TR EN

Dil Seçin

Ara

İkinci Beyin / Sindirim Sistemimiz Psikolojik Durumumuzdan Nasıl Etkileniyor?

İkinci Beyin / Sindirim Sistemimiz Psikolojik Durumumuzdan Nasıl Etkileniyor?

Duygusal durumumuzun sindirim sistemimiz üzerine sandığımızdan daha baskın bir etkisi vardır. Bunu hepimiz bir şekilde farketmişizdir. Mesela, stresli bir günde karnımıza kramplar girer; ya da çok üzüldüğümüzde boğazımıza bir şey düğümlenir ve yutkunmakta zorlanırız.

Duygusal durumumuzun sindirim sistemimiz üzerine sandığımızdan daha baskın bir etkisi vardır. Bunu hepimiz bir şekilde farketmişizdir. Mesela, stresli bir günde karnımıza kramplar girer; ya da çok üzüldüğümüzde boğazımıza bir şey düğümlenir ve yutkunmakta zorlanırız.

Son zamanlarda bağırsaklarımızın çalışmasıyla emosyonel yapımızın bağlantıları arasındaki bağ araştırılmaya başlanmış ve bunlardan birindeki dengesizliğin diğerini de etkilediği farkedilmiş.

Kabaca her beş kişiden birinde fonksiyonel bağırsak rahatsızlığı olduğu söylenebilir. Fonksiyonel bağırsak hastalıkları, yapısal bozukluk bulunmadan bağırsak işlevlerinin bozulması anlamına gelir. Bunlardan en çok görüleni olan spastik kolon ishal, kabızlık periyotları ile giden ağrı ve gaz şikayetlerinin ön planda olduğu bir rahatsızlıktır.

Bunun yanında hastalık tanısı almamış ama planlanmış aktiviteler öncesinde mide ağrısı yanması çeken karın ağrısıyla kıvrananlarımız da oldukça sıktır. Şikayetleri gidermek için bazı ilaçlar mevcuttur ama bunlar o sıradaki sıkıntıyı gidermeye yöneliktir ve tedavi edici değildir. Bu nedenle son zamanlarda çok sayıda hasta, altta yatan psikolojik gerginlikleri düzeltmeye yöneliyor; davranış tedavisi, gevşeme teknikleri ve hipnoz gibi yöntemler uyguluyor.

Bağırsak problemlerinin psikolojik durumdan etkilendiğinin anlaşılmasıyla, Colombia Üniversitesi nörobiyologları, bağırsak yüzeyinde incelemeler yapmış ve bağırsak duvarındaki yaygın sinir ağını keşfetmişler. Bu nedenle bağırsak mukozasına ikinci beyin adını vermişler.

100 milyondan fazla sinir hücresi içermesi bağırsakları tüm organlardan farklı bir konuma yükseltmiş.

Bu kadar sinir hücresi omurilikte bile bulunmaz. Bu sinir hücreleri beyinde üretilen tüm nörotransmitterleri (sinir hücreleri arası iletişim maddeleri) sentezler. Hatta tüm vücuttaki serotoninin %90’ı barsaklarda yapılır. Hayvanlarda yapılan deneylerde beyinle tüm bağlantısı kesilen barsakların aynı şekilde işlevlerini devam ettirdiği görülmüş. İç kısmından basınca maruz bırakılınca (barsak içinde besin olduğunu varsayarak) peristaltizim denen bağırsak hareketlerini yukarıdan aşağı olacak şekilde sürdürülebilmiş.

Fonksiyonlarını sürdürürken beyinle direkt bağlantılı olan organların aksine, bağırsakların kendi sinir ağları mevcuttur. Bu nedenle de iştah kabartan bir kokuya da, korku salan bir tehdide de anında cevap verir. Birinci durumda gerekli tüm enzimlerin ve sindirim sularının yapımı daha yemeği ağzımıza almadan artırılır; endişe verici bir olayda ise bazen ishale neden olurken bazen de kabızlık yapabilir.

Psikonöroimmunologlara göre duyguların merkezi yalnızca beyin değildir. Duygulanımları sağlayan molekülleri üreten hücreler bedenimizde yaygın şekilde dağılmıştır. Bağırsaklar da bunların en çok bulunduğu yerlerden biridir.

Bu nedenle mutlu veya öfkeli iken yemek yendiğinde, sindirim sistemindeki kasılmaları ve dolayısıyla sindirim fonksiyonunu olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir. Strese yol açan faktör uzun sürerse sindirim sularını kurutup yavaşlamaya sebep olabilir. Bu da zararlı bakterilerin üremelerini hızlandırıp çeşitli sorunlara yol açabilir.

Araştırmalar uzun süren stresin bağırsaklardaki hücre yenilenmesini yavaşlattığını göstermiş. Bu şekilde hücreler arası boşluklar oluşur ve kısmen sindirilmiş ama emilmeye hazır olmayan besinlerin kana karışmasına neden olur. Diğer yandan güvenli ve sakin bir çevrede yaşadığımız mesajını sindirim sistemimize verirsek tüm vücutta dinginlik hakim olur.

 

Daha düzgün çalışan bir sindirim sistemi için yapılacak şeyleri basitçe şöyle sıralayabiliriz:

 

İkinci beyninize, doğru mesajı gönderin:

Kontrol edemeyeceğiniz meseleler için strese girmeyin. Spastik kolon hastalarının büyük bir kısmı endişeli ve kuruntulu bir yapıya sahiptir. Yapılan bir çalışmada spastik kolon hastalarının bir kısmına gevşeme teknikleri ve davranış tedavileri öğretilmiş. Diğer grup ilaç tedavisi almış. Çalışma sonunda birinci grubun belirgin derecede şikayetlerinin azaldığı gözlemlenmiş. Yine hipnozla ve meditasyon teknikleriyle ağrı, gaz ve hazımsızlık şikayetlerinin gerilediği görülmüş.

Bu tekniklerin temelinde eski zamanlardan beri yaygın olan sağlık da hastalık da sindirimde başlar inancı yatar. Bu nedenle ne yediğimiz kadar nasıl yediğimiz, yemek sırasında acele edip etmediğimiz, nasıl duygular taşıdığımız da önem taşır.

 

En az iki hafta şikayetlerinizle ilgili günlük tutun:

Yediklerinizi o sıradaki duygularınızı, stres derecenizi ve rahatsızlığınızın ne durumda olduğunu not edin. Bu yöntemle hangi durumların probleminizi tetiklediğini anlayabilirsiniz.

 

Stresle başa çıkma yöntemlerini öğrenin:

Sizi nelerin strese soktuğunu iyi anlayın. Başa çıkabileceğiniz bir durumsa gerekli önlemleri alın, rahatlatıcı nefes teknikleri ile gevşemeye çalışın. Kontrol edemediğiniz olayları oluruna bırakmayı öğrenin. Çözümleyemediğiniz konularda uzman desteği almaktan çekinmeyin.

 

Davranış tedavileri yanında bağırsaklarınıza destek olacak besinleri tüketin:

Ev yapımı yoğurt ve kefir birinci derecede tavsiye edilecek besinler arasında. Bunlar yeterince alınamıyorsa kapsül tarzındaki probiyotikler de tercih edilebilir. Bunlar sindirim sıvılarını bağırsak hareketlerini ve bağışıklık sistemini çok olumlu etkiler. Rezene, anason ve ebegümeci gibi bitkilerin çaylarını ve nane yağını günde üç defa içmek de spastik kolonda görülen şikayetlerin azaltılmasına yardımcı olabilir.