TR EN

Dil Seçin

Ara

Sahabenin Ticareti

Tarih Öyküsü

 

Ashâb-ı kiramdan Cerîr bin Abdullah (ra.) bir gün kendisine bir at satın almak için pazara gitmişti. Nihayet güzel bir at bulmuş ve atın sahibi ile pazarlığa tutuşmuştu. At sahibi, atına 500 dirhem fiyat istemekteydi.

Hazret-i Cerîr, attan anlardı. Adamın istediği bu fiyatın atın hakiki değerinden çok düşüktü. Bu durumu adama şu şekilde ifade etti:

“Atın bu fiyattan çok daha fazla eder. Eğer razı olursan, sana 600 dirhem vereyim. Fakat 800 dirheme dahi müşteri bulabileceğini de söyleyeyim. Çünkü bu at, bu fiyata bile değer.”

Atın sahibi şaşırmıştı. Müşterisinin, istediği fiyatın üstünde bir fiyatı teklif etmesi ona çok tuhaf gelmişti. Bu hayret ve şaşkınlıkla şöyle dedi:

“Demek atıma bu fiyatı biçiyorsun?” Cerîr (ra.) adama şu karşılığı verdi.

“Atın belki 800 dirhemin üstünde kıymeti vardır. Ancak ben, en son 800 dirhem ödeyebilirim. Daha fazla ödemeye kudretim yoktur.”

At sahibi sevinçle:

“Öyleyse ben de sana 800 dirheme atı sattım,” dedi.

Hazret-i Cerîr, 800 dirhemi ödeyerek atı satın aldı. Satıcı hâlâ şaşkınlık içindeydi. Kendisi 500 dirheme bile râzı iken, hiç ummadığı bir biçimde 800 dirhem kazanmıştı. Düşündükçe bu alışverişe bir mânâ veremiyordu. Sonunda Cerîr’e (ra.) durumu sormaktan kendini alamadı.

“Ya Cerîr,” dedi. “Ben atı 500 dirheme gönül rızasıyla satıyordum. Sen bu parayı verip atı alıp gidebilirdin. Bilakis atın 800 dirhem bile edeceğini söyledin ve atı, bu fiyatı vererek aldın. Seni böyle davranmaya sevk eden sebep nedir? Düşünüyorum da aklımla bir türlü çözemedim.”

Hz. Cerîr, kendisini böyle davranmaya sevk eden sebebi, adama şu şekilde izah etti:

“Biz, Resulûllah Efendimiz’e (sav.) bir Müslüman’ın, diğerini aldatmayacağı ve birbirimize hile yapmayacağımız hususunda söz verdik. Artık nasıl bu sözümüzün hilâfına hareket edebiliriz? Ben atının gerçek değerini bilirken, bunu bilememenden istifade ile ucuza satın almaya vicdânım ve imanım müsade etmez. İşte beni, senin atına istediğin fiyatın üstünde bir fiyat vermeye sevkeden sebep budur.

...

Şimdi bu ibretli alış-veriş ile günümüzün ticaret hayatı ve alışveriş anlayışını karşılaştıralım. Aradaki derin fark, fert ve toplum olarak İslâm’ın rûhundan ne derece uzaklaştığımızın açık bir delili olmaktadır. Cenâb-ı Hakk bize, tekrar o mânâ ve rûhu canı gönülden yaşamayı nasip etsin. (Âmin)