TR EN

Dil Seçin

Ara

Boşluklar Boşuna mı? / Boşluklar Yaratılmasaydı Ne Olurdu?

Boşluklar Boşuna mı? / Boşluklar Yaratılmasaydı Ne Olurdu?

Madem boşluklar vardı, bunlar nerelerde ve ne için var edilmişti?

Bunların faydası, anlamı yani hikmeti ne idi?

Eğer boşluklar olmasaydı hayat nasıl olurdu?

 

Okuduğum gazetenin köşesine el yazısı ile bir cümle yazılmıştı: “Hayat, boşluklarımızı dolduran bir olgudur.” Şimdiye kadar pek dikkat etmediğim bir konuydu bu. Hayat mı boşlukları dolduruyordu, boşluklar mı hayatımızı? Derken bu kakafonik bilmeceyi bırakıp, bu konuyu daha ciddi düşünmeye başladım. Madem boşluklar vardı, bunlar nerelerde ve ne için var edilmişti? Bunların faydası, anlamı yani hikmeti ne idi? Eğer boşluklar olmasaydı hayat nasıl olurdu? Hemen araştırmaya koyuldum.

Kainatın var oluşunun ilk gününe seyahat ederek yolculuğumuza başlayalım. Çünkü sıfır zamanında sıfır hacim ve sonsuz yoğunlukta ne bir varlık vardı, ne de bir yokluk. Aslında buna kısaca boşluk da yoktu diyebiliriz. Ta ki kudreti sonsuz Yaradan tarafından Büyük Patlama adı verilen o ‘an’a kadar. İşte o an kainat genişlemeye ve boşluklar da oluşmaya başladı. Milyonlarca sene sonra Kur’an-ı Kerîm’de bu olay şu şekilde zikredilecekti:

“Göğü kudret eliyle bina ettik. Ve onu genişleten Biziz.”

Yeryüzü, gökyüzü, bitkiler, hayvanlar, insanlar yaratılmadan milyonlarca sene evvel, kocaman bir boşluk içinde çil tanesi gibi dökülen uydular, gezegenler, galaksiler yollarını öğrenmeye başlamıştı.

Aslında boşluk olmasa idi çeşitlilik olması imkânsız olurdu. Çünkü arada hiç mesafe olmasa idi Güneş, Merkür, Venüs, Dünya, Ay vs. bir olurdu. Tek bir kütleden bahsetmiş olacaktık. Şimdi olduğu gibi Dünya, Güneşin etrafında dönemeyecekti, mevsimler olmayacaktı. Kendi ekseni etrafında dönemeyecek, gece ve gündüz de olmayacaktı.

Yani, Güneş ile dünya arasında boşluk olmasa idi, olsa olsa sıcaktan plazma halinde olurduk.

 

Peki madem ki boşluk var, bu ne işe yarıyor?

Boşluk ısıya karşı mükemmel bir yalıtkandır. Buna karşılık, ışınları geçirir. Güneş’in sıcaklığını işte bu yüzden duyarız. Güneş ışığı gezegenler arası boşluğu ısıtmadan gelir, dünyayı ısıtır. Yine bu boşluk sayesindedir ki, bulutsuz gecelerde yıldızların ışığını görebiliriz. Ancak, içinde maddesel iletken olmadığından seslerini işitmeyiz. Yani güneşten ışık gelirken hiçbir şey duymamamızın sebebi boşlukta seyahat etmesidir.

Gezegenlerden biraz yakınlara dünyamıza gelelim. İlk olarak yeryüzü ile gökyüzü arasında kocaman bir boşluk yaratılmış bizim için. Hatta Kur’an-ı Kerîm’de göklerin yaratılışı konusundan bahseden ayet şöyledir:

“O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?”

Allah bizler rahat edelim diye yeryüzü ile gökyüzü arasında kocaman bir boşluk yaratmış. Bu boşlukta arılar, böcekler, kuşlar uçsun; rüzgâr bir oradan bir buradan essin istemiş. Uçaklar birbirine çarpmasın diye kocaman ve yüksek yaratmış bu boşluğu. Biz gökyüzü manzarası izleyelim diye bulutları var etmiş. Yağmur ve kar yağdırılırken boşlukta yaratmış ki, aynı hızda gelsin de bizim başımız acımasın dilemiş.

 

Ya sıvılardaki boşluklar

Eğer sıvılarda boşluklar olmasa idi kaynama noktaları çok yüksek olurdu. Bu da hayatı çok karmaşık bir hale sokardı. Mesela bu boşluklu yapı olmasa idi suyun kaynama noktası 180 derece santigrat olurdu. Buna bağlı olarak akışkanlığı, gerilim kuvveti, donma noktası hassas dengeden uzaklaşmış olacak ve hayat olmamış olacaktı. Suyun içinde boşluk olmasa idi nasıl denizlerde yüzebilecektik. Eğer boşluk olmasa nasıl ilerleyecekti balıklar ve balık adamlar, denizaltılar.. su içinde?

 

Katılarda da boşluk vardır

Eğer katılarda da düzenli boşluklar olmasa idi böyle şekilleri de olmayacaktı. Vazoya şeklini veren içindeki boşluktur. Bir balon içindeki boşluk olmasa nasıl uçacaktı?

Gezegenler, dünyamız, sıvılar ve katılar derken biz insanlardan bahsetmeden geçemeyiz. Vücudumuzda da boşluklar var. Göğüs boşluğumuzda kalp ve akciğerimiz var. Dolaşım ve solunum sisteminin düzenli çalışmasının en önemli öğelerinden biri göğüs boşluğunun olmasıdır. Karın boşluğuna vurmak boksta yasaktır. Sebebi mide, bağırsaklar, karaciğer, dalak ve pankreasın burada olmasıdır. Beyin ve beyinciğimiz ise kafatası boşluğu içindedir. Eğer kafatası boşluğu olmasaydı dışarıdan gelen darbelere beyin ve beyinciğimiz dayanamazdı. Omurga boşluğumuzda omurilik ve omurgamız korunurken, leğen boşluğunda ise idrar kesesi ve iç üreme organları bulunur. Bu boşluklar yaratılmasaydı bu organlar nerede barınacaktı?

 

İletişim için boşluk

Ya dış dünya ile iletişimimizi sağlayan boşluklar?..

Ne kadar güzel gözlerimiz var. Bu gözler, göz çukurlarına, yani boşluklarına yerleştirilmiş.

Burnumuzdaki delikler de birer boşluktur. Yoksa nasıl nefes alıp verecektik.

Ağzımızdaki boşluktan bahsederken yemek ve soluk borusunun boşluklarını da eklemek gerekir.

Sesleri işitebilmemiz için de boşluklu atomlar boşlukta gelip, yine kulak boşluklarına ulaşıyor.

 

Kristallerden de bahsedelim

Kristal yapıya sahip maddelerin en küçük kristal yapı bileşenine birim hücre denilir. Birim hücrelerin yan yana üst üste dizilmesi ile ana yapı (malzeme) oluşur. Her birim hücre içerisinde bir takım boşluklar bulunur. Kristal yapılardaki bu boşluklar, genellikle malzemede dop edilen elementlerin bulunduğu yerlerdir. Dop edilen alaşım elementleri, bu boşluklara girerek malzemenin yapısının değişmesine ve yeni özelliklerin malzemeye katılmasına sebep olurlar. Bu sebepten dolayı bu boşluklar malzeme yapısında oldukça önemlidir.

Eğer boşluklar yaratılmasaydı metalürji malzeme mühendislerimiz maalesef işsiz kalacaklardı.

 

Mikro boşluklar

Atomların %99,95’i boşluktur. Bunun dışındaki alanda ise elektronlar bu boşlukta semazenler gibi döner dururlar.

Aslında bu mikro dünyadaki bu atomların asıl görevi taşımak ve taşınmaktır. Bizler için koku moleküllerini kucaklar burnumuza kadar getirirler. İşittiğimiz, kokladığımız, gördüğümüz ne varsa hepsini boşlukta taşır bu atomlar…

Boşluk olmasa idi, dış dünya bize, duyularımız dış dünyaya nasıl ulaşırdı. Bu nimetleri fark etmek gerek.

Bütün bu bilgilerden sonra gazetede yazan cümlenin yanlış olduğunu fark ettim. Aslında yazılması gereken: “Boşluk, hayatımızı dolduran bir olgudur.”

Daha da önemlisi, şunu görüyoruz ki, Hakîm olan, her yarattığını binbir hikmetle yaratan Allah (cc), hiçbir şeyi, boşlukları da boşuna yaratmamış. Yani deriz ki, boşluklar hikmetle doludur.