“Bırak her şeyi, sadece beni sev!”
—bir şarkıdan—
…
Herkes “beni sev” diyor, çocuklar “beni sev” diyor. Yiyecekler, içecekler, çiçekler, ağaçlar her şey hep bir ağızdan “beni sev” diyor.
Şarkılar “beni sev” diye çalıyor.
Ruhum, ismim, cismim “beni sev” diyor.
Diplomalarım, kartvizitlerim, nefsim “beni sev” diyor. Gardropta duran kıyafetlerim bile garip bir kıskançlıkla illa “beni sev” diyor ve beni paylaşamıyorlar.
“Beni sev!”
“Hayır beni!”
“Beni de!”
Dünya ve içindeki her şey “beni sev” diye haykırıyor, hayat “beni sev” diyor, hem de delice...
Garip beklentilerle yoğruluyor varoluşum, her şey hal lisanıyla “beni sev” diyor. Her nefeste “beni sev” tuzakları doluşuyor kalbime. “Beni sev” çekiştirmeleriyle yorgunum...
Sevdiğime değseler bir de; kimi ve neyi sevsem yüzüstü bırakıyor, sonra ayrılık ruhuma batan bir kıymığa dönüşüyor.
Gülü sevsem soluyor, güzelin yüzündeki güzelliği sevsem eskiyor, günü sevsem geçiyor bitiyor, kime bel bağlasam ölüyor...
Bu yüzden, her teklifi reddediyorum usulünce. Bilmiyorlar, ben sadece “Seni” seviyorum.
Onca şeyi tek tek sevmenin karmaşasından ruhum nasıl sağ çıkar yoksa? Ya da hangi ruh sağ çıkabilir ki?
Her şeyi sevmekten ölmüş ruhlar kabristanı dünya...
Oysa ben, her şeyde “Seni” seviyorum. Senden bir iz bulabildiğim her şeye aşığım. Her şey bir ayna, her şeyde Sana bakıyor, her şeyde Senin tecellilerini görüyorum.
Bakınca Seni göremediğim her yüzden, her ruhtan, her lokmadan, her şarkıdan, her satırdan kaçmaya, kurtulmaya ve kendimden uzaklaştırmaya çabalıyorum.
Her şeyi bırakıp, sadece Seni seviyorum.
Beklentiler üzerine kurulu bir sevmek değil benimkisi.
Sen, “beni sev” yeter!