TR EN

Dil Seçin

Ara

Gerçek İhtiyacımız Ne?

Gerçek İhtiyacımız Ne?

Sesini duyuyor musunuz? Duyuyorsunuz evet. Fakat ne dediğini anlamıyor musunuz? O derinden gelen “ah”lar, o bitmeyen iç sızılar, size ne diyor acaba?

Sesini duyuyor musunuz? Duyuyorsunuz evet. 

Fakat ne dediğini anlamıyor musunuz? O derinden gelen “ah”lar, 

o bitmeyen iç sızılar, size ne diyor acaba?

 

Gün boyu acıkan midemizin sesini duyuyoruz ama acıkan ruhumuzun sesini de duymamız lazım...

Her ne kadar ruhun motoru sessiz çalışsa da dışarıya vuran işaretlerden, ‘ah’, ‘oh’ seslerinden anlaşılıyor ki, ruh ebedi bir hayatın, ebedi bir ihtiyacının peşinde. Ebedilik arıyor ama bulamıyor burada...

Günah, hata, haksızlık, zulüm, Rabbiyle arasına perde oluyor insanın; güneşe çekilmiş kalın perdeler gibi ruhunu üşütüyor. Üşüyen bedenimiz ısınmak istediği gibi, ruhumuz üşüyor, kendini kucaklayacak, saracak, sarmalayacak Rahmetin sıcaklığını arıyor. Rahman ve Rahim olan Rabbimizin o eşsiz şefkat ve merhametinin himayesini görmek ve kendine gelmek istiyor.

Ruhun aradığı bir yol var sadece. O Rahman’a götüren yol, vahyin aydınlattığı, Resulün kılavuzluk ettiği o yol ruhun önünde duruyor, o yola giren kurtuluyor. 

...

İnsan on tane yabancı dil bilebilir, ama bundan da önemlisi, kalbinin, ruhunun dilini bilmek; kendi anlamını çözmektir. “Kur’an, Arapça değil, Rabça’dır.” Kâinat ise kitaptır, kuru bir varlık değil; Allah (cc), kudretiyle, atom mürekkebinden yazar. Allah’ı bilmeyen hiçbir şeyin anlamını çözemez. İman dilini bilmeyen, varlığa yabancı kalır, kendine bile yabancı olur. 

Çalış, çalış ki ruhunun dilini öğren. Bin dil bilse de, gerçek ihtiyacını bilemedikten sonra, kalbinin tam merkezinden seslenen o sesin dilini anlamadıktan sonra neye yarar ki? 

...

Hayatı anlamamak ölmekten beter değil mi!.. Hayatı, Rahman’ın bir armağanı olarak bilmeden, hissetmeden yaşamak ruhu söndürmez mi?

İnsan, Rabbini bilmeye, Onu hatırlamaya, rahmetine sığınmaya, inayetine güvenmeye, kudretine iltica etmeye, ekmek gibi, hava gibi, su gibi, hatta daha fazla muhtaç... 

İnsan, Rabbi olan Allah’ı bilince kendini biliyor; Rabbini bulunca kendini buluyor...

Ben ne zaman ihtiyaç hissetsem böyle yaparım. Risale-i Nurlardan yine bir yer açtım; ruhuma, kalbime, duygularıma ilaç gibi, hava gibi, su gibi geldi. 

Ruhumun derinliklerine kadar işleyen, tüm benliğimi kaplayan bir huzur ve sükûnet yaşadım. O cümleyle yazıyı bitirelim, hayata bu iman şuuruyla başlayalım:

“Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma. Onlara tezellül edip minnet çekme. Onlara temelluk edip boyun eğme. Onların arkasına düşüp zahmet çekme. Onlardan korkup titreme. Çünkü Sultan-ı Kâinat birdir. Herşeyin anahtarı Onun yanında, herşeyin dizgini Onun elindedir. Herşey Onun emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.” (20. Mektup, 1. Makam, 2. Kelime: http://erisale.com/#content.tr.2.319)