BİR EV YAPMAK
Osmanlı’nın da dahil olduğu iman medeniyetinin o güzel insanları, şehirlerini oluştururken “Hiçbir ev, servi boyunu geçemez.” diye bir kaide koymuşlardı. Dolayısıyla bugün bizim birbiri içine geçmiş, kasvetli beton kutucuklarda yaşamamıza mukabil, onlar-eski gravürlerde görüldüğü gibi-yeşillikler içinde yaşanılır mekânlar inşa etmişlerdi.
Ayrıca edeben, evinin boyunu mahalle mescidinden büyük yapmama, kendinden önce inşa edilmiş evin rüzgârını ve manzarasını kesmeme gibi kıdem hakkına riayet ederek şiir gibi huzurlu mekânlar oluşturmuşlardı.
***
TZİSTRAKİS’E NE OLDU?
Tarih 1759. Yunanistan’ın Osmanlı egemenliğinde olduğu yıllar... O yıllarda, Atina’nın Monastraki Meydanı’na bir cami inşa edilecektir. Şehrin Türk asıllı valisi Tzistrakis, cami inşaatına gerekli olduğu için Zeus Tapınağından bir sütun kaldırır. Ancak Osmanlı hukukuna göre, padişahın izni olmadan kimse eski eserlere dokunamaz. Ve tapınaktan camiye sütun kaldırılması hadisesi hemen mahkemeye aksettirilir. Neticede, Tzistrakis derhal görevden alınır ve cezalandırılır.
***
İMAM BUHARÎ
İmam Buharî Hazretleri çok küçük yaşta ilim tahsiline başlamıştı. Sübyan mektebinde iken 15.000 hadis ezberlemiş ve bulûğa ermeden de İbn-i Mübarek Hazretleri’nin kitaplarını ezberlemişti. Telif eser yazmaya başladığında ise henüz yüzünde sakal çıkmamıştı.
***
BİR SAVAŞIN BEDELİ
1991 yılında meydana gelen Körfez Savaşı’nın bir günlük maliyeti ile, 3 milyon çocuğun 2,7 yıllık süt ihtiyacı karşılanabilirdi.
Bu savaşın 30 günlük savaş gideriyle 50 milyon insanın 4 yıllık ekmek ihtiyacı giderilebilirdi. 1 adet Stealth avcı uçağının bedeli ile de 13 milyon adet kitap alınabilirdi.
Ve 1 adet Patriot füzesi ile, 74 milyon adet fidan dikilebilirdi.
***
AYYILDIZLI ŞAPKA
Şapka inkılabı yapıldıktan sonra Ankara Valisi Yahya Galip Bey’in İsmet İnönü’ye gelerek:
“Şapkanın ortasına bir ay-yıldız koyalım ki, diğer milletlerden farkımız belli olur.” demesi üzerine İsmet İnönü kızarak şu cevabı vermiş: “Canım biz bu inkılapları farkımız olmasın diye yapıyoruz. Sen ne teklif ediyorsun!..”
***
BÜYÜK SİNAN
Bütün Rönesans mimarlarının arayıp durdukları merkezi plân şemasını en mükemmel bir şekilde gerçekleştirmek ancak Mimar Sinan’a nasip olmuştu.
Koca Mimar’ın muhteşem ve harika eserlerine ve dünya çapında şöhretli bir insan olmasına rağmen, yazma nüshalarda kullandığı imzaları şöyle idi: “mur-u natuvan” (güçsüz karınca); “el-fakir Sinan Sermimarân-ı Hassa” (hassa mimarların başı fakir Sinan); beyzi mührünün ortasındaki imzasında “el-fakirü’l-hakir Sinan” (fakir ve hakir Sinan).
Bu imzalarıyla, mimaride olduğu gibi, çalışmanın ardından her başarıyı veren Allah’a karşı tevekkül ve kulluğunda da büyük olduğunu göstermişti.