TR EN

Dil Seçin

Ara

Muhammed İkbal

söze üflenen ruhun fısıltısını hissediyor, hesabı sonsuzluğa çıkarıyor.

“Bir matematikçi başaramaz ama bir şair tek bir mısrasına sonsuzluğu sığdırabilir...”

***

 

Peyami Safa,

insanı tanımlarken, yaratılış ağacına verilen ilahî emeğin sonucunu da işaretliyor:

“İnsan, dünyanın en geç olgunlaşan meyvesidir.”

 

***

 

Max Frisch,

sözün yetmediği, sessizliğin konuştuğu o anlamlı boşlukları haber veriyor:

“Önemli olan söylenmeyendir,

sözcüklerin arasında kalan boş alanlardır.”

***

 

İmam Gazalî,

dünya mülkünü özetliyor, servetini batacak şeylere yükleyen bizleri uyarıyor.

Sözün hakikisi gönlümüze kıymık oluyor:

“Sahip oldukların ancak gemi battığında kaybolmayacak şeylerdir.”

 

***

 

İki sene önce kızım ‘baba, hadi sokakta keşif yürüyüşü yapalım’ dediğinde, ‘bizim sokakta keşfedilecek ne var ki?’ diye düşünmüştüm.

Kızımın temposu yüzünden oldukça yavaş geçen o keşif gezisinden döndüğümde de kendimden çok utanmıştım.

Çünkü bizim sokakta kırkı aşkın farklı çiçek ve bitki, onu aşkın farklı hayvan yaşıyordu.

10 yıldır hiç fark etmemiştim. 

— İsmail Kılıçarslan

***

 

Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar? 

Hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? 

Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. 

Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar… 

— C. Bukowski

***

 

Osman Nuri Topbaş,

kaderin en güzelinin adresini veriyor.

Muhammedî bir kadere çağırıyor alnımızı. Secdelerin serinliğinde:

“İnsan, muhabbet duyduğu kişinin kaderinden pay alır.”