TR EN

Dil Seçin

Ara

Hazineler Harabelerde Olur

Bir şarkının dizeleri arasında geçer;

“Hazineler harabelerde olur.”

Her duyduğumda yüreğim burkulur, içim acır…

Çünkü ben gerçek acıları olan insanları dinliyorum,

Yüreğinin kabuğunu çatlatan acıları olanları…

Yüreği harabelere dönenleri

Saklı, gizli harabeleri diyorum

Yüreği ağır öğrenmelerin yorgunu, bakışları uzaklarda olanları, 

Yaşadıklarına öğrettikleri için minnettar olanları,

Bildiklerini sükûnetle gömenleri,

Sesli pazarlarda satmayanları,

Sessiz hatipleri diyorum…

Onların yanındayken konuşmanıza bile gerek kalmaz,

Ruhlarının rüzgârı sizi serinletir.

Benlik orada nefes bile alamaz, enaniyet alıp başını gider uzaklara…

Hazineler, yüreği gerçek acının harap ettiği yüreklerde bulunur.

Onların şifalı bakışlarında, az ama bereketli sözlerinde keşfedilir…

Hiç şikâyet etmezler, şikâyetçi olmazlar yaşadıklarına ve başlarına gelene dair…

Kendilerini gösterme ihtiyacı da olmaz onların… 

Yüreklerindeki ısı, gizli yaralarınıza bile iyi gelir.

Ve ben yarası olan insanları severim…

Yarasını gösterip gösterip sızlanmayanları,

Kabuğunu sürekli kaldırıp kanatmayanları,

Gerçek şifayı, doğru şifacıda arayanları severim…

Onlar yaşadıklarını ve sıkıntılarını sürekli pazarlamazlar.

Karşılığında öğreneceklerini küçük bir pahaya da satmazlar.

Bilirler ki, her gelen cevabıyla ve tercümanıyla birlikte gelir…

İşte bu yüzden hazineler harabelerde olur.

Ummadığın ve beklemediğin yüreklerin sahipleridir onlar.

Kendilerini ortaya koymazlar, deşifre de etmezler.

Sadece iyi gelirler.

Kendileri bile fark etmeden iyileştirirler…

Dışarıdan onları görenler;

“Bu adam hiç sıkıntı çekmemiş olmalı.” derler

Çünkü onların ağzından sızlanma ve şikâyet duyamazsın.

Dostu halka şikâyet etmekten hayâ ederler.

Bilirler ki, kaçarken koştuğun,

Giderken geldiğin,

Korkarken sevdiğin,

Ararken bulduğun da yine O’dur.