TR EN

Dil Seçin

Ara

Sevgi Duygusu Nedir? Sevgi, Renklerle İlişkilendirilebilir Mi?

Sevgi, diğer duygularla birleştiğinde nasıl bir kimya ortaya çıkar? Aşkın sevgi var mıdır? Güzeli sevmek, insanın tabiatından mıdır? Sevme duygusu geliştirilebilir mi? Sevgi ile bilgelik arasındaki ilişki nedir? Sevgi, davranışlara nasıl yansır? Sevgi yoksunluğu nasıl giderilir?

 

Sevgi, insanları birbirlerine yakınlaştıran ‘görünmez bağ’ denilebilecek bir duygudur. Nasıl ki, atomun içinde nötron, proton ve elektron varsa ve bunları birbirine bağlayan şey çekim kuvveti ise; canlılar arasında çekimi sağlayan şey de, sevgi duygusudur. Eskilerin ’kuvve-i cazibe’ dedikleri şeydir bu. Sevginin üzerine değişik olumlu duyguların eklenmesiyle de sevginin türleri oluşur.

 

Renkler ve Duygular

Renkler, beyazla siyah arasında değişir. Beyazdan başlayarak, kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor ve siyah şeklinde devam edip gider. Ortaya kırmızı ve mor ötesi ışınlar çıkar. Bütün renklerin hızla bir arada dönmesi sonucunda da beyaz oluşur. Beyaz, saflığı gösteren renktir. Kırmızı, sevgiyi ifade eder. Sarı korkunun, mavi de güvenin temsilcisidir. Mavide, sınırsızlık duygusu da yer bulur. Kırmızıyla diğer renklerin karışımı ara renkleri ortaya çıkarır. Siyah, insanı karanlığa doğru götüren renktir.

 

Duyguların Birleşimi

Sevgiye ümit eklendiğinde, insanı harekete geçirir ve yaşama sevincini artırır. Sevgiyle ümit beraber olduğunda motivasyon ortaya çıkar. Eğer ümitsiz bir sevgi söz konusuysa, çaresizlik duygusu doğar. Bu sebeple pozitif duygular içerisinde en önemlileri, sevgi ve ümit duygularıdır. Bu hislerin beraberliği, sevgiyi artırıcı etki yapar.

Eğer insanın sevgi nesnesi karşısındaki olursa, empati ortaya çıkar. Bu da sevgiyi artırarak dostluğun doğmasına yardım eder. Sevgi ile üzüntü duygusu birleştiği zaman acıma, sahiplenme hisleri oluşur.

Sevgi, saldırganlık ile birleştiği zaman kontrol etme isteği doğar. Saldırgan kişilerdeki sevgi, sevdiğini disipline etmek şeklinde ortaya çıkar. Bu, çoğunlukla zarar veren bir sevgidir.

 

Sevginin Kullanımı

Sevginin kullanımı sevgi nesnesine göre belirlenir. Sevginin sosyal duygulara dönüşmesi de böylelikle gerçekleşir. Sevgi, erotik, romantik, aşkın ya da diğer tanımıyla spritüel sevgi biçiminde türlere ayrılabilir.

 

Aşkın Sevgi

Sevgi türlerinden biri de aşkın sevgidir. İnsan kendisini güçsüz, zayıf, yetersiz hissettiğinde her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, bütün olayları kontrol altında tutabilen, her şeyin anahtarı elinde olan, göremediği ama hissettiği bir güce sevgi duyar. Bu büyük güce yönelen his, manevi özelliği olan bir muhabbettir. Bu güçlü his, bağlılıkla birleşirse, Mevlana’nın Hakk’a olan sevgisi gibi derin bir aşk olur. İnsan bu dereceye erdiğinde öyle bir hale gelir ki, sanki her an Yaratıcıyı görüyordur, O’nun yanındadır. Kendini O’na feda etme derecesinde sever.

 

İnsan Güzeli Sever

İnsanda mükemmeli sevme eğilimi vardır. Kişi, hoşlanmadığı, görüşmekten hazzetmediği birinin bile iyi yanlarını sevebilir. Bu, diğer canlılarda olmayan bir hususiyet olduğundan, insanın tekâmül etme vasfını da gösterir. İnsan gelişim sürecinde yaşar. Onu ilerleten şey, güzel olanı sevme duygusudur. İnsan statükodan, tutuculuktan hoşlanmaz, yenilik arayışıyla yaşar. İşte bu noktada, dinamik olma özelliği taşıyan sevginin insanoğluna en yakın ve yardımcı duygulardan biri olduğunu görürüz.

 

Sevme Duygusu Geliştirilebilir mi?

Sevme duygusunu köreltmek de, geliştirmek de mümkündür. Sevgide önemli olan, sevgi nesnesinin ne olduğudur. Mesela, bazı insanlar çok sevgi doludurlar, fakat sadece kendilerini ya da yanlış şeyleri severler. Doğrusu, iyiyi ve güzeli sevebilmektir.

İnsanlar arasındaki muhabbetin artması için sevgi davranışlarının karşılık görmesi önemlidir. Mesela, aile içinde sevgiyi artırmak istiyorsak, aile fertlerine içtenlikle ve samimiyetle davranarak, duygularımızı pekiştiren örnekler sergilemekte fayda vardır. Ancak sevgi karşılık görmediğinde söner. Bu sebeple devamlı beslenmesi gerekir.

 

Sevgi Piramidi

İnsanlar sevgiyi üç türlü kullanırlar: Birincisi sevgiyi sıradan kullanan kimselerdir. Bunlar günlük yaşayan, eşini, ailesini, yemek yemeyi vs. seven kişilerdir. Sevdikleri şeyler daha çok maddi ve manevi çıkar sağlayacak cinstendir. İkincisi, sevgiyi üstün şekilde kullanan kişilerdir. Bunlar, birinci gruptakilere ek olarak, yaşadıkları toplumu ve dünyayı da severler. Bir de bilgece sevgi vardır ki; insan bu sevgi türünde diğerlerine ek olarak evreni ve Yaratıcıyı da sevdikleri içine katmıştır. Yalnızca dünyayı değil, ölüm sonrası yaşamı da sever. Bilgece sevmeyi başarabilen insanlar, piramidin tepesindekiler gibi sayıca azdır. İdeal olan sevgi şekli, ölüm sonrasını da düşünerek sevmeyi başarmaktır. Yalnızca dünya hayatını baz almak, insanı sınırlı bir sevgiye götürür. Ölüm sonrasını da düşünerek sevebilmek, bilgelerin başardıkları bir iştir. Bu sebeple de zordur.

 

Sevginin Davranışlara Yansıması

Sevginin davranışa yansıma şeklini daha çok sevgi nesnesi belirler. “Bir insanı kişiliği sebebiyle mi yoksa sahip olduğu sıfatlardan dolayı mı seviyoruz?” sorusu bu konuda önemli bir sorudur. Eğer duyduğumuz his, o kişinin karakterine yönelik bir sevgiyse daha kalıcıdır. Ama asıl sevdiğimiz muhatabımızın sıfatlarıysa, o sıfat olmadığında muhabbet de biter. Yani, sevginin karşılıklı ve uzun süreli olması için karşı tarafın kişiliğine yönelmesi gerekir. Ayrıca insanlar arasındaki iletişimin devam edebilmesi için, duygular muhakkak karşı tarafa aktarılmalıdır. Bu anlamda, kadınlar iletişimde sevgiyi çok iyi kullanırlar.

İnsan, evlenmek, yatırım yapmak gibi hayatıyla ilgili riskli kararların arefesinde mantıksal ihtiyaçlarından çok duygusal ihtiyaçlarının sesini dinleyerek hareket eder. O halde, duyguların karar verme mekanizmasında ve iletişimde önemli olduğunu söyleyebiliriz. Vücudumuzda dolaşan kan ne ise, iletişimde de duygu o anlama gelir. Duygudan yoksun bir iletişim kalıcı olmayacaktır. Reklamcılar, bu psikolojik gerçekliği kullanarak tanıtımını yapmak istedikleri nesneyi sevdirmeye çalışırlar. Bunu becerebildiklerinde iletişim başarısı ortaya çıkar. Bu da göstermektedir ki, sevginin davranışlarla çok yakın ilişkisi vardır. Bir davranışı benimsemek için öncelikle o davranışın sevilebilir hale gelmesi gerekir. Bir şeye onay vermek, mantığın yanı sıra sevgi ile mümkün olur. Çünkü sevgisiz iletişim tek kanatlı kuş gibidir; uçamaz. Kuşun uçabilmesi için sevgi ve bilgi kanatlarının olması lâzımdır.

 

Sevgi Değer İlişkisi

Sevgi değerlerle birleşirse eyleme dönüşür. İyi değerleri benimseyen kişi iyi, kötü değerleri benimseyen kişi kötü işlere yönelir. Bu sebeple, değerler insan davranışlarında çok belirleyicidir. İnsanın duygularını fark etmesi, doğru değerler seçmesi ve iyi davranışlarda bulunması birbirini izleyen basamaklar gibidir.

Sevgi, olaylara karşı acımasız olmayı engeller. Bir insan karşı tarafa sevgiyle yaklaşırsa o kişiye değer veriyor ve onu önemsiyor demektir. İnsan değer verdiği bir şeyi ya da kimseyi kolay kolay harcamaz. Bir insanın kendisine sevgi duyduğunu hisseden kişi, onu dostu olarak kabul ederken, sevgi azlığı ‘düşmanlık’ algısına sebep olabilir. Sevginin zıddı, korkudur. Sevgi çoğaldığında korku azalır. Korku arttığında sevgide eksilme meydana gelir. Bir insanın sevdiği kişiye olan ilgisi azalmış, bunun yerini korku almış ise o kişiye duyulan sevgi gerilemeye başlar. Muhatabından zarar göreceği endişesine kapılan kişinin davranışları savunma şeklini alır. Ancak insan bazen nefret ettiğini zannettiği kişiyi aslında seviyordur. Mesela, çok sevdiği birini ele geçiremediğinde ona karşı öfke duymaya başlar. Kusurlarını görür, iyi taraflarını yok kabul eder. Hoşlanmadığı yönlerine odaklandığı için de küçük hatalarını büyütür, her yaptığını kötü görür ve nefret duyguları taşır. Bu olumsuz abartılı algılamaların tam zıddını temsil eden bir sevgi türü de söz konusudur. Seven kişi, sevdiğinin gerçek dışı bir şekilde iyi olduğunu düşündüğü için ondan gelebilecek muhtemel zararları göremez. Eğer sevgi ile beraber menfi bir algılama da söz konusu ise, o insanın iyi taraflarını severken, kötü yönlerini gördüğünde sevgisi azalabilir.

 

Sevgi Suya Benzer

Sevgi, suya benzer. Nasıl ki su girdiği kabın şeklini alırsa, sevgi de içinde bulunduğu düşünce kalıbının biçimine girer. Susuz bir tas, işe yaramaz; sevgiden yoksun düz mantık ve salt bilgi de, susuz tas gibidir. Elimizdeki kabı sevgi suyuyla doldurursak işe yarar.

 

Sevgi Yoksunluğu Nasıl Giderilir?

Sevgi, insan hayatındaki en baskın duygudur. Sevgi yoksunluğu yaşayan kişinin yapacağı şey, sevgi üretimini değil, sevgi hazinesini geliştirmektir. Eğer bir kimse duygu hazinesi geniş olduğu halde, yine de yoksunluk yaşıyorsa, o zaman mevcut hazineyi nasıl kullandığına bakılmalıdır. Çünkü yatırımlar hazinede birikir.