TR EN

Dil Seçin

Ara

Eğitim Ve Hayatın İçinde "İnsan" Örnekliği

OECD 2021 Bir Bakışta Eğitim Raporu’nda ana teması, “Eğitimde eşitlik ve fırsatların güçlendirilmesi” olarak belirlenmiş. Bu tema çerçevesinde yapılan araştırmalardan elde edilen verilerden hareketle değerlendirmeler yapılıyor. Yeni dönemde çocukların “içine doğulan koşullardan bağımsız olarak adil ve nitelikli eğitim almalarının sağlanması ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarının teşvik edilmesi” öne çıkan meseleler.

OECD 2021 Bir Bakışta Eğitim Raporu’nda ana teması, “Eğitimde eşitlik ve fırsatların güçlendirilmesi” olarak belirlenmiş. Bu tema çerçevesinde yapılan araştırmalardan elde edilen verilerden hareketle değerlendirmeler yapılıyor. Yeni dönemde çocukların “içine doğulan koşullardan bağımsız olarak adil ve nitelikli eğitim almalarının sağlanması ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarının teşvik edilmesi” öne çıkan meseleler.

Günümüzde içinde bulunduğumuz koşulları belirleyen en önemli husus Kovid-19 tehdidi. Pek çok şeyin artık eskisi gibi olmadığı bu dönem “yeni normal” olarak adlandırılıyor malum. Toplumsal hayat ve kurumsal işleyiş yeni şartlar altında yeniden şekilleniyor. Belli davranış kalıpları ve alışkanlıkları ile bugüne kadar gelen insanlar için değişime uyum sağlamak zorlayıcı olabiliyor. Üstelik bu yeni dönemde bilişim teknolojisi ve internet kullanımının hâkim unsur haline gelmesi ve hayatın hemen her alanında kullanımının yaygınlaşması söz konusu. Oysa bu imkânları edinmek ve bilinçli olarak kullanmak belli bir sosyo-ekonomik düzeyde olmayı gerektiriyor. Maddi sebepler nedeniyle bu imkanlardan mahrum olanların, yeni normale uyum sağlamada daha baştan dezavantajlı bir konumda olduklarını ifade etmek gerekiyor. Pandemi sürecinde en başarılı olanlar / en iyi performansı gösteren öğrencilerin sosyo ekonomik açıdan avantajlı olan kesimden çıktığı raporda ifade edilmekte nitekim.

Küresel ölçekte bakıldığında da benzer bir durum söz konusu. Pandemi süreci ve sonrası yaşanan değişimlerin etkisi, farklı ekonomik güce ve gelişmişlik düzeyine sahip olan ülkeler tarafından aynı şekilde hissedilmedi haliyle. Sorunlarla mücadelede ve değişen şartlara uyum sağlama noktasında içinde bulunulan koşulların ülkeler seviyesinde de belirleyici unsur olduğu anlaşılmakta. 

Çocukların içine doğulan koşullardan bağımsız olarak adil ve nitelikli eğitim almalarının sağlanması idealinin ilk adımı “koşulların iyileştirilmesi” olmalı o halde. Bu da adil paylaşım, emek ve alın terinin karşılığının alınması, haksız kazancın önüne geçilmesi, dezavantajlı kesimlerin korunması gibi hususların hayata geçirilmesi gereğine işaret ediyor. Bu noktada yasal veya kurumsal düzenlemelerin yanı sıra insanlar arasında merhamet, empati, yardımlaşma ve dayanışma ruhu gibi manevi dinamiklerin de harekete geçmesi gerekiyor. Sadece eğitim alanında değil hayatın genelinde insan odaklı yaklaşımların ve insani değerleri temel alan bakış açılarının önemine bir kez daha dikkat çekilmeli.

Yukarıda ifade edilen bir diğer husus “Herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarının teşvik edilmesi.” “Beşikten mezara ilim talep ediniz” Nebevi tavsiyesi, ömür ve sağlık el verdiğince öğrenmenin ve öğretmenin ne kadar kıymetli olduğunu bizlere bildiriyor zaten. 

Bugün bilgiye erişim çok kolay ve birey temelli eğitim mümkün. Teknoloji imkânları ile her an her yerde öğrenme fırsatları değerlendirilebilir, birey bilgilenme süreçlerini çeşitlendirebilir, zenginleştirebilir. 

Bilgi aktarımını mümkün kılan uzaktan eğitim platformlarının eğitimin alternatifi değil, tamamlayıcı ve destekleyici unsurları olabileceğini ifade etmek gerek. Çünkü insani tecrübenin ve değerlerin aktarımı söz konusu olduğunda yüz yüze eğitimin yapıldığı okullar ve öğretmenin varlığı, önemini halen korumakta. Pandemi sonrası okulda bir araya geldiğimiz öğrencilerimizle ilgili gözlemlerimiz de bu yönde. Yaklaşık son iki yıldır meydana gelen değişimler ve ortaya çıkan belirsizlikler ortamında en çok da olan biteni anlama ve anlamlandırma ihtiyacı duyuyorlar. Bununla baş etme yolunu bulmadan akademik başarıya odaklanmak ne kadar mümkün olabilir? O nedenle “yeni normal” şartlar altında öğretmenlerimiz ders anlatımının yanı sıra onların duygusal ihtiyaçlarına cevap verme ve öğrenme motivasyonlarını destekleme gibi fonksiyonlar da icra etmekteler.

Hayat ileriye bakarak yaşanır, geriye bakarak anlaşılır. demiş Kierkegaard. Öğretmen hayat tecrübesi ile öğrencilerinden öndedir. Onların henüz kat etmekte olduğu yollardan çok daha önceleri geçmiştir ve bu tecrübe ışığında geriye dönüp olan bitenleri bir anlam çerçevesine oturtma imkânına sahiptir. Sadece mesleki değil insani gelişimi ile ilgili her daim öğrenme ve kendini yenileme çabasında olan bir öğretmen, öğrenciler açısından ne kadar kıymetli bir kaynak ve referans kaynağıdır. Özellikle de insan ötesi ve insan sonrası tartışmalarının yaşandığı günümüzde bocalayan, anlamak ve anlaşılmak isteyen gençlerin “insan” örnekliğine duydukları ihtiyaç düşünüldüğünde… Hem okullarda hem hayatın içinde…

Daha yaşanabilir bir dünya inşasında “insan”ın özne olduğu hatırdan çıkarılmamalı. Onun iyileşmesi ve topyekûn insani değerlere sahip çıkılması, sorunların çözümü noktasında çıkış noktamız olmalı. Daha iyi ve adil bir dünya mümkün… Tabi ki daha iyi ve adil insanlarla…