Hatıra Baskını
Şiir
Ara
Şiir
Yine efkâr bastı bu sabah
Çayda oynadığım günü yâd ettim.
Dağdan sap çekerek döven sürdüğüm
Ağlayıp üzüldüğüm dünü yâd ettim.
Bağ beklerken Ömer Çavuş’la,
Şeriattan, kongreden anlatırdı.
Alibice’nin nasıl öldüğünü,
Çağlayanda bizim tarlanın içinde
Mezarı duruyor hâlâ!
Üşüştü bu hatıralar birden
Hüzünler sırada bu sabah yine.
Eski şerit gibi geçti gözümden,
Hüzün aktı bu sabah yine yüzümden
Bağdaki dağ eriği, sarı üzümden,
Yiyerek geldiğim sonu yâd ettim.
Sap yolunu, Musa’nın oğlunu,
Sap kağnısının devrilişini,
Dirgeni, anadutu, tırmığı tarladaki,
Resmigeçit yapıyor bunlar tek tek.
Hüzünler sırada bu sabah yine.
Kaklıkta elinde sopa,
Kara Ali’nin hacı gözümde.
Bağırıyor Fakılıözü’nde mal güdenlere
Ne korku ama ne heybet!
Hatıralar sırada bu sabah yine
Yüzü yara dolu o donsuz bebe,
Kis taşı kaplı kaklığın tepe,
Dağılmış kıblede sürü vere be,
Bugün oturdum da bunu yâd ettim.
Ebemin yaydığı yayığı,
Tereyağlı dürümü andım,
Meleyen kuzuyu, öten serçeyi,
Şu anda odamda, yanımda sandım,
Kederler yakamda bu sabah yine.
Çocukluğum, gençliğim neredesin,
Kırk sene uzaktan geliyor sesin.
Köyün özünü, hem de deresin.
O değirmendeki unu yâd ettim.
Yeni pınarı, oruç açanı,
Kırk pınardan içtiğim suyu,
Silik fotoğraf gibi yüzlerce yüzü,
Büğelek tutan boz öküzü,
Gördüm karşımda.
Hatıra baskınına uğradım bu sabah yine.
Geçen senelerle ağarmış saçım,
Sanki kralmışım alınmış tacım,
Bu sabah yine katlandı acım,
Bulmam gereken yönü yâd ettim.
Elli sene geçmiş geriye baktım,
Dönüş mümkün değil köprüyü yaktım.
Hani burada ben dostu bulacaktım,
Birden uyandım da onu yâd ettim.
Yeni doğan kuzu ve çoban köpeğinin sadakati
Selmanı Farisi (ra) anlatıyor: Hz. Ali ölüm döşeğindeydi. Zor zamanlar yaşıyorduk. Benden…
Bir Hatıra
Asr-ı Saadet’ten Bir Hatıra
Sekiz-on yaşlarındayken çok merak ettiğim için anneme sordum: “Anne! Zeynel Eniştem…
Yaşlı bir ninecik güneş gibi yüzüyle döndü, yüzüme baktı. Yüzüm kamaştı, başımı…