TR EN

Dil Seçin

Ara

Satır Arkası

Satır Arkası

BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR

Olay meşhurdur. Resulullah Efendimiz pazarda, muhtemelen denetlemek için gezerken bir buğday yığını görür. Elini içine sokar ve içinin ıslak olduğunu fark eder. Satıcıya nedenini sorar. Satıcı, 'efendim yağmur yağdı ıslandı' der. Peki, ıslak kısmını üste koysaydın da alıcılar fark ederek alsalardı ya, buyurur. Arkasından şu meşhur ve şerefli sözünü söyler: ''Bizi aldatan bizden değildir.''

Bu hadisi şerifi yorumlayanlar derler ki, ifadenin anlamı şu olmalıdır: Bizim gibi değildir, ahlakı mümin ahlakı değildir, tam bir mümün değildir...

Ancak aldatmanın ucu mümin olmaktan çıkmaya kadar da gidebilir. Çünkü yine Resulullah (sav) buyurur ki, ''münafıklığın işaretleri üçtür; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman cayar, güvenildiği zaman hıyanet eder.'' Bunlar münafıklığın temel özellikleridir. Bir müminde bu özellikler bulunsa inanç açısından ona hemen münafıktır hükmü verilemez, çünkü münafık kafirden de kötüdür, ama bunlar onu bir müddet sonra gerçekten münafık yapabilir. Tıpkı mikrop öldürücüdür önermesi doğru olmakla beraber, mikrop bulaşan herkesin ölmediği gibi. Ama çaresine bakmazsanız bir süre sonra o mikrop öldürebilir. ''Bizi aldatan bizden değildir.'' demek de böyledir.

Evet bugünlerde İslam'ın ikinci uyanış hamlesi ile birlikte resulullah Efendimiz'in bu sözünün öyle basit ve tarihselci bir bakışla anlaşılacak bir söz olmadığını yeniden görüyoruz. Takıyye sadece düşmana karşı ve sadece canını kurtarmak için yapılmasına cevaz verilen bir savunma iken onu bütün bir hayatta ve hemen her olayda uygulamak müslümanca bir tavır olabilir mi?

''Bizi aldatan bizden değildir.'' dendiğine göre, takıyye ile bizi aldatanlar ya bizi mümin saymadıkları için aldatmaktadırlar, o halde biz ve onlar farklı kulvarlardayız, ya da onlar mümin değildirler ki, böyle yapmaktadırlar. Yahut böyle davranmak sonuçta onları mümün olmaya götürebilir.

                                                                                                                       Prof. Dr. Faruk Beşer

 

***

 

Unutma! 

Güçlüğü kolaylık, 

Çalışmayı tevfik, 

Karanlığı aydınlık, 

Ve sabrı zafer takip eder.

                  Abdülkerim Ceyli

 

***

 

İnsana alışkanlıklarının kölesi olmaktan daha çok ne zarar verebilir?

                                                                      İbni Kayyım

 

***

 

Televizyon kanalları, eğer izleyicilerin ömürleri yerine cüzdanlarından bir şeyler alıp götürseydi, her akşam dört saatini televizyona verecek pek az adam bulunurdu.

                                                    Ümit Şimşek

 

***

 

ŞER GİBİ GÖRÜNÜR AMA HAYIRLIDIR

Unutmayın... Bize ilk anda şer gibi gözüken bazı şeylerin aslında hayır olduğunu çok ama çok sonraları anlarız... Hatta anlayamadan son nefesimizi bile vermiş olabiliriz. Çünkü gerçekten bilen ancak Allah'tır. Bize düşen, kolaylığı ve rahmeti istemektir Rabbimizden. Her darlıkta kolaylığı istemek. 

                                                                                                           Sibel Eraslan

 

***

 

Aklın gayesi, bu evrenin bir Yaratıcısı olduğunu bilmektir. 

Şuurun gayesi, o Yaratıcının Allah olduğunu bilmektir.

Kalbin maksadı ve gayesi de O'nu sevmektir.

Eğer bu üç merkez, asıl gayelerine ulaşmamışlarsa, yol boyunca karşılaştıkları herbir şeyi gaye-i maksat yaparlar ve seni o nihai maksada varmaktan hep alıkoyarlar.

                                                        Mehmet Ali Bulut

 

***

 

EĞİTİM İKİ KANATLI KUŞ GİBİDİR

Eğitim, insan karakterinin inşasıdır. Ve eğitimde madde ve mana birlikteliği şarttır. Yani şimdi olduğu gibi, maneviyattan arındırılmış olarak tek taraflı verilen bir eğitim, noksandır ve zararlıdır.

Zira tek kanatla uçmaya çalışan bir kuş, aç bir kedinin lokması oluverir. 

Böyle bir eğitimde öğrenilen bilgiler, gönül terazisinden mahrum kaldığından, sahibini ve insanları felakete sürükler. 

Nitekim kişi hakim olur, lakin adaleti gözetmez, başka menfaatleri düşünür. Doktor olur, merhameti unutur, cellat kesilir...

                                                                                             Adnan Emiroğlu