TR EN

Dil Seçin

Ara

Çanakkale / Hatırladıkça Canlanıyor, Anladıkça Büyüyoruz

Çanakkale / Hatırladıkça Canlanıyor, Anladıkça Büyüyoruz

O Çanakkale, Osmanlı’yı parçalayıp tarih sahnesinden silmek isteyen düşmanların yüzünde patlayan bir tokattır. O tokadın izini, bugün de düşmanlarımızın bize olan kinlerinde görürsünüz.

Tarih, sıradan kronolojik bilgiler yığını değildir. Güçlü bir köprüdür. Bize kim olduğumuzu söyler. Milletler tarihleriyle var olup şahsiyet kazanabilirler. Tarihini unutan, yok sayan milletlerin geleceği de olmaz. Tarih onları çarklarında öğütüp dünya sahnesinden silip atar.

Tarih milletleri şuurlu kılar. Potansiyel enerjiyi, fiile dönüştürür. Bu manevî güç üzerinde yaşadığımız toprağı vatan yapan şeyin bize ne olduğunu öğretir. Aynı zamanda o toprak üzerinde yaşayanları bir ideal etrafında toplar, onları millet yapar.

Ne mutlu bize ki, şanlı bir mazimiz ve tarihimiz var. Asırlarca geriye uzanıyor. Bunu gayet iyi bilen düşmanlarımız dün de bugün de bizi geçmişimizden koparmak, hayatî dinamiklerimizi yıkmak, bize özümüzü unutturmak için ellerinden geleni yaptılar ve halen de yapıyorlar.

Bu sayımızda Çanakkale’ye yoğunlaştık. Çünkü Çanakkale ateş ile çeliğe karşı piyade tüfeği ve süngüyle, kanla canla yazılmış bir destandır. 

O Çanakkale, Osmanlı’yı parçalayıp tarih sahnesinden silmek isteyen düşmanların yüzünde patlayan bir tokattır. O tokadın izini, bugün de düşmanlarımızın bize olan kinlerinde görürsünüz. 

Sözde medenî denilen o milletlerin bizden medeniyet ve insanlık dersi aldıkları muhteşem bir direniştir Çanakkale. 

Vatan için şehit olmayı göze alanlardan bize miras bu mübarek topraklar. Bu aziz Anadolu evlatlarının, yani dedelerimizin haysiyet mücadelesidir Çanakkale. Çanakkale yakın tarihin en önemli hadiselerindendir.

Bu zaferi, bu dirilişi unutmamamız gerekiyor. Çünkü kök ne kadar derinse, gövde o kadar sağlıklıdır, meyveler o kadar verimlidir. Köksüz olanlar öksüz olurlar.

Metrekareye 6000 merminin düştüğü eşi görülmemiş bir can pazarıdır Çanakkale.

Tarih boyunca yaşadığımız en yoğun teknolojik ve stratejik bir savaştır.

Karada, denizde ve havada tarihin o güne kadar şahit olmadığı ve yazmadığı bir yakınlıkta siper savaşlarının yaşandığı bir savaştır.

Balkan hezimetinden sonra bir daha ayağa kalkamaz denen kahraman bir milletin şahlanışıdır, yeniden uyanışı ve dirilişidir. 

Hiç ilgili olmadıkları halde İngilizler tarafından dünyanın öbür ucundan getirilip acımasızca kullanılan Avustralya, Yeni Zelanda gibi sömürge milletlere millet olma şuurunu kazandırmakta da önemli bir sebep oldu Çanakkale. 

Çarlık Rusyası’nın yıkılışını hazırladı.

Avustralya Canberra Savaş Müzesi’nin girişinde anlamlı bir cümle vardır:

“Avustralya Gelibolu kıyılarında doğdu.”

Çanakkale savaşına katılmayan ülkeler de başlarını önüne alıp düşünmek zorunda kaldılar: İyi ki bu tokadı biz yemedik, diye.

Çanakkale, zaferin sadece maddi güçle kazanılamayacağını, stratejik manevraların önemini gösteren, iman, azim, akıl ve iradenin bayraklaştığı bir savaştır.

Millet olma şuurumuzun perçinlendiği, imanla yazılmış bir destandır.

Her devletin, kendi tarih koleksiyonunda olmasını arzu ettiği ve bir milletin gelecek kuşaklarına armağan etmekle şeref duyacağı bir fazilet abidesidir Çanakkale. Ecdadımızı rahmetle anıyoruz. Böyle mübarek topraklarda bize böyle bir mübarek vatan bıraktıkları için.

Bir milletin önemli şahsiyetleri, zor zamanlarda ortaya çıkar. Çanakkale böyle sayısız kahramanlarla ve onların destansı hayatlarıyla doludur.

Evet buhranlı ve zor zamanlarda nice kahramanlar çıkar. Felâketlerin önüne geçer onların fedakârlık duyguları. Milletin içindeki o duygu da dirilir, tohum gibi yeniden boy atar fışkırır.

Her ruhta uyanır.

...

Sayılamayacak kadar çok kazanımları vardır Çanakkale’nin. 

Balkan savaşları sonrasındaki kahramanlık, fedakârlık ve cesaret duygularımızdan şüphe edilmeye başlanmıştı. Millet, içindeki eski kahramanları görememekten doğan bir hüzünle yaşıyordu. Ama Çanakkale; tepe, kale ve sayısız cephe mücadeleleriyle ve zaferleriyle bu düşünceyi yok etti. Düşmanın büyük toplarıyla dövülen dar alanlarda askerlerimiz düşmanın bile hayret ettiği büyük işler yaptı.

Yılmayan, ölümden çekinmeyen, şehadete koşarak giden kahramanlar çıktı bu mübarek milletin sinesinden.

Milletimizin asil evlatları, dedelerimiz, Çanakkale destanını yazdılar. Bugünün genç kuşakları da o destanı okuyup aradıkları seçkin şahsiyetleri ve önderleri orada bulacaklar.

Çanakkale Zaferi, milli terbiyemiz için millet olabilme şuuruna yükselmek için Cenab-ı Hakk’ın bize nasip ettiği unutulmaz bir değerdir. Bu milletin büyük bir millet olma uğrunda yaşadığı bayramdır Çanakkale.

Çocuklarımız bugün şanlı mazisinden örnek sayfaları yerinde okumak için oraya akın akın gidiyorlar. Yaşananların hayal değil, gerçek olduğunu, tarihin tanıklığını ve taşıdığı izleri o yerde görüyorlar.

Kitaplarda, dergilerde, duvarları süsleyen posterlerde o unutulmaz kahramanların resimleri var şimdi. Onların bazıları dedemiz, bazısı yakınımız. 

Ne kahramanlar çıktı o Çanakkale mahşerinden ne kahramanlar.

Patlamak üzere olan bombayı eliyle düşmana geri gönderen, 10 kişiyle koca taburları deviren, denize atlayıp düşman subayını kurtararak insanlığını gösteren, küçücük torpidoyla koca zırhlıları batıran dedelerimiz, bugünkü yavrularımıza ve gençlerimize en güzel örneklerdir.

500 bin kişinin çarpıştığı ve kurşunların yağmur gibi havada uçuştuğu muharebelerde havada çarpışan iki mermi.

Çanakkale, bu milletin mazideki evlatlarının gelecek nesillere unutulmaz armağanıdır. Onlar bize maziye bakın, geleceğinizi görün diyorlar.

Allah’ın armağanı olan bu güzel günü, geleceğin ümmeti için ışıltılı bir yol haritası olarak görüyoruz.

Kader konuşunca herkes susar. Evet, kader bize parlak bir gelecek hazırlıyor. Çanakkale bu yüce davanın tohumunun toprağa düştüğü mübarek yerdir.

Çanakkale’yi anladıkça yeniden doğuyoruz.

Dirilişimiz başlıyor.

Dün Çanakkale’de tarih yazan o ruh, o kahramanlık, bugün de yedi düvelle mücadelede bizi ayakta tutuyor…

Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Onlara Mehmet Akif’in duasıyla seslenelim:

“Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber.

Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.”