TR EN

Dil Seçin

Ara

CRISPR Teknolojisi ve Dizayn Edilmiş Bebekler

CRISPR Teknolojisi ve Dizayn Edilmiş Bebekler

Dr Jeffrey Steinberg’in ofisinde sıradan bir gündü. Karşısında oturan çift ona hem tedirgin hem ümitli gözlerle bakıyorlardı. Birçok çocuk sahibi olamayanın tedavi ile bebeklerini kucaklarına almalarına sebep olan bu klinikte şu anda doktorun karşısında oturan çiftin ise, tüp bebek yaptırmak için hiçbir sağlık sorunu veya teşhis edilememiş bir problemi yoktu. Hatta oldukça sağlıklı 3 oğulları vardı. Onlar başka bir sebepten dolayı bu kliniğe başvurmuşlardı: 10 binlerce dolara mal olsa da 4. bebeklerinin cinsiyetini ve göz rengini kendileri seçmek istiyorlardı.

Bu anlattıklarım gelecekten veya bir bilim kurgu filminden alınmış bir senaryo değil. Dr. Steinberg gerçek bir doktor ve kliniğinde tüp bebek için gelen çiftler bebeklerinin göz rengi ve cinsiyetini seçebiliyorlar.

 

EMBRİYO GEN TARAMASI TEDAVİSİ

Teknolojinin kurucularından Dr. Mark Hughes, teknolojiyi geliştirmesinin tek sebebinin hastalıklarla savaşmak olduğunu söylüyor. Cinsiyet ise bir hastalık olmadığına göre Dr. Hughes’a göre bir doktor buna karışmamalı. Bu sebeple bazı doktorlar cinsiyete bakmayı reddedip sadece hastalık taraması yapıyorlar. Onların amacı şu anda tedavisi olmayan genetik hastalıkların önüne geçebilmek; bunu sadece şekillenen bireyde değil, sonraki tüm nesli için ortadan kaldırmak. 

Dr. Hughes hücrelerdeki genetik yapıyı inceleyip belli hastalıkların olup olmadığını belirliyor. Amerika’nın pek çok tüp bebek kliniği Dr. Hughes’a embriyolardan kopardıkları hücreleri incelemesi ve sağlıklı olup olmadıklarını bildirmesi için gönderiyorlar. Onun sonuçlarına göre klinikteki embriyolar anneye transfer ediliyor.

Bir tek hücrenin içinde 300 ciltlik bir ansiklopedi kadar genetik bilgi var. Bu kitapların bir sayfasının bir paragrafının bir tek harfindeki tek bozukluk, çok tehlikeli hatta ölümcül hastalıklara sebep olabilir. İşte Dr. Hughes, DNA dizilimlerini yapıp bu hataların olabileceği yerleri her hastalık için tek tek kontrol ediyor. Hata bulunan embriyolar transfer edilmiyorlar. Bu işlem aynı zamanda, zamanla yarışılması gereken bir işlem. Aksi takdirde embriyolar büyüyemez ve canlı kalamaz.

Cindy ve John Whitley gibi çiftler tam da Dr. Hughes’ün yardım etmek istediği gibi bir aile. Whitleyler ilk çocukları Johnny doğduktan 6 hafta sonra onun iki yıla kadar ölmesine neden olacak genetik bir hastalığı olduğunu öğrenirler. Johnny dokuz aylıkken onu toprağa verdiklerinde hem içlerinde evlat acısı hem de bir daha çocuk sahibi olurlar ise 4’te bir ihtimal ile aynı şeyin başlarına gelebileceğinin üzüntüsü vardır. Fakat tüp bebek ve embriyo gen taraması yapmaya karar verirler ve gerçekten de görürler ki, 13 embriyolarından sadece üçü sağlıklıdır. Whitley çiftinin ilk oğullarının ölümünden üç yıl sonra bu prosedürle sağlıklı üçüzleri olur. 

Onlara göre bu hayran kalınacak mucizevi bir işlem; fakat herkes bu konuda hemfikir değil. Embriyoların, hasta olsa bile, bu şekilde atılmasının son derece yanlış ve gayri ahlaki olduğunu savunan birçok kişi de var.

 

SONU BELİRSİZ MACERALAR

Amerika’da oldukça pahalı fakat serbest olan, tüp bebekte cinsiyet ve göz rengi seçimi birçok etik endişeleri de beraberinde getiriyor. Pek çok ülkede ise kanunen yasak.

Hükûmetin çocuk sayısına koyduğu yasak ve ultrason teknolojilerinin gelişmesi sonucu şu anda Çin ve Hindistan’da erkeklerin sayısı kadınlardan 70 milyon daha fazla. Bunun evlenecek kız bulamayan erkeklerde salgın bir yalnızlık sorunundan başka sosyal hayatta, iş dünyasında, emlak fiyatlarından, suç oranının ve insan trafiğinin artmasına kadar sayısız negatif sonuçları var. Eline seçme şansı verilen insan büyük resmi göremediği zaman telafisi çok zor hatalara sebep olabiliyor.

Kültür farklılıkları da farklı sonuçlar doğurabiliyor. Amerika’da cinsiyet seçimleri Hindistan ve Çin’de olduğu gibi hep erkeğe yönelik değil: %50 kız, %50 erkek. Her gelen mavi gözlü çocuk da istemiyor. Dağılımlar oldukça eşit görünüyor: %30 mavi, %30 yeşil, ve çoğunlukla İskandinavya ülkelerinden olmak üzere %40 kahverengi. Yani kimde ne yoksa, onu istiyor.

Böyle bir teknoloji ortaya çıktıktan sonra geri adım atmak da çok zor. Özellikle de sağladığı faydanın zararlarından daha fazla olduğu düşünülüyorsa. Örneğin, Dr. Steinberg’in kliniğinde embriyoların sadece göz rengi ve cinsiyetlerine değil 400 farklı genetik hastalığı taşıyıp taşımadıklarına da bakılıyor ve en sağlıklı olanları seçiliyor.

Eğer annede mitokondri DNA’sında herhangi bir genetik rahatsızlık var ise, bunun önüne geçebilmek için 2 anneli tüp bebekler bile yapılıyor. Annenin birinden mitokondriler ile birlikte yumurta hücresi, diğerinden 23 kromozomlu çekirdek, ve babadan 23 kromozomlu sperm alınarak 3 kişiden bir zigot oluşturuluyor. Bu prosedür Amerika’da yasak olsa da insanlar serbest olan Ukrayna, İngiltere, Meksika gibi ülkelere gidip bu işlemi gerçekleştiriyorlar.

  

 Dr. John Zhang ve 3 farklı kişiden DNA taşıyan dünyanın ilk bebeği. Bebek Müslüman bir ailenin.

Bu konuyla ilgili karşılıklı görüşler ne kadar iki uç noktaya kadar yayılsa da biyoteknolojik gelişmeler hızla devam ediyor. 

 

CRISPR TEKNOLOJİSİ İŞİN BİR ADIM DAHA ÖTESİ

Buraya kadar anlattıklarım, olan embriyoları tarayıp sağlıklı olanları seçmek ile ilgili idi. Şu anda biyoteknoloji bunun çok daha ilerisine geçmiş durumda.

Bulunan bir protein sayesinde artık, DNA istenilen yerden kesilip, bir kısmı çıkarılıp, bunun yerine istenilen genler kesilen yere yapıştırılabiliyor.(2)

Jennifer Doudna and Emmanuelle Charpentier CRSPR ile ilgili çalışmalarından dolayı 2020 Nobel Kimya ödülünü kazandılar. Credit: Alexander Heinel/Picture Alliance/DPA

CRISPR teknolojisi adı verilen bu işlemle fareler, maymunlar, ve bazı başka organizmaların DNA’larında değişimler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Daha iyi et, hastalığa dayanıklı hayvanlar, insanlara gerekli bazı organların sağlanması gibi hedefler ile hayvanlar üzerinde de CRSPR deneyleri tüm hızı ile sürüyor. Özellikle Çin’de hayvanlar ile CRSPR deneyleri insanı korkutacak derecede fazla.

1. Resimde gen editi yapılmamış köpek.

2-3. resimlerde gen editi yapılmış köpekler. Kasları normale göre aşırı gelişmiş.

Çin’de eğlence için düzenlenen köpek kavgalarından bir görüntü.

Farelerle yapılan deneyler CRSPR ile yaşlanmanın geciktirilebileceği ve yaşlanmaya bağlı bazı rahatsızlıkların önüne de geçilebileceğini gösterdi.(1) CRSPR ileride pek çok hastalığın tedavisinde, hatta daha hiç olmadan engellenmesinde kullanılacak gibi gözüküyor. Örneğin bir embriyo daha kuvvetli kemikleri olmak üzere gen aktarımı yapılsa ileride olası pek çok problem ortadan kaldırılacaktır. 

Fakat böyle bir imkan sadece hastalıklar ile kalmayacak ve estetik, keyfi ve sadece tercihe bağlı birçok özellik için de kullanılacaktır. Bu tip özellikler için hangi gen neyi kontrol ediyor, tam bilinmiyor. Fakat bunlar yavaş yavaş ortaya çıktıkça mevcut CRSPR teknolojisi ile doğacak bebeğin dizayn edilmesi artık bir bilim kurgu filminden alınan bir sahne değil, gerçek olacak. Ve o gelecek çok uzak değil.

Evet insan cüzi iradesi ile seçimler yapar. Sebepleri bir araya getirir. Sonuçlarına katlanır. Fakat ne hayatı verebilir, ne bir bebeği yapabilir, ne de ölüme çare bulabilir.

Bununla beraber bu değişimler bebek daha embriyo halinde iken yapılıyor. Yani onun hiçbir seçme şansı yok. Sağlıklı, zeki ve atletik olmaya itiraz etmez kimse sanırım fakat saç, göz ve ten rengi gibi anne babasının onun için yaptığı seçimlere büyüyünce itiraz etmez mi? 

Teknoloji ilk çıktığında diğer bütün teknolojilerde olduğu gibi birçok eşitsizliğe neden olacaktır. Bununla beraber bu tür yeni teknolojilerin beklenmedik yan etkileri ve hedef harici sapmaları da olabilir. Sözgelimi kızınızın IQ’sunu 10 puan yükselteyim derken 40 yaşında Alzheimer hastası olmasına, badem gözlü olsun derken 20 yaşında mide kanseri olmasına neden de olabilirsiniz. Bu tür işlemlerin tamamen güvenli olduğunu görebilmek için çok araştırma, denek, deney ve bilim dünyasının azami gayreti ve beraberliği ile, dürüstlükleri, ve kanun koyucuların ise son derece temkinli ve bilerek adım atması ve hatta yeni fıkhi, içtihadi hükümler gerekmektedir. Aksi takdirde bazı insanların sorumsuz hareketlerinin sonuçlarına hep beraber katlanmamız gerekir.

 

CRISPR İLE KORKUTUCU DENEYLER

Kanun, nizam ve etik anlayışına hiç uymayacak bir şekilde insan embriyoları üzerinde oynama yaparak, genlerini değiştiren bir grup Çinli bilim adamı 2018 Kasım ayında CRSPR teknolojisi ile Lula ve Nana adında ikiz kız kardeşlerin dünyaya gelmesini sağladı. Dr. He Jiankui ve takımı babaları HIV pozitif olan bebekler embriyo iken CRSPR ile onları AIDS’e karşı dayanıklı hale getirecek gen değişimleri yaptılar. Bilim dünyası henüz insanlarda denenmesi uygun ve güvenli olmayan, kanuni izni de olmayan bu uygulamaya çok sert tepki gösterdi. Yapılan soruşturma ve mahkemeler sonucunda Dr. Jiankui hem yüksek miktarda para hem de hapis cezası aldı. Bebeklerin ise nasıl ve nerede olduğu, ve kim oldukları, anne ve babaları bilinmiyor.

Böyle ferdi bir karar ve sorumsuz davranışın sonuçları tüm dünya için tehlikeli olabilir. Belki dünyada şu anda sadece iki bireyde olması ve sadece tek bir genin değiştirilmesi size büyük bir olay gibi gelmeyebilir. Fakat bu genler sadece Luna ve Nana için değil, eğer onların çocukları olursa nesiller boyu insan ırkı için bir önem arz edecektir. Bu şekilde insan embriyolarının genleri değiştirilmeye devam ederse insanlık bir ırk olarak değişmeye, başka bir deyişle bir yöne doğru farklılaşmaya başlayacaktır.

Eğer kontrol edilmez ise insanlık ne yöne nasıl değişecek tahmin etmek zor. Kıyamet kopmaz da bu teknolojinin sonunu dünya görebilir ise insanlar filmlerdeki süper kahramanlar gibi mi olacak, yoksa ortada bir sürü Frankenstein mı dolaşacak bilinmez. 

Peki ya diğer canlılar? Hayvanlar, bitkiler, bakteriler? Onlar nasıl etkilenecek? İnsanoğlu çılgın deneyleri ile onları da mı başkalaştıracak ve bazen laboratuvardan kaza ile dışarı çıkmasına mı sebep olacak?

Elimizdeki teknoloji keskin bir bıçak veya harlı bir ateş gibi önümüzde duruyor. Bıçağı alıp faydalı işlere kullanmak da kendi elini kesmek de mümkün. Ateşle ısınmak, yemeğini pişirmek de var, sıçratıp kendi evini yakmak da.

İnsanoğlu keremi ile CRSPR’ı hayra kullanıp, onunla şerleri def mi edecek, yoksa zalumiyeti ve cehuliyeti ile kıyameti kendi eli ile mi hazırlayacak?

 

Kaynaklar:

1. Single-dose CRISPR–Cas9 therapy extends lifespan of mice with

Hutchinson–Gilford progeria syndrome. Nat Med 25, 419-422 (2019).

2. Doudna JA, Charpentier E. Genome editing. The new frontier of

genome engineering with CRISPR-Cas9. Science. 2014 Nov