TR EN

Dil Seçin

Ara

Ben Abdullah'ın Kulağıyım!..

Ben Abdullah'ın Kulağıyım!..

Ben Abdullah’ın kulağıyım, 20 ile 20.000 Hertz frekans aralığındaki sesleri duyabilirim. Bana, 500 bin sesi ayırt edebilme yeteneğinin verildiğini biliyor muydunuz? İnsan sesi, kuşların sesi, hayvanların sesi, ağlama sesi, toprağa atılan tohumun çatlama sesi, yağmurun sesi, şimşeğin sesi gibi binlerce ses vardır tabiatta. İnsanın yeteneklerinin gelişmesinde işittiği şeyler önemli bir yer tutar. İnsan gözü, yalnızca ön tarafı görebilirken kulak; 6 farklı yönden gelen sesleri duyabilir. Abdullah, bütün sesleri benim sayemde duyar, fark eder ve kısa süreli hafızasında saklar.

İşitme duyusu; insana verilmiş 5 duyu içinde çok önemli bir duyudur. İnsanı sosyal, toplumsal ve fiziksel olarak günlük hayatın en önemli etkinliklerine katar. Kulak; konuşmada, öğrenmede, düşünmede, sosyal olabilmekte, kişisel güvenliğin sağlanmasında çok önem taşır. Kulağın anahtarı sestir, ses olmazsa kulağın, kulak olmazsa seslerin bir anlamı yoktur. Her insanın sesi, parmak izi gibi o insana özeldir. Her kulak duyduğu sesi bir daha duyduğunda sesin sahibini hemen tanır. Görme engellilerde bu yetenek daha da kuvvetlidir.

Ben Abdullah’ın kulağıyım, 20 ile 20.000 Hertz frekans aralığındaki sesleri duyabilirim. Bana, 500 bin sesi ayırt edebilme yeteneğinin verildiğini  biliyor muydunuz? İnsan sesi, kuşların sesi, hayvanların sesi, ağlama sesi, toprağa atılan tohumun çatlama sesi, yağmurun sesi, şimşeğin sesi gibi binlerce ses vardır tabiatta. İnsanın yeteneklerinin gelişmesinde işittiği şeyler önemli bir yer tutar. İnsan gözü, yalnızca ön tarafı görebilirken kulak; 6 farklı yönden gelen sesleri duyabilir. Abdullah, bütün sesleri benim sayemde duyar, fark eder ve kısa süreli hafızasında saklar.

İnsandan başka hayvanlar da kendi aralarında konuşurlar. Her hayvanın çıkardığı sesin frekansı farklıdır. Örneğin balinalar genelde 15-25 Hertz frekansta sesler çıkararak konuşurlar ancak okyanusta bir balina bulunmuş, onun 52 Hertz frekansta ses çıkardığı tespit edilmiş, bu yüzden de diğer balinalar onu anlayamadığından yalnız yaşam sürmekteymiş. İnsanlar gibi hayvanlar da sosyal varlıklardır ama birbirlerinin çıkardıkları sesleri duymaları şartıyla.

 

BENİM ŞEKİLSEL YAPIMI NE KADAR BİLİYORSUNUZ?

Ben; dış, orta ve iç kulaktan yapılmış gizemli bir organım. Dış kulak adı verilen parçam kulak kepçesi ile dış kulak yolundan yapılmıştır. Kulak kepçesi anten vazifesi görür, sesleri toplar ve kulak zarına iletir. Orta kulak isimli kısmım; birbirleriyle eklemli ve oldukça  küçük çekiç, örs ve üzengiye benzeyen kemikçiklerden oluşmaktadır. Çekiç kemiği; zara yapışıktır. Örs, ortada ve üzengi ise iç duvara yapışıktır. Orta kulaktaki kemikçikler zara gelen titreşimleri 12 kat kadar artırırlar. 

İç kulak denilen parçam en gizemli parçamdır, salyangoza benzer, işitme ve hassas denge organlarından yapılmıştır. İçinde sıvı ve tüycükler vardır. İç kulak; ses dalgalarını bir piyanonun tuşları gibi frekanslarda beynin yorumlayabileceği elektriksel işarete dönüştürme görevini üzerine almıştır

Bu görevleri bize Kim verdi? Tabiat, sebepler, evrim veya doğal seçilim gibi bazılarının isimlendirdiğiniz şeyler, bunları kendi kendine yapmış olabilirler mi? Onların bunları düşünecek aklı, iradesi, tasarlayacak ve yapacak ilmi var mıdır?

Abdullah’ın dış, orta ve iç kulağı anne karnında 3 ayrı tabakadan, farklı günlerde  yapılır. İç kulak gelişmeye 20. günde başlar, 4. ay sonunda gelişmesini tamamlar. Orta kulak ise 30. günde başladığı gelişmesini 30. haftada tamamlar. Ana rahminde gelişmeye başlayan ve çalışan ilk organ olan kulak, ölüm esnasında ise en son ölen organdır. Bizim farklı tabakalardan ve farklı zamanlarda gelişmemize Kim karar verdi?

 

KULAK YALNIZCA SESLERİ DUYMAYI SAĞLAMAZ...

Kulak aynı zamanda dengeyi sağlayan sinir bölümüyle de vücudun dengesini sağlamada rol alır. Denge sisteminin en önemli organı iç kulaktır. Burada sıvı dolu kesenin içindeki ufacık tüylerin üstünde ‘otolit’ adında kristal, kalsiyum karbonat tanecikleri durur. Hareket ederken kristaller, yerçekimi kuvvetinin etkisiyle tüylere denge kuvveti uygular; bükülen tüyler, beyne hareketin yönü ve kuvveti hakkında bilgi verir. Kristaller ayrıca, sinir sistemine insanın konumunu da bildirir. Abdullah’ın iç kulağı; işitme ile beraber vücudun dengesini sağlama görevini de yüklenmiştir. Bu iki görevi Abdullah’ın kulağına Kim verdi? Hiç düşündünüz mü?

Siz iğne deliğinde mikrosanat eserleri yapan Willard Wigan’ı veya kurşun kalem ucunda yontulmuş minicik heykeller yapan Dalton Ghetti’yi duymuş, eserlerini hayranlıkla izlemiş olabilirsiniz. Şimdi ilk defa benden duyduysanız hemen izleyin, hayran kalacaksınız! Ama sonra düşünün o eserler sanatçısı olmadan, tesadüfen, kendi kendine yapılabilir miydi?

Peki Abdullah’ın kulağı bir mikrosanat eseri değil midir? O kadar hassas görevleri yapmak için tasarlanmış havayolu, zar, orta kulak kemikçikleri, iç kulak salyangozu ve içindeki tüycüklerle işitme ve denge siniri ve beyindeki işitme merkezi arasındaki ilişkiler çok ince bir tasarım ve mikrosanat ürünü değil midir? Sizler resimlerde veya videolarda benim hassas yapımı gördünüz. İğne deliğindeki mikro heykelciklerin sanatkârının eserlerini de gördünüz. Acaba  benim bir Sanatkârım yok mudur? Mantıksal akıl yürütme yetinizi kullanınca ne cevap alıyorsunuz?

 

KULAK YOLUYLA İŞİTİLEN SESLER İNSANA GÖNÜL DÜNYASININ KAPILARINI DA AÇAR

Ney, keman ve kanun gibi aletlerin sesleri huzur verir. Duyulan, işitilen herbir ses içimizde bir şeyleri uyandırır. Yaratılışların ve mizaçların farklılığına göre etkileri de insanlar üzerinde farklı olabilir. Bu nedenle kimileri için haram olan sesler kimileri için helal olabilir. Mesela işitilen bir müzik veya bir çalgı aletinin sesi insanlarda şehvanî hisleri uyandırıyorsa o kişi için onu dinlemek haramdır. Aynı müzik ve ses, bir başka insanda ulvî hislerin uyanmasına sebep oluyor ise, o kişi için onu dinlemek helal olur. Güzel sesli bir hafızın Kur’an okuması onu dinleyen kişiyi, sözün anlamını bilmese de mest eder. İslam tarihinde okumuşsunuzdur: Bedevi bir Arap, Hicr suresi 94. ayeti “Sana emrolunanı açıkça söyle” okunurken secdeye varmış, sormuşlar sen Müslüman mı oldun? Hayır, demiş ben bu ayetteki sözün güzelliğine secde ettim. 

Abdullah bazı günler ney, keman, kanun gibi enstrümanlardan gelen müziği, bazı günler de güzel sesli hafızların dilinden Kur’an ve ilahileri dinler. Bir görseniz onu nasıl mest olur. O, kulağını iradesiyle böyle kullanıyor. İnsanı dünyada bir yetim gibi yalnız, kimsesiz, terk edilmiş ve sahipsiz hissettiren müzikler de, cinsel arzuları kamçılayan müzikler de var. Onları dinlemek insanı sonunda mutsuz eder. Herkes keşke kulağını Abdullah gibi kullansa eminim mutlu olur.

Ben Abdullah’tan memnunum o da benden, sizlerin de böyle olmanızı dilerim!..