TR EN

Dil Seçin

Ara

Satır Arkası

Satır Arkası

NEYE DİYET, NEYE NİYET?

Özellikle bu mevsimde kafayı diyetlere ve sağlıklı beslenme modellerine takıyor ve hangisi en iyisidir diye çalmadık kapı bırakmıyoruz ya... Bir noktayı unutuyoruz.

Tamam! Fizyolojimiz bakımından yiyecekler besindir. Yemek, beslenmedir. Ama insan kültürel bir varlıktır ve işi besinle değil; yiyeceklerledir. Kimse ‘haydi besleneyim!’ diye sofraya oturmaz.

Bir gazete kağıdı üzerine açılmış bol ekmek, azıcık peynir, helva ve zeytinli bir yemek de, hızla atıştırılan bir hamburger de sadece mideyi değil, zihni de doyurur. (Beyin demedim, dikkat! Zihin, dedim!)

Gelin görün ki, bütün diyetler beslenme bilgisi ve disiplini üzerine kuruludur. Ve onca havalanma, onca medya patırtısına rağmen çuvalladıkları yer de tam burasıdır.

•••

Bir başka problem de şu...

Diyet modellerine de bir daha baktım. Biri ‘kan şekerini dikkate al’ diyor; öteki ‘iki saatte bir ye!’ diyor, bir başkası ‘işlem görmemiş sebze ve meyveye ağırlık ver’ diyor.

İyi, iyi de... Hiçbiri ‘hanımlar, beyler nasıl yaşıyorsunuz?’ diye sormuyor.

Oysa yaşam tarzıyla yiyip içme biçimleri birbirinden ayrılamaz. Yaşam tarzını değiştiremeyenin yemek alışkanlıklarını değiştirmesi gerçekten mümkün mü?

Hepsi bir yana... ‘Yaşam sevinci’ ve ‘şükür duygusu’nu hırpalayan eylemlerimizden ‘hayır’ geleceğine inanamam.

— Haşmet Babaoğlu, ‘bütün diyetlerin çuvalladığı nokta’yı böyle dile getiriyor. Evet değişmesi gereken çok şey var, ama en önemlisi de hayat tarzımızın değişmesi. Acaba bunu yapabilme gücümüzün kalmayışının sebebi de yanlış rehberler edinmemiz olmasın...

 

***

 

Endişeyle geçen bir gün,

çalışmayla geçen bir haftadan daha yorucudur.

— J. Lubbock

 

***

 

NEYİ SEVERSEN...

Zevk, yalnızca ahlâkın bir parçası ve göstergesi değil, ahlâkın kendisidir. Her canlıya sorulabilecek ilk, son ve en mahrem sınama sorusu, ‘neyi seversin?’dir. Bana neyi sevdiğini öyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.

— J. Ruskin, insanı tarif eden en belirgin şeylerden birinin de Ônelerden zevk aldığı’ konusu olduğunu böyle vurgulamış.

 

***

 

Başarının sırrı nedir bilmiyorum ama,

başarısızlığın sırrı herkesi mutlu etmeye çalışmaktır.

— Bill Cosby

 

***

 

TABİAT VE ÇOCUK

Gelişim mekanı olarak kırların ve ormanların yerini internetin aldığı iddia edilebilir, ama hiçbir elektronik ortam bütün duyuları harekete geçiremiyor. Microsoft şimdiye kadar doğanın koduna rakip olabilecek hiçbir şeyi satışa çıkaramadı.

Doğa (zahiren) kusurları da içeren bir kusursuzluk sunar. Çamurla, tozla, ısırgan otlarıyla, gökyüzüyle, aşkın deneyim anlarıyla ve dizlerdeki sıyrıklarla, dağınık parçalar ve olanaklar sunar. Çocukluğun bütün parçaları birbirine lehimlenirse, çocukların evlerinin bahçesinde oynamaya, geceleyin yıldızlar ve ay yollarını aydınlatırken evlerine bisikletle dönmeye, ağaçların arasından yürüyerek bir nehre varmaya, sıcak Temmuz günlerinde uzun çimenlerin üzerinde sırtüstü yatmaya ya da sabah güneşinin aydınlattığı, harp telleri üzerindeki titreşen yaban arılarına benzeyen pıtrak dikenlerini seyretmeye zamanları ya da yerleri kalmazsa ne olur?

Bir çocuk, az bulunur açık bir Brooklyn gecesinde bir çatının üstünden yıldızları görerek sonsuzluğu algılayabilir. Doğal bir çevre bir çocuğun üzerinde hemen etki gösterir...

— Richard Louv’ın ‘Doğa-daki Son Çocuk’ isimli kitabından aktardığımız bu satırlarda tabiatın yerine konulacak şeyin olmadığını vurguluyor. Tabiat müze gibi arada bir ziyaret edilecek bir yer değil, insan tabiatının da ayrılmaz bir parçası aslında...

 

***

 

HAYDİ PARKA!.. KİTAP OKUMAYA!..

Colombia’da okuma seferberliği çerçevesinde açılan sevimli park kütüphaneleri Colombia’da gençlerin ilgisini çekiyor.

Güney Amerika ülkesi Colombia’da kitap okumak isteyenlere hizmet veren sevimli park kütüphaneleri özellikle gençler ve çocuklar için bir cazibe merkezi olmaya başladı.

On yıl kadar önce başlayan ve okuma alışkanlığını yaygınlaştırmayı hedef alan Fundalectura adlı program çerçevesinde parklarda açılmaya başlayan bu mini-kütüphanelerin sayısı başşehir Bogota’da 47’ye ulaştı. Ülke çapında ise 100 park kütüphanesi faaliyet gösteriyor.

Park kütüphaneleri sadece kitap ve dergi sunmakla kalmıyor. Aynı zamanda, haftada 12’şer saat hizmet veren gönüllüler, özellikle çocuklara hitap eden faaliyetler düzenliyor, soruları cevaplandırıyor, öğrencilere de ev ödevlerinde yardımcı oluyorlar.

 

***

 

Çiçeği olmayan bir gezegenden gelenler olsa,

etrafımız çiçeklerle çevrili olduğu için,

sevinçten çıldırıyor olmamız gerektiğini düşünürlerdi herhalde...

— I. Murdoch