TR EN

Dil Seçin

Ara

Ertuğrul Gazi'nin Rüyası

Ertuğrul Gazi'nin Rüyası

Osmanlı Devleti'nin bânisi, Osman Bey’in babası Ertuğrul Gazi (1201-1281), günlerden bir gün, Söğüt civarında seyahat ederken, Allah dostu bir kimsenin evinde misafir olmuştu. Ona, gecelemesi için bir oda gösterdiler. Odada bir Kur’an-ı Kerîm vardı. Ev sahibi, o telaşla Mushaf-ı Şerif’i alıp, yüksekçe bir dolabın üzerine koydu.

Ertuğrul Bey, pek çok fazileti olan bir kimse idi. Fakat o devirdeki pek çokları gibi, okur yazarlığı yoktu.

Ev sahibine sordu:

“Bu ne kitabıdır?”

Ev sahibi:

“Allah Teala’nın, Peygamber Efendimiz’e (asm) vahyettiği Kur’an-ı Kerîm’dir.” diye cevap verdi. Sonra da kendi odasına çekildi.

Ertuğrul Bey ise, abdest aldı ve namazını kıldıktan sonra, o Mushaf-ı Şerife dönerek ellerini bağladı. Sabaha kadar o saygıyla ayakta durdu. Belki de okur-yazar olmamanın ve Allah’ın kelâmını okuyamamanın sıkıntısını da çekmişti.

Sabaha doğru, dizlerinde derman kalmadı. Yatağın köşesine doğru uzandı ve içi geçer gibi oldu. İşte o sırada acip ve pek garip bir rüya gördü.

Rüyasında Cenâb-ı Hak’tan gelen şöyle bir hitap işitti:

“Sen benim kitabıma bu kadar hürmet ettin. Ben senin evladını kıyamete kadar devam edecek olan bir saltanatla kutladım.”

Ertuğrul Bey, uzandığı yerden irkilerek heyecanla uyandı. Birazdan sabah ezanı okunacaktı...

***

BİR NOT: Senelerdir bir şekilde kulağımıza gelen bu hadiseyi, işin geri planı bilinmediği için “Canım saygısından sabaha kadar ayakta duracağına, Kur’an’ı eline alıp okusaymış ya” gibi kaba bir yorumla hafife alıp, Ertuğrul Gazi’nin aziz hatırasının incitilmesi büyük bir haksızlıktır. O muhterem ceddimizi rahmet dualarıyla yâd ederiz.

Hatırada geçen kutlu rüyadaki hitap, Sahaifü’l-Ahbâr’da şöyle nakledilmektedir:

“Madem ki, sen Kelâm-ı Kadimime bu kadar tazim ettin; Ben dahi senin evladını kıyamete dek daim olacak bir devlet-i celile ile tekrim eylerim.”