TR EN

Dil Seçin

Ara

Pencereden Seyret / Bir Hatıra

Pencereden Seyret / Bir Hatıra

Kışın ortasıydı. Dışarıda belki bir metre karın olduğu bir gün camdan dışarısını seyrediyordum. Bir tilki kaşla göz arasında bir tavuğumuzu kaptığı gibi kaçtı. Çam ormanının ağaçları arasında kayboldu. 

Ben de çocuk aklımla ne yapacağımı bilemedim. Başladım tilkinin arkasından bağırmaya…

Ninem arkamdan seslenip “Dur oğul” dedi. “Bak çok kar yağdı. Tilkilerin de canı var; onların da karınlarını doyurması lazım. Allah hiçbir canlıyı nasipsiz bırakmaz. Onların da rızıkları var. Demek ki bizim tavuğun vadesi dolmuş, ömrü bitmiş ki, tilkiye rızık oldu; o da rızkını aldı gitti. Ona bizim tavuk nasipmiş, o da nasibini aldı gitti. Dünyanın da içindekilerin de sahibi biz değiliz. Düşünsene o tilki, o tavuğu almasaydı belki açlıktan ölecekti. Hadi sakin ol, üzülecek bir şey yok. Hayatta bazen sadece pencereden seyretmek gerek. Sahibi dilediği gibi çekip çevirir. Hadi sen seyretmeye devam et.”

Hayatta bazen en doğru şeyin pencerelerden seyretmek olduğunu o gün ninemden öğrendim. Çaresi bulunan bir şeyde, bir şey yapmayıp acze düşmek tembellik olduğu gibi, çaresi bulunmayan şeyde de pencereden seyretmeyi bilmeli insan. “Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler…”