VEZİR
Sultan Fatih Edirne’ye giderken Molla Kırımi’ye sordu:
“Molla, Kırım mamur bir yermiş, altı yüz âlimi varmış ki kitap telifi ile meşgul olurlarmış, doğru mu?”
Molla da:
“Evet Padişahım öyle,” demiş. “Lâkin ben sonlarına yetiştim. Bir hain vezir çıkıp ulemaya zulmettiğinden, şimdi ne onlardan ne mamuriyetten eser kalmamış. Malumunuzdur ki, ilim ve sanat bir memleketi ihyaya sebeptir.”
Sultan, Sadrazam Mahmud Paşa’yı çağırtmış ve Molla’nın sözlerini naklettikten sonra şöyle demiş:
“Görüyor musun, bir vezir koca memleketi ne hâle sokmuş.”
Sadrazam buna cevaben demiş ki:
“Efendimiz, suç vezirin değil, Kırım Hanı’nındır ki, öyle bir adamı vezir yapıp idareyi eline vermiştir.”
***
BİNGÖLLÜ LENİN
Bingöllü Hacı Ömer amcanın yeğeni İstanbul’da Felsefe bölümünde okuyordur. Anarşinin ülkeyi kasıp kavurduğu yıllardır.
Genç adam, amcası Hacı Ömer’i ziyarete gelir. Kirli çamaşırlarını ve kitaplarını sedirin altına koyup köye gider. Tam o günlerde de 12 Eylül ihtilali olur. Derken ev aramaları ve 65 yaşındaki sakallı Hacı Ömer amcanın evinde Marks, Lenin, Hegel’e ait bir sürü o zaman için yasadışı sayılan kitap ele geçirilir… Hemen yaka paça Hacı Ömer Amcayı askerî hâkimin karşısına çıkartırlar. Hâkim sorar:
“Ömer efendi, bu Marks ve Lenin’i tanıyor musun?”
Hacı Ömer, mahcup mahcup:
“Vallahi hâkim beg” der. “Eğer Bingöl’ün içindenseler kesin tanıram. Köylerindenseler çıkartamayabilirim.”
***
ŞARKI
Özel bir davete çağırılan Zeki Müren, gittiği evin kapısından girerken bir hanım yanına gelir ve der:
“Aaa ne büyük sürpriz… Zeki Müren Bey… Ne iyi ettiniz de geldiniz… Artık bu gece bize bol bol şarkı söylersiniz…”
Bu sözlere tebessüm edip geçen Zeki Müren, gecenin ilerleyen saatlerinde yerinden kalkıp, “Artık bol bol şarkı söylersiniz” diyen bayana doğru yürüyüp:
“Hanımefendi” dedi, “ben buradaki dostlarıma şarkı söyleyeceğim, ama siz de dinleyebilirsiniz.”