İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gâyesi:
Hâlık-ı Kâinat'ı tanımak ve O'na imân edip ibâdet etmektir.
(Şualar, Yedinci Şua)
***
Her kim hayat-ı fâniyeyi esas maksat yapsa, zahiren bir cennet içinde olsa da, mânen cehennemdedir. Ve her kim hayat-ı bâkıyeye ciddi müteveccih ise, saadet-i dâreyne mazhardır. Dünyası ne kadar fena ve sıkıntılı olsa da, dünyasını Cennetin intizar salonu hükmünde gördüğü için hoş görür, tahammül eder, sabır içinde şükreder.
(Sözler, Sekizinci Söz)
***
Senin, ''Mesleğim haktır veya daha güzeldir.'' demeye hakkın var. Fakat ''Yalnız hak benim mesleğimdir.'' demeye hakkın yoktur.
(Mektubat, Yirmi İkinci Mektup)
***
Bir şey tamamiyle elde edilemediği takdirde, o şeyi tamamiyle terketmek câiz değildir.
(İşaratü'l-İ'caz)
***
Ne kadar güzel yapılmış, de, ''Ne kadar güzeldir.'' deme.
(Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf)
***
Sabrın mükâfatı zaferdir; atâletin mücâzatı sefalettir; sa'yin sevabı servettir; sebatın mükafâtı galebedir.
(Sözler, Lemeât)
***
Şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?
(Sözler, On Dördüncü Söz)