TR EN

Dil Seçin

Ara

Picasso’nun Afet’i

Picasso’nun Afet’i

Picasso bir ressam olarak yirminci yüzyılın en meşhur ve tanınmış adamlarından birisi olmuştur. Picasso, halkının büyük çoğunluğu Kuzey Afrika asıllı olan, İspanya’nın Cebelitarık Boğazına yakın eski bir Endülüs şehri olan Malaga’da doğmuştur. On dokuzuncu yüzyılın sonunda başlayan modern sanatın en önemli akımlarından birisi olan Kübizm tarzıyla öne çıkan ressamın Afrika ve İslam sanatından ilham aldığı herkes tarafından bilinir.

Picasso bir ressam olarak yirminci yüzyılın en meşhur ve tanınmış adamlarından birisi olmuştur. Picasso, halkının büyük çoğunluğu Kuzey Afrika asıllı olan, İspanya’nın Cebelitarık Boğazına yakın eski bir Endülüs şehri olan Malaga’da doğmuştur.

On dokuzuncu yüzyılın sonunda başlayan modern sanatın en önemli akımlarından birisi olan Kübizm tarzıyla öne çıkan ressamın Afrika ve İslam sanatından ilham aldığı herkes tarafından bilinir.

O dönemde pek çok sanatçı, Paris’te Louvre Müzesi, Londra’da British Müzesi ve Berlin’de Bergama Müzesini ziyaret ederek Asya ve Afrika’dan ve sömürge ülkelerinden toplanıp getirilen İslam sanat eserlerini görmeye gitmiş ve hayranlıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca bazı sanatçılar Asya ve Afrika gezilerine çıkmış, hatta bazıları uzun yılar egzotik ülkelerde yaşayarak farklı deneyimler geliştirmişlerdir.

 

Picasso’nun İlham Kaynağı

Şüphesiz Picasso’nun sanatında en etkili ilham kaynağı Endülüs mirası olmuştur. Arap ve Kuzey Afrika kültürlerinin bir mirası olan Endülüs, sekiz yüzyıl süren uzun bir devirde sadece İspanya’yı değil belki bütün Avrupa’yı derinden etkilemiş ve İstanbul’un Fethi ile başlayan Yeniçağ ile, Orta çağ karanlığının sona ermesine ve Rönesans’ın başlamasına da kaynaklık etmiştir.

Picasso, Afat, 1938, NewYork Modern Sanatlar Müzesi (https://www.moma.org/collection/works/29369)

Avrupa ve Amerikan sanatında İslam sanatlarının etkisi, üzerine çok çalışılmış konular arasındadır. Pek çok sanatçı İslam sanatının motiflerini eserlerinde kulanmış bilhassa Hat sanatı sadece Batı dünyasında değil Japon ve Uzak Doğu sanatında da etkisini göstermiştir.

İspanya’da Endülüs devleti sona erdikten sonra bile yapılan mimari eserlerin süslemelerinde geometrik Kufi Hat sanatı süslemelerin devam ettiği görülmektedir.

Picasso, Afat, 1938, NewYork Modern Sanatlar Müzesi (https://www.moma.org/collection/works/29370)

Picasso, Medjusiya (Afet-Sihirli Kadın), 1938, NewYork Modern Sanatlar Müzesi (https://www.moma.org/collection/works/29371)

 

İslam Sanatları Batı Sanatına Yol Gösterici Oldu

Modern sanatın klasik ve geleneksel figür sanatından uzaklaşma çabaları soyut sanat anlayışını doğururken zaten temelleri soyut sanat üzerine kurulu olan Geleneksel İslam sanatlarının Batı sanatına yol gösterici olması kaçınılmazdır.

Zaten Hat sanatı hiyeroglif yazının biraz ötesine geçerek, doğadaki bitki ve hayvan figürlerinin soyutlanmasıyla oluşan bir yazı sembolizmi içerir. Ebru sanatı da tamamen soyut resimdir. Tezhib, minyatür ve çini sanatları da soyutlama üzerine kuruludur.

Picasso, 1948, Le Chant des Morts

Picasso resme başladığı ilk dönemlerinden itibaren Endülüs’ün zengin birikiminden yararlanmaya başlamış ve bilhassa Afrika sanatı olarak tanımlanabilecek ve Kübizmin de temelini oluşturan totem ve maskeleri çalışmalarında kullanmaya başlamıştır.

Picasso bazı şair arkadaşlarının kitapları için gravür ve resimler yapmıştır. Bunların bazılarında resim ve yazı ilişkisi üzerinde durmuş bilhassa Hat sanatının dinamizminden yararlanmıştır.

Picasso, 1940 yılında şair Iliazd’in (Ilia Zdanevitch) “Afat. Soixante-seize sonnets” kitabı için bir seri Arapça “Afat” yazılarından oluşan kaligrafi çalışmaları yapar. 1948 yılında da Pierre Reverdy’nin “Le Chant des Morts” kitabı için çok sayıda kaligrafi resimler yapmıştır.

Picasso, Hat sanatının soyutlamanın zirvesi olduğunun farkındadır. Zaman zaman Paris’te kendisini ziyarete gelen Türk sanatçılarına bunu söylemiştir. Avrupa’ya sanat eğitimine giden ve Picasso ile görüşen pek çok sanatçı, Picasso’nun İslam sanatının ve bilhassa Hat sanatının önemine dikkat çektiğini ve niçin Avrupa’da dolandıklarını sorduğunu hatıralarında naklederler.