Yetişkinler genelde altı sekiz saniyede bir nefes alıp verir. Bir gün boyunca farketmeden 15 ton hava soluruz. Nefes alma, duruş bozuklukları, sıkı giysiler, hızlı yemek yeme ve sigara alışkanlığı, egzersiz yapmamak ve stres nedeniyle arada kesintiye uğrar, kısıtlanır. Solunum kısıtlandığı zaman hücreler görevlerini yapmak için gereken oksijeni yeteri kadar alamaz. Sonuçta günün sonunda uykulu, gergin hissedebilirsiniz veya baş ağrısı çekebilirsiniz.
Günlük hayatta karşılaşılan stresle otomatik bedensel değişimler olur: Kalp atışı, kaslara giden kan miktarı ve solunum sayısı artar. Bu değişimler vücudu bir çatışmaya hazırlar. Fiziksel bir çatışma hali yoksa ve bu stres duygusu kronik olarak devam ederse vücudun devamlı bu halde kalması fonksiyonların yıpranmasına yol açar.
Stres, davranış değişikleri ve gevşeme teknikleri ile dengelenmezse hastalık oluşması kaçınılmazdır. Bazı uzmanlar “Nefes yaşam demektir, nefesinizi yarım alıyorsanız yarım yaşıyorsunuz demektir” diye bunu özetlerler.
Siz farketmeseniz de stresli her olayın yaşanması veya hatırlanması nefes alışverişinizde değişimlere yol açar. Stres miktarı arttıkça daha yüzeysel nefes alıp vermeye başlarsınız. Hatta bazen nefes almanın durakladığı da görülür. Ciddi bir problemle karşılaşan insanların çoğu göğsünde bir sıkışma hisseder, nefes almakta zorlanır. Azalan oksijen miktarı kasın yeteri kadar gevşeyememesine neden olur. Bu arada artık maddelerin birikmesi yorgunluk hissinin doğmasına neden olur. Gerginleşen kaslar ağrıyı doğurur. Bu nedenle stresle mücadele yöntemlerinin hemen hepsi nefes alma ile gevşeme üzerine yoğunlaşır.
Kademeli olarak şu nefes tekniklerini deneyebilirsiniz:
1- Birkaç dakika süren bu egzersizi her yerde kimse farketmeden de yapabilirsiniz.
Gözlerinizi kapatın. (kapatamıyorsanız sadece nefesinize odaklanın ve konuşmayın.) Nefes alırken “Ben..”, nefes verirken “…sakinim” cümlesini içinizden tekrarlayın. Herbir nefeste soluklarınızı daha derin ve yavaş alın. Söylediklerinize ve nefesinize odaklanın. Aklınıza başka şeyler gelirse de tekrar soluklarınıza yoğunlaşın. Bununla beraber rahat olun, bir iki dakika kadar bu egzersize devam edin. Yapabiliyorsanız daha da uzun olabilir. Bu sürenin sonunda kas ve eklemlerinizde bir gevşeme ve tüm vücudunuza yayılan bir rahatlama hissedeceksiniz.
Bu egzersizi tabi ki gün boyu sürdürmenize imkan yok ama, fırsat buldukça nefesinizi tam ve derin olarak almaya çalışın. Unutmayın ki kaçamak nefesler yaşam enerjinizi tam olarak şarj etmenize engel olur.
2- İkinci egzersizi önce yatarak, sonra oturarak, sonra da ayakta iken kademeli olarak yapın. Böylece tüm gününüze yayın. Devamlı yaptıkça bu egzersiz hoş bir akıcılık kazanır.
Karnınızı kasarak tüm nefesinizi verin. Yavaşça nefes alırken önce karnınızı şişirin, sonra göğsünüze doldurun, yavaşça omuzlarınızın yükselmesine müsaade edin. Bu noktada birkaç saniye bekleyin ve bu sırayı tersine takip ederek nefesinizi verin. Bu paterni bir defada on kezden fazla yapmayın, çünkü fazlası baş dönmesine yol açabilir.
Bilinçli nefes pratikleri ağrı ve panik hissinin giderilmesi için günümüzde yaygın olarak kullanılıyor. Birçok hastalıklarda ve doğuma hazırlık derslerinde de nefes teknikleri öğretilir. Çünkü ağrılı ve endişeliyken nefes almamız zayıflar ve kaslara az oksijen gittiği için gevşemesi zorlaşır. Doğru nefes almak gerginliği azaltmakla kalmaz korku ve endişeyi de gidererek ağrının hafiflemesine yardımcı olur. Bu nedenle her ağrı ve gerginlik hissettiğinizde ilaçlara yönelmeden önce nefesinize odaklanmanız daha uygun bir seçim olur.
Ağrılı durumlarda şunu deneyebilirsiniz:
Vücudunuzu dinleyin. Hangi bölgelerde gerginlik, yorgunluk, sıkıntı var tespit edin. Nefesinizi içeri çekerken enerjinizin o bölgelere aktığını ve orada yaşam gücünüzü artırdığını hayal edin. Nefesinizi bırakırken de yorgunluk sıkıntı ve gerginliklerin bıraktığınız nefesle sizi terk ettiğini düşünün. İki veya üç dakika devam edin. Gevşeyen vücudunuz belki bir süre kaylule yapmanıza da izin verebilir. Rahatlarsınız.
Kaynak:
“Simply Well” Dr. John Travis, 2001 Celestial Arts Publishing