TR EN

Dil Seçin

Ara

İsteklerimize Ulaşmanın Doğru Yolu

Sebeplere teşebbüs etmek bir duadır. İnsan sebepleri bir araya getirerek, Allah’tan sonucu yaratması için niyazda bulunur.

 

Allah (c.c.), kâinatta her şeyi belli kanunlara bağlamıştır. Atomlardan, bitkilere, canlılara, galaksilere kadar her şey belli kanunlara göre idare edilir. Bu aynı zamanda Âlemlerin Rabbi’nin iradesini de gösterir; çünkü kanun varsa kanun koyucu da vardır. Bu kanunları varlıkların koyamayacağı aşikârdır; çünkü bütün yaratılanlar bu kanunlara uymak zorundadır. İşte bu kanunlara sünnetullah veya âdetullah diyoruz; fakat aklı devre dışı bırakıp Allah’ı unutarak, ‘tabiat kanunları’ da deniliyor.

“Sebeplere teşebbüs etmek” şeklinde kullanılan sözün anlamı, Allah’ın kâinatta koymuş olduğu kanunlarına riayet etmek demektir. Sünnetullaha zıt hareket eden kimse, istediğine ulaşamaz. Meselâ bekâr bir kimsenin Cenâb-ı Hak’tan bir evlât istediğini ve gece gündüz yalvarıp, gözyaşı döktüğünü varsayalım. Bu kimseye: “Sen Cenâb-ı Hak’tan bir evlat istiyorsun ama, evli değilsin?!” denildiğinde o adam cevaben: “Hayır, evli değilim ama Allah her şeye kâdirdir, evlenmeden de evlât verebilir,” dese bu sözü doğrudur; fakat Hakîm ismi muktezasınca o şahıs ölünceye kadar da yalvarsa, evlât sahibi olamayacaktır. Çünkü; sünnetullahta çocuk sahibi olmanın sebebi evlenmek olarak takdir edilmiştir. Bu kanuna zıt hareket edilirse, bunun karşılığı evlâtsızlık olacaktır.

O halde, sebeplere tam olarak teşebbüs etmeden sonuç beklemek doğru değildir. Sebeplere teşebbüs etmek aynı zamanda bir duadır. İnsan sebepleri bir araya getirerek, Allah’tan sonucu yaratması için niyazda bulunur.

Sebeplere teşebbüsün nasıl yapılacağı da ayrı bir meseledir. Bunun için Allah insana akıl vermiştir. Çay yetiştirmek için gerekli bütün teşebbüsleri, Erzurum’un Palandöken dağında yapan bir kimse, hiçbir şey elde edemeyecektir. Veya tohumunu yanlış mevsimde eken kimse mahsule kavuşamayacaktır. Ya da yanlış bir ortamda ders çalışan öğrenci başarılı olamayacaktır. Bu hale göre, zaman, mekân ve şartları da göz önünde bulundurmak sebeplere teşebbüsün bir parçasıdır.

İşte kâinatta câri olan bu kanunlara uyduğumuzda, Allahın âdetine uygun hareket ettiğimizde, sebeplere teşebbüsü inşaallah tam olarak yapmış olacağız. Böylece Rabbimize çalışarak dua etmiş, yani ‘fiilî dua’ yapmış oluruz. Hakîm ismine riayet etmek demek olan fiilî dualar ise genellikle kabul edilir. Biz üzerimize düşen duamızı, çalışmamızı yapacağız; sonucu ise, o Rahmân-ı Zülcemâl’den bekleyeceğiz. Böyle yapmakla da o iş için tevekkül etmiş olacağız. Allah ise, tevekkül edenleri sever.