TR EN

Dil Seçin

Ara

Eshâb-ı Fîl

Eshâb-ı Fîl

Şiir

Mekke ufukları… bir kanlı şafak…

Loş sokaklar… çölden garip bir rüzgâr…

Taş kemerler pusu, gölgeler tuzak,

Korkudan ürperir gibi her duvar!..

 

Derken, yankılandı çığlıklı haber:

“-Yemen tarafından koca bir ordu,

Vâdî vâdî taşkın, kum gibi asker,

Üç fersah ötede karargâh kurdu!..”

 

Şaşkınlık, kargaşa… herkes Kâbe’ye!..

Orası mazluma şefkâtli kucak…

“-Gelen kim, nereden, gelişi niye;

Canımızdan başka neyi alacak?..”

 

Gelen Ebrehe’ydi, Haçlı kumandan

Altmış bin süvari, önlerinde Fil!..

“Mugammes” vâhâ’sı mızraktan orman!..

Böylesi Hicaz’da görülmüş değil…

 

Elçi, buyruk getirdi Ebrehe’den:

“-İstesem, kolay iş, toptan katletmek,

Çekilsin önümden canını seven!..

Hedefim, Kâbe’yi yıkmak ve gitmek…”

 

Yemen Kilisesi tek kalsın diye

Beyt’e doğrulmuştu küfrün kılıcı!..

Ticâret yolunu tutmaktı gâye,

Mekke’den San’a’ya çevirmek Hacc’ı!..

 

Ebrehe; kör aklın sefil örneği:

Umurunda değil melek, peygamber…

Bir “târihî eser” sandı Kâbe’yi

Başına gelecek işten bîhaber!..

 

Kureyş’in Ulusu Abdülmuttalîp,

Yapıştı Kâbe’nin halkalarına:

“-Rabbim!.. biz âciziz; sensin Tek Gâlip!..

Beyt Senin!.. çiğnetme başkalarına…”…

 

Haber saldı Ebrehe’ye: “-Ey zâlim!..

Bu Beyt, Allahındır!.. kahrından sakın!..

Ben çıktım aradan, dağa çekildim,

İşte sen, işte O!.. helâkin yakın!..”

 

Saldırdı Ebrehe, en önde Fil’le

Ama Fil, gitmiyor Kâbe yönüne?..

İttiler, dövdüler… kessen nafile;

Yüzgeri kaçıyor, doğru Yemen’e!..

 

Fil bile hürmetkâr Rabbin Beytine,

Her varlık dost!.. bir tek, küfürde vahşet!..

Derken… gökte bir kararma… o da ne?..

Bulut bulut kuşlar!.. uğultu, dehşet!..

 

Gelen “Mekke Ordusu”ydu: Ebâbil!..

Gökten kelimesiz çok âyet gelir…

Emir büyük; uydu ins, cin, melek, fil…

Sebepler tükenir, İnâyet gelir!..

 

Kuşların attığı taşlar ki: “Siccîl”!..

Hasmı “ekin gibi biçti”… topyekûn…

Sağ kalmadı kimse, Ebrehe dâhil!..

İbrâhîm’in Beldesi’nde sulh-sükûn!..

 

“Fil Vak’ası”, bir şenliktir… Şehrâyîn!..

Gökte meleklerin nûr gösterisi!..

Bir “Doğum” bekliyor semâ ve zemîn,

Gelen O’dur: “Âhirzamân Nebîsi” !..