TR EN

Dil Seçin

Ara

Aslını Gösteren Pencere

Aslını Gösteren Pencere

Seni gösteren pencere ben ben dediğin pencere değil; aslında hiç olduğunu gördüğün penceredir. Yoksa ilahlık taslayanın ilaha ihtiyacı mı var ki Rabbini arasın. Her firavun gibi o da yeryüzüne boğulmaya gelmiştir. Kendi benliğinde, kendi varlığında boğulur gider. Ayna karanlık olduğu için Güneş’in ışığına mazhar olur; Güneş’e ayna olur. Kalbi Güneş’e açılır. Aslının ışıksız olduğunu unutsa, kendinden yansıyan ışığı kendi mahareti zannetse, kendini de kaybeder ışığı da… Gururlanma insanoğlu, seni sen yapan Allah var…

Hamdüsenalar olsun. Evet, hamdüsenalar olsun.

Kâinatın bin bir renkli ve ahenkli seslerinden, sergilediği renklerinden dolayı da Rabbimize hamd olsun. Her şey bizim için. İnsan, şükür ve tefekkür için. Tefekkür, bilmek için, teşekkür için.

Ve bir şey daha var. O ne mi? O şey, hayata yeni bir gözle bakabileceğimiz bir pencere:

Ne varsa benim dediğin her şeyi bırak. Her şeyin bırakılacağı günkü gibi ol. “Maddesinden manasına, bedeninden duygularına, başarısından bilgisine.. hiçbir şey benim değil” diyerek bak kendine.

İşte o zaman nelerin sana verildiğini, ne nimetlerle kuşatıldığını, gözüne koşan ışıkla, kulaklarına gelen sesle, yüzünü okşayan rüzgârla ve senin için hizmetkâr gibi koşturulan koskoca kâinatla, kimin merhametiyle, kimin şefkatiyle terbiye edildiğini, gözetildiğini ve hayatının bir anının bile ne kadar büyük değerde olduğunu anlayacaksın…

Hep varlıklarımızı görmek için bakarız ya; bir de yokluklarımızı görmek için bakalım kendimize. İşte o vakit aslımızı, gerçek kendimizi göreceğiz o pencereden.

Örnek mi verelim? Yoktuk var edildik; yok olduğunu bilirsen ancak var edeni bulursun…

Kendimizi dahi bilmezdik; her şeyi bilir olduk. Bilmezken bilir kılındığını hatırlarsan, kendini bilirsin, kendini bulursun, Rabbini tanırsın.

Seni gösteren pencere ben ben dediğin pencere değil; aslında hiç olduğunu gördüğün penceredir.

Boşuna dememişler “Kendini bilen Rabbini bilir” diye. Biz de bunu ekleyelim: “Rabbini bilen haddini bilir.”

Yoksa ilahlık taslayanın ilaha ihtiyacı mı var ki Rabbini arasın. Her firavun gibi o da yeryüzüne boğulmaya gelmiştir. Kendi benliğinde, kendi varlığında boğulur gider.

Ayna karanlık olduğu için Güneş’in ışığına mazhar olur; Güneş’e ayna olur. Kalbi Güneş’e açılır. Aslının ışıksız olduğunu unutsa, kendinden yansıyan ışığı kendi mahareti zannetse, kendini de kaybeder ışığı da…

Gururlanma insanoğlu, seni sen yapan Allah var…

Evet beni ben yapan Allah (cc), bana irade de vermiş. Benim olan şey işte bu: tercihim. Seçtiğim şeylerle hayatımı şekillendiriyorum. Ben istiyorum, Allah istediğimi yaratıyor veriyor. Öyle ise çıkmaz sokaklara girmemeliyim, söndüremeyeceğim ateşleri yakmamalıyım. Kendimi ateşlere atmamalıyım. Bunca imkân bana, anlamsız şeylere harcayım diye verilmiş olabilir mi!.. Asla…

Madem böyle; zaman, bir kitap açmanın, bir fikre odaklanmanın, ince bir tefekküre dalmanın tam zamanı... İyi şeyler yapmanın en iyi zamanıdır ‘şimdi’… ‘Sonra,’ ise her şeyin katilidir.

Her amelin, her adımın arkasında bir niyet vardır. Niyetine sahiplen, tercihini netleştir ve azimle bismillah de, Allah’a dayan ve başla. Allah ile yola çıkanın yolları hep çıkar, hep açıktır… Çıkmazlar, Onu unutanlar içindir.

Seni bu yaşına kadar getiren, bir an nefessiz, rızıksız bırakmayan Rabbin, her daim seninle. Sen adım at, Allah yürütür. Sen yola çık, Allah ulaştırır. Sen gayret et, Allah en güzel sonuca vardırır…

Tevekkül, niyetten sonra başlar, sonuçtan önce biter. Sonuç eline geçti mi; şimdi kanaat başlamalı. Çünkü Allah ne verirse en güzelidir o… Eksik de değil fazla da değil; en olması gerekendir o… Daha çok istersen daha çok çalış, alışverişin en güzeli Allah ile olandır. Senin istemenle hazinesi mi tükenecek… Ne güzel demişler:

“İnsanlardan istersen seni sevmezler; Allah’tan istedikçe Allah seni daha çok sever.”

“İnsan verdi mi duyurur; Allah verdi mi doyurur.”

İsteyelim, Allah’tan marifet için ilim isteyelim, itaat için sağlık isteyelim, şükür için mal isteyelim, ahiret için dünyayı isteyelim, günahlara kapılmamak için sabır isteyelim, musibetler için sabır isteyelim, ibadetlere devam için sabır isteyelim, kusurlarımız için af isteyelim; akl-ı selim, kalb-i kerim isteyelim…

Madem ki aynayız, esmaü’l-hüsna’dan hangisinin güneşine yönelirsek, çalışırsak, aynamızda onun ışığını buluruz…

Ne demiştik; hayata yeni bir gözle bakabileceğimiz bir penceremiz vardı: Hiç olduğunu görünce, aslını görürsün, kendini bulursun…

Kendini buldun mu?..

Şimdi yola çıkabilirsin…