu, müminlerin emiri Gazi Sultan Abdülhamid Han’ın hayratındandır. Allah onu aziz ve ona yardım eylesin.)

Rayların üzerine yazılan ibare

Proje için hazırlanan 1908 yılına ait Bağış Makbuzu

Payitahttaki Osmanlı memurlarının bir aylık maaşlarını (27 bin lira) bağışladıklarına dair İkdam gazetesinin 30 Kasım 1900 tarihli haberi

Toplam 4 milyon liraya mal olan demiryolu; 1 milyon 18 bin lirası Osmanlı ülkesinden, 110 bin lirası da Osmanlı toprakları dışından toplanan bağışlarla tamamlandı. Sultan Abdülhamid de kendi kesesinden 50 bin lira (ilk) bağışta bulundu. Başta Hindistan, Mısır, Rusya ve Fas Müslümanları olmak üzere Endonezya, Singapur, Güney Afrika, Mozambik, Tunus, Cezayir Müslümanlarından, Avrupa’daki bazı İslam cemiyetlerinden, hatta Amerika’dan bile bağışlar geldi.

1903’te Hicaz Demiryoluna bağış yapan Hindistanlı Müslümanların isim listesi

Demiryolunun yapımı için 1903’de Fas’tan gönderilen yardım listesi

Mozambik’teki Müslümanlar bile yardım gönderdi

Demiryolunun bitirilmesi için Müslümanların seferber olması ve bağış yarışına girişmeleri karşısında Abdülhamid Han duyduğu memnuniyeti şöyle beyan etmişti: “Hicaz Demiryolu için lüzumlu paraların, bütün dünyadaki Müslümanlardan ve bilhassa Hintlilerden, bu kadar çabuk toplanabilmesine hayran oldum.”

Hindistan Müslümanlarının Hicaz Demiryolu’nun açılışı münasebetiyle gönderdikleri tebrik mektubu

 

ABDÜLHAMİD HAN’IN HASSASİYETİ

Demiryolu yapımı Medine’ye ulaştığı esnada, Sultan Abdülhamid’in verdiği şu talimat; Hazreti Peygambere hürmet, muhabbet ve bağlılıktaki hassasiyetini sergilemesi açısından muhteşemdir: “Mümkün olan aletlerin üzerine keçeler sarınız ki, fazla gürültü olmasın ve Ehl-i Beyt’in ve burada yatanların ruhları rahatsız olmasın!..”

1907 yılında Hicaz Demiryolu için dua eden Medineliler

Mekke Şerifine gönderdiği telgrafta da, demiryolu Mekke’ye varır varmaz Hac için geleceğini bildirmişti. Maalesef, devletin maruz kaldığı zorlu iç ve dış meselelerden ötürü buna hiçbir zaman fırsat bulamadı. Tercüman-ı Hakikat’in, 2-23 Nisan 1904 tarihli nüshalarında neşredilen bir yazı dizisinde, demiryolunun manevi ehemmiyeti ve değeriyle alakalı şu ifadeler kullanılmıştı: “Demiryolu, Mekke’ye, Resul-ü Hüda’nın gittiği yol güzergâhında yapılmıştır. Böylece bir Hac sevabına vesile olunmuştur. Hazreti Âdem’den Hazreti Muhammed’e (sav) kadar, 13 peygamber bu yoldan geçmiştir.”

1906’da (Ürdün’deki) Maan İstasyonu’nun açılışı. Levhada ‘Padişahımız çok yaşa’ yazıyor

Projenin son noktası olan Medine Tren İstasyonu

 

SON DEV PROJE

Demiryolu projesi, Osmanlı-Batı, Osmanlı-İslam Dünyası ilişkilerinin sınırlarını aşarak, milletler arası stratejik bir önem/anlam kazandı. O kadar ki, “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Osmanlı’dan beklenmeyen bir proje; Osmanlı’nın ve Hilafet’in son dev projesi seviyesine yükseldi. Dönemin ağır şartları dikkate alındığında projenin kısa sürede bitirilmesi büyük bir başarı olarak görüldü. Öyle ki, Avrupa’yı bile şaşkına çevirdi; “Hasta Adam diriliyor mu?” endişelerinin canlanmasına yol açtı. Osmanlı Devleti ile İslam Âlemi arasındaki siyasî-dinî bağları güçlendirdi. Sadece Osmanlıların değil, bütün Müslümanların müşterek eseri; İslam Birliği gayesine erişmenin en önemli basamaklarından oldu. Değerini ve güncelliğini kaybetmeyen unutulmaz kutsal bir hadise olarak tarihe geçti.

 

DEMİRYOLUNUN AKIBETİ

Arşivlerde “Hamidiye Hicaz Demiryolu” olarak da geçen demiryolu, 1917’ye kadar döşenen raylarla 1750 kilometreye erişti. Medine-Mekke ve Mekke-Cidde hatları, Hicaz Emiri Şerif Hüseyin ve kışkırttığı bedevilerin sabotajlarıyla gerçekleşmedi. I. Dünya Savaşı’nda Şerif Hüseyin’in İngilizlerin vaatlerine aldanıp, Haziran 1916’da isyan etmesine ve Ajan Lawrence’in yönlendirdiği saldırılara rağmen demiryolunun büyük bölümü Osmanlı kuvvetlerince kontrol altında tutuldu. Ocak 1919’da Medine Müdafaası’nın kaldırılmasıyla demiryolu üzerindeki Osmanlı hâkimiyeti son buldu.

Savaştan sonra Hayfa-Semah hattı Filistin’de, Müdevvere-Medine hattı Haşimi Krallığı’nda, Şam-Dera, Dera-Semah hattı Suriye’de, Dera-Müdevvere hattı Ürdün’de kaldı. Suriye, Ürdün ve Filistin’deki hatlar, İngiliz ve Fransız manda hükümetlerince idare edildi. 1948’de Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye, demiryolunun yeniden yapımı için bir komite oluşturdular. Ancak Arap-İsrail anlaşmazlığı, hattın Dera-Hayfa bölümünün kapanmasına sebep oldu. Suriye ve Ürdün’deki kısımlarda trafik sürdü. Suudi Arabistan sınırındakiler ise yıllarca metruk bırakıldı.

Arabistan çöllerine terk edilen hurdaya dönmüş kalıntılardan biri

 

YENİDEN CANLANDIRMA ÇALIŞMALARI

TCDD, 2007’de İstanbul-Medine arasında demiryolunun yeniden canlandırılmasını gündeme getirdi. Türkiye, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan görüş birliğine vardılar. Türkiye, kendi topraklarında kalan İstanbul-Konya hattını tamamladı. Konya-Karaman, Karaman-Ulukışla, Adana-Osmaniye-Gaziantep arasındaki çalışmalar halen sürmektedir. Suudi Arabistan’da Kuzey-Güney demiryolu projesi tamamlanarak kullanıma açıldı. Riyad-Cidde ve Dammam-Jubail arasındaki Suudi Kara Köprüsü ile Mekke-Cidde-Medine arasındaki Haremeyn Yüksek Hızlı Demiryolu projelerinin yapımı hâlâ devam etmektedir. 2023’de tamamen bitirilmesi ve Türkiye’nin kutsal topraklara yeniden demiryolu ile bağlanması öngörülmektedir. Ürdün’deki demiryolları, “Ürdün Hicaz Demiryolları” adıyla işletilmektedir.

Nisan 2016’da Ürdün Hicaz Demiryolları, TCDD ve TİKA işbirliğiyle 3 bin metrekarelik alana 3 milyon Euro maliyetli bir müze açılması yönünde adım atılmıştır. Ayrıca hattın Amman İstasyonu’nun TİKA tarafından restore edilmesi, 1500 metrekarelik alana demiryolunun hikâyesinin anlatıldığı Amman Hicaz Demiryolu Müzesi’nin tesisi ve 2018’de sonlandırılması kararlaştırılmıştır. Lakin henüz bir neticeye varılamamıştır. Suriye’deki çalışmalarsa, mevcut durum nedeniyle 2011’den beri kesintiye uğramıştır.

Ürdün sınırlarındaki Amman İstasyonu hala kullanılıyor

 

Kaynaklar:

1-Sultan Abdülhamid, Siyasi Hatıratım, İstanbul, 1984.

2-İhsan Süreyya Sırma, II. Abdülhamid’in İslâm Birliği Siyaseti, İstanbul, 1985.

3-Edward Mead Earle, Bağdat Demiryolu Savaşı, Çeviren: Kasım Yargıcı, İstanbul, 1972.

4-Lothar Rathmann, Alman Emperyalizminin Türkiye’ye Girişi, İstanbul, 1976.

5-Murat Özyüksel, Osmanlı-Alman İlişkilerinin Gelişimi Sürecinde Anadolu ve Bağdat Demiryolları, İstanbul, 1988.

6-Ufuk Gülsoy, “Hicaz Demiryolu”, DİA, c.17, İstanbul, 1998.

7-Orhan Koloğlu, Abdülhamid Gerçeği, İstanbul, 1987; “Hicaz Demiryolu”, Popüler Tarih Dergisi, Ocak 2005, Sayı: 53.

8-Ahmet Uğur, “Osmanlılarda Kâbe Sevgisi”, Tarih ve Medeniyet Dergisi, Haziran 1999, Sayı: 63.

9-İsmail Çolak, Son İmparator: Abdülhamid Han’ın Gizemli Dünyası, İstanbul, 2017.

10-http://www.tika.gov.tr/tr/haber/tarihi_hicaz_demiryolu_muzeyle_hayat_bulacak-32656 Erişim: 08.02.2019.

11-https://www.sabah.com.tr/kultur-sanat/2016/04/22/turkiye-hicaz-demiryolu-icin-harekete-gecti Erişim: 08.02.2019.