Hz. Âdem (as) emir üzerine Mekke’ye gelip Kabe’yi inşa edince: “Ya Rabbi her işçinin ücreti olur, benimki nedir?” diye sordu. Cenab-ı Hak, onun isteğini sorunca Hz. Âdem (as) dedi ki: “Ya Rabbi zürriyetimden her kim günahlarını benim itiraf ettiğim gibi ikrar ederek bu beyte gelirse, onları mağfiret eylersin.” Cenab-ı Hak da: ‘”Evet istediğin olacaktır.” buyurdu.
...
Kim ki Hac veya Umre yaptıktan sonra bir sene içinde ölürse cennete girer.
...
Hac için yola çıkıp da ölen kimseye kıyamete kadar hac sevabı yazılır. Ve yine Umre için yola çıkıp da ölen insana kıyamete kadar umre sevabı yazılır.
...
Bir kimse Beyti 7 şavt ile tavaf edip makam-ı İbrahim arkasında 2 rekat tavaf namazı kılar ve sonra da zemzem suyundan içerse, bütün günahları mahvolur, ne kadar olursa olsun.
...
Allah-u Teâlâ her gün ve her gecede bu beyte 120 rahmet indirir. Bunun 60’ı tavaf edenlere, 40’ı namaz kılanlara ve 20’si de bakanlaradır.
...
Her kim Kâbe’yi tavaf ederse, Allah-u Teâlâ her adımına bir sevap yazar ve bir günah da döker.
...
Muhakkak ki bu su (Zemzem) mübarektir. Açın yemeğidir. Dertlinin şifasıdır.
...
Hacılar ve Umreciler, Allah’ın cemaatidir. Allah onun istediklerini verir, dualarını kabul eder. Harcadıkları paraların yerine, her kuruşuna bin defa bin verir.
(Yukarıdaki hadis-i şerifler Abdullah Arığ’ın ‘Haccın Sırları’ kitabından alınmıştır. İst. 1981)
***
Hac, benim aklımın kavrayabildiğinden çok daha anlamlı! Her Hacca gidişimde çok şey öğrendiğim ve bir dahaki haccımın yararsız bir tekrardan başka bir şey olamayacağı şeklindeki düşüncemin doğru olmadığını anladım!
Kişi önce “Hacc ne demektir?” diye sormalı. Hacc, temelde kişinin Allah’a doğru yükselmesidir. Hz. Âdem’in yaratılış felsefesinin sembolik bir gösterisidir. Hacc ibadeti pek çok şeylerin aynı anda gösterilmesidir, bir “yaratılış gösterisi”, bir “tarih gösterisi”, “birlik gösterisi” ve bir “cemaat gösterisi”dir.
Hacc, Kâbe’ye doğru değil, Allah’a doğru sonsuz bir harekettir.
— Ali Şeriati
***
Kâbe’de insan adeta sonsuz bir nur denizine dalıyor. Bu ışıklı ortamda bütün dünyevi arzularından sıyrılıyor. Kâbe gerçeğin, değişmezliğin simgesi. Dünya ile ahiretin kavuşma noktası. İnsan, kendisinin sonsuz hayatın kapısında olduğunu, saniyenin binde birlik anı içinde bile olsa hissediveriyor.
Kâbe çevresine öyle bir hava oluşturmuş ki, üstüne gece inmiyor. Hayat Kâbe’de sürekli. Şiddetin, kavganın yok olduğu, otların koparılmadığı, ağaçların kesilmediği, hayvanların öldürülmediği bu yörede hayat bir değişik. İşte şehirciliğin ve tabiatı korumanın özü. Tabiatı ve onun içindeki canlıları korumak istiyorsak, yeryüzünü aynen burada olduğu gibi, harem bölgesi ilan etmemiz gerekir.
***
Yunan ile İslam arasında bir parametre farkına daha dikkat çekmek istiyoruz. Yunan mitolojisine göre, insan yücelmek için tanrılara karşı başkaldırmak zorundaydı ve başkaldırarak hem yabancılaşmayı aştı, hem de hümanizmi gerçekleştirdi. İslam’a göre ise Allah, meleklerden de üstün tuttuğu insanı kendine halife seçerek onu bizzat yüceltti. Bu nokta, İslam kültüründe felsefi anlamda hümanizmin niçin ortaya çıkmadığını açıklamada bir fikir verebilir.
***
Haccın bana en çok hangi yönde tesir ettiğini sordular. Dedim ki: “En çok kardeşlik yönünden. Yeryüzündeki bütün renklere, bütün ırklara mensup insanlar sanki tek varlıkmışçasına birleşmektedirler. Bu da, tek olan Allah’ın kudretini ispatlamaktadır bence.”
— Malcolm X