TR EN

Dil Seçin

Ara

Kendine Kuluçka Makinesi Yapan Kuş

Kendine Kuluçka Makinesi Yapan Kuş

Tavuk ve benzeri hayvanların, yumurtalarını sıcak tutmak için belirli bir süre üzerlerine yattığını ve sürenin sonunda da yumurtalardan sevimli civcivler çıktığını hepimiz biliyoruz. Bir yumurtanın civcive dönüşmesi için belirli oranlarda ısı ve rutubet gerekiyor. Bu değerler normalde anne kuş tarafından sağlanıyor. Bundan başka, insanların yaptığı kuluçka makineleri ile bu fiziki koşullar yapay olarak sağlanıyor ve bir yumurtadan yavru yaratılması gerçekleşiyor.

Tavuk ve benzeri hayvanların, yumurtalarını sıcak tutmak için belirli bir süre üzerlerine yattığını ve sürenin sonunda da yumurtalardan sevimli civcivler çıktığını hepimiz biliyoruz. Bir yumurtanın civcive dönüşmesi için belirli oranlarda ısı ve rutubet gerekiyor. Bu değerler normalde anne kuş tarafından sağlanıyor. Bundan başka, insanların yaptığı kuluçka makineleri ile bu fiziki koşullar yapay olarak sağlanıyor ve bir yumurtadan yavru yaratılması gerçekleşiyor.

Peki bir kuş kuluçkaya yatamıyorsa ne yapacak? Yavruların yaratılması için bir araya gelmesi gereken bu sebepler nasıl sağlanacak? İşte, ilmini ve sanatını göstermek için mahlukatını farklı farklı tarzlarda yaratan Allah, bu kuşlara da onlara özel çözümler ilham ediyor.

Bu sözünü ettiğim ilginç hayvan Megapod kuşu.

 

Pasifik adalarında yaşıyor. Bu kuşların dişisi, yaz boyunca her altı günde bir tane yumurta yumurtluyor. Ama bu kuşun yumurtaları kendi vücuduna oranla büyük kalıyor. Bu yüzden de anne kuş, yumurtalardan hepsinin üzerinde kuluçkaya oturamıyor. Ancak her yarattığında farklı hikmetler, anlamlar gösteren Allah, bu tezat gibi görünen durumun çözümünü de ilham ettiği için bu bir problem olmuyor.

Nasıl mı? Baba Megapod, kum ve toprağı kullanarak, bir çeşit “kuluçka makinesi” hazırlıyor. Anne daha yumurtlamadan çok önce, çok derin bir çukur kazıyor. Çukuru hafif ıslak otlarla dolduruyor. Bu ot yığınının içine huni şeklinde bir delik açıyor.

Yuva için büyükçe bir çukur açan Megapod kuşları

Bunun sebebi de şu: Bitkiler çürüyünce sıcaklık meydana geliyor. Bu sıcaklık da yumurtaları ısıtmaya yarıyor. Bu delik, kış mevsimi süresince yağmuru içeri sızdırıyor ve organik maddeler nemli kalıyor. Böylece üzeri kumla örtülmüş bitkiler çürüyor ve sürekli ısı açığa çıkıyor.

Megapod yuvası

Hatta baba Megapod, ısıyı dengede tutmak için zaman zaman çürümüş bitki tabakasını havalandırıyor. Anne kuş da arada çukurun yanına geliyor ve babanın çalışıp çalışmadığını kontrol ediyor. Sonunda anne, çürüyen bitkilerin üzerindeki kuma yumurtluyor. 

Megapod yumurtaları

Yavruların gelişebilmesi için, ısı 33 santigrat derecede sabit olmalı. Baba Megapod’a termometre gibi duyarlı bir gaga verildiği için kumun ısısını sık sık ölçüp kontrol ediyor. Isı yükselecek olursa, düşürmek için ne yapacağı da öğretiliyor elbette; ve havalandırma delikleri açıyor.

Yuvasının kontrolünü yapan bir Megapod erkeği

Yavru Megapodlar bu tedbirli ve düzenli koruma altında dünyaya geliyorlar. Hatta o kadar gelişmiş durumda oluyorlar ki, yumurtadan çıktıktan birkaç saat sonra uçabiliyorlar.

Bir kuşun bu iş için aylar öncesinden nasıl hazırlanması gerektiğini ve tüm bu işlemleri kendi başına biliyor olması mümkün mü?

 

Megapod yavrusu

Bir canlı kendini kolaylıkla koruyabilecekken, aile kurduktan sonra eşini ve çocuklarını koruması ve kollaması, zaman zaman hayatını tehlikeye atması, fedakârlık göstermesi, zor olanı seçmesi ve bu davranışları adeta bilinç sahibiymiş gibi sergilemesi, üzerinde düşünülmesi gereken konular. Kaldı ki çoğu canlıda bunlara benzer hikmetli özellikler sergileniyor. 

Evrimcilere göre tesadüfen meydana gelmiş, doğada “hayat mücadelesi” veren bir canlının böylesine ilginç davranışlar göstermesi onların iddialarını anlamsız kılmıyor mu? 

Bilince sahip olmayan bir canlı sürekli akıllıca işler yapabilir mi? Ailesini koruması gerektiğini düşünebilir mi?

Yine evrimcilerin iddia ettiği gibi, canlılar bunları genlerinde programlı olan içgüdüleri ile yapıyorlarsa, bu içgüdüleri, yani merhameti, fedakârlığı, yuva inşa etme beceri ve bilgisini bu canlıların genlerine kim programlamıştır?

Ya da bu özellikleri kazandıran ‘doğa’ ise, kendisi de yaratılmış olan, ağaçlardan, taşlardan, nehirlerden, dağlardan, sudan, topraktan oluşan doğanın, kuşa yuva yapma yeteneği verme gücü olabilir mi?

Tek cevabı var bunların; canlıları yönlendiren, onlara bu davranışları ilham eden Allah’tır; bu şekilde anlamak isteyenlere ilmini, iradesini ve kuvvetini tanıtır. Yani bütün canlılara da yavrularını koruma isteğini ve bu özellikleri veren Allah’tır.

Son sözümüz bu ayet olsun: “Doğrusu benim Rabbim, her şeyi gözetip koruyandır.” (Hud Suresi, 57)