TR EN

Dil Seçin

Ara

Yediklerimiz Huyumuzu Değiştirir mi?

Yediklerimiz Huyumuzu Değiştirir mi?

Yediğimiz gıdaların ve beslenme şeklimizin ruh sağlığımız üzerinde etkisi olduğu çok eskiden beri konuşulan bir meseledir.

Beslenme alışkanlıkları gereği tarih boyunca ağırlıklı olarak pirinç tüketen Çinlilerin durgun, at eti yiyen Moğol ve Tatarların hareketli ve saldırgan, domuz tüketen Batılı toplumların ise eşlerini kıskanma duygusundan yoksun karakterde oldukları iddia edilir.

Basitçe açıklamak gerekirse, vücudumuz inşa edilirken yediğimiz besinlerin yapıtaşları kullanılır. Yani, yemek yediğimiz zaman, sindirim sistemimiz yemeği yapıtaşlarına ayırır, bu yapıtaşları vücut tarafından emilir ve hücrelerde maddelere dönüştürülür. Yani gerçekten de ne yiyorsak oyuz. 

Bu yüzden, ağzınıza koyduğunuz besinler/besin takviyeleri hakkında çok seçici olmak lâzım, çünkü ağzımıza koyduğumuz şey bizim bir parçamız olacak, bize ya şifa verecek ya da zehir olacak. 

 

Beslenme ve yemek kültürü bedensel gelişimimizi etkiler; peki ya karakterimizi?..

Hiç kuşkusuz, insanda ahlâk ve karakterin oluşmasında yediklerinin de büyük etkisi vardır. Sonuçta yediklerimiz sadece bedenimizi beslemiyor, ruhumuza ve karakterimize de bir şekilde etkisi oluyor. Bu manada Allah Teâlâ, Kur’an’da birçok ayette helâl yiyeceklerden beslenmemiz konusunda bizi uyarıyor. Örneğin bir ayette; “Temiz olan şeylerden yiyin; güzel işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.” (Mü’minûn, 51) buyuruyor. Bu ayet dikkatimizi yediklerimize çeviriyor ve bu ayetten yediğimiz gıdalarla davranışlarımız arasında direk bir bağ olduğu da anlaşılabilir.

Fransız düşünür Savorin’in:

“Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!” sözü, son yıllarda daha da geçerli hâle geldi.

Yapılan bazı araştırmalarda, aldığımız besinlerin, beyin biyokimyasını etkileyerek kişiliğimizi de, içinde bulunduğumuz ruh hâlini de değiştirebildiği sonucuna varıldı.

Alınan her bir besin maddesi, beyine farklı bir amino asit verir. Bu amino asitler, daha sonra farklı iletişim sinirlerine dönüşürler. Bunların kimi uyarıcı, kimi ise yatıştırıcıdır. Uyarıcı olanlar hayvansal proteinlerde bulunurlar. Hayvansal protein içeren besinler, yenildiğinde “fenil alanin” maddesi beyne geçer ve “nor adrenalin” ile adrenaline dönüşür. İşte bu yüzden çok sık et ve et ürünleri ile beslenenlerin aktif, hareketli ve daha sert mizaçlı oldukları iddia edilir. Bu duruma hayvanlar âleminde daha açık ve net olarak rastlanır. Nitekim aslan, köpek ve etçil hayvanlar yırtıcı; koyun, keçi ve deve gibi hayvanlar ise daha uysal ve yumuşak huylu olurlar.

Yatıştırıcı ve sakinleştirici olarak bilinen besin maddeleri de karbonhidratlardır. Makarna, ekmek, bisküvi gibi karbonhidratlı besin tüketen insanlarda “triptofan” adlı kimyasal ileticilerin beyne tesiriyle “serotonin” maddesinin artması sayesinde vücut genel bir huzur ve sakinliğe kavuşur.

Elbette, bizim için yiyeceklerin beslenmedeki temel ölçüsünü, “helâl” ve “haram” kavramları oluşturuyor. Helâl gıdalar, beden ve ruh sağlığını koruyup geliştiriyor, bünyeyi besliyor, fayda veriyor; helâl yiyen bir insan Allah’ın emrine uygun davranmanın olumlu etkisiyle moral buluyor. Buna mukabil haram gıdalar, beden ve ruh sağlığını bozuyor, beden ve ruha zarar veriyor; harama girmenin ve emre isyan etmenin de olumsuz psikolojik etkisini yaşıyor.

İşin sırrı, harama düşmemek ve helâlde de ölçüyü aşmamak şartıyla Allah’ın tüm nimetlerinden istifade edip şükredebilmekte. Rabbimiz, haram yiyeceklerden sakınarak ruh ve beden sağlığımızı koruyabilmeyi, helâl ve temiz besinlerle beslenerek ruh ve beden sağlığı içinde kendisine şükredebilmeyi cümlemize nasip eylesin. Âmin!

 

Kaynaklar

Santarcangelo D., Psikodiyet - Yediklerimiz Psikolojimizi Nasıl Etkiliyor? Dharma Yayınları, 2009.