TR EN

Dil Seçin

Ara

Küplere Binmek / Deyim Öyküsü

Küplere Binmek / Deyim Öyküsü

Bir Kurban Bayramı öncesi, bir köy camiinde, vaiz efendi cemaate nasihat ediyormuş:

“Ey Muhammed Ümmeti” diye anlatıyormuş, “Yarın kurbanlarınızı keseceksiniz. Bilesiniz ki, bu büyük bir sevaptır. Yaptığımız ibadetlerimizi Allah kabul etsin. Bildiğiniz gibi, köyümüzde fakir fukara çoktur; onlara etlerden dağıtınız. Onların da evleri şenlensin. Hepimiz kardeşiz; bayram günleri kardeşliğin pekiştiği zamanlardır. Hem bilesiniz ki, bugün kurban ettiğimiz hayvanlar yarın Sırat Köprüsü’nde bizlere binek olacak.”

Cemaatin içinde saf bir delikanlı da varmış. Bu gencin anası ise pek cimriymiş. Kurbanı kesermiş ama zırnık lokma kimselere dağıtmaz, kavurma yapıp küplere doldururmuş. Delikanlı vaazdan sonra vaiz efendinin yanına varmış:

“Hocam,” diye sormuş, “benim anam kurban keser ama, kimselere dağıtmaz, kavurma yapıp küplere bastırır. Acaba o sıratta neye binecek?”

Köy imamı bu saf gence bakmış; bu delikanlıya ne desin. Şaka ile karışık:

“Orasını bilemem evladım ama,” demiş, “senin anan olsa olsa küplere biner!”

•••

Her ne kadar deyimin öyküsü böyle olsa da, birisi çok kızdığı zaman ya da çok öfkelenen kişiler için “küplere bindi” diye söylenir olmuş.

Bu deyim, “çok öfkelenip ateş püskürmek” anlamında kullanılır.