TR EN

Dil Seçin

Ara

Kulluğunun Farkında Bir Sultan

Tek bir hedefi vardı. Gerçek Sultan'ın övgüsüne mazhar olmaktı... Çünkü kulluğunun farkında bir Sultan'dı...

 

Daha çocuktu...

Padişah olması lazımdı önce...

Arapça biliyordu... Farsça biliyordu... Latince biliyordu... Yunanca biliyordu... Sırpça biliyordu...

Matematik, geometri, tarih ve coğrafyada ileri derecede bilgi sahibiydi...

Öğrenmeye doymuyordu.

Çünkü "büyük" bir işe niyetliydi. Mutlaka yapacaktı. Müjdeye kavuşacaktı.

"Güzel Kumandan" olacaktı...

"Güzel Askerler"in "Güzel Kumandan"ı olacaktı...

En iyi alimlerden astronomi, fıkıh, kelam, tefsir, hadis dersleri aldı.

Askerdi. Havan topunu keşfedecek kadar dâhi bir asker, İstanbul'u fethetmese bile "Divan"ıyla edebiyat tarihine geçecek kadar iyi bir şairdi...

Daha çocuk yaştaydı; henüz veliaht bile değildi ama "müjde"ye kavuşmanın hayaliyle yanıp tutuşuyordu.

Sadece yanıp tutuşmuyor; harıl harıl hazırlanıyordu.

Öğreniyordu. Her şeyi öğreniyordu.

Hedefi çağ açıp çağ kapatmak değildi...

Hedefi ülkesinin topraklarını genişletmek değildi...

Hedefi daha büyük bir padişah olmak...

Daha çok itibar görmek değildi...

Tek bir hedefi vardı.

Gerçek Sultan'ın övgüsüne mazhar olmaktı... Çünkü kulluğunun farkında bir Sultan'dı... Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ın Bizans'ın fethi için işaretine talip olmuş, bu müjdeyi rütbelerin en büyüğü saymıştı.

Bu uğurda gemileri karadan yürütmüş, Bizans'ın barış teklifine ise "Ya şehir beni alır, ya ben şehri alırım" demişti...

Öylesine inanmıştı.

Öylesine hazırlanmıştı.

Bu şehir otuz kez kuşatılmıştı... Nice namlı hükümdarlar dayanmıştı surlara... Nice kılıcı keskin kumandanlar...

Fakat fetih 21 yaşındaki Sultan Mehmed'e nasip olmuştu.

21 yaşında Fatih Sultan Mehmed Han... Beş yabancı dil bilen... Dâhi... Alim... Şair...

Bir insanın üstünde taşıyabileceği bütün üstün vasıflara sahip fakat bunlara aldırmayıp Allah'a ve O'nun Sevgilisi Muhammed Aleyhisselam'a aşık bir kul...