TR EN

Dil Seçin

Ara

LÂDES

Zarif sözlü, hatırı sayılır, memuriyeti bitince parasız kalan bir Menas Efendi varmış. Kendisinin işsiz kaldığı bir zamanda Sadrazam olan ve iyi tanıdığı Mütercim Rüştü Paşa’dan kendisine bir memuriyet verilmesini rica etmiş. Bundan sonra Paşa, Menas Efendiyi ne zaman görse:

“Hatırımda, Menas Efendi, hatırımda!” dermiş. Nihayet günün birinde Menas Efendi ona demiş ki:

“Aman Paşam, lâdes tutuşmadık ki, her defasında hatırımda diyorsunuz. Vaadinizi yapın ki, siz de ben de kurtulalım!”

 

***

 

BİR YIL…

Sultan Reşad, başarılı bir ameliyat geçirmişti. Kendisini ziyarete gelen bir grup misafirin:

“Maşallah! Büsbütün geçirdiniz! Artık yüz seneden fazla yaşarsınız!” gibi sözlerine cevap olarak şöyle der Sultan Reşad:

“Ne kadar yaşayacağımızı biz bilmeyiz. Ancak Cenab-ı Hak bilir. Mukadder ne ise ömrümüz o kadar olur. Yalnız diyebiliriz ki, bin yıl yaşasak yine cihan bu, dünya bu, zemin bu, asuman bu!”

 

***

 

SADELİK

Ömer bin Abdülaziz’in sade ve temiz yaşayışını cimrilikle karıştıran bazıları:

“Bütün yetkiler elinde bulunan bir Halife’siniz, istediğiniz kadar giyinir, kuşanabilirsiniz.” diyerek, neden böyle sade yaşadığının sebebini sordular. O da şu cevabı verdi:

“İktisadın en güzeli varlık zamanında olanıdır. Affın en güzeli de gücü yettiği halde affetmektir.”

 

***

 

BAŞKA GÜN VAR MI?

Mühim bir randevusunun olduğu saatte İbrahim, yemeğe götürmeye kalkıştı şefini. Hayra işaret değil bu kalem şefinin bir senaryosudur, sever öyle hinoğlu hinlikleri. Ömrü neşeyle geçen adamın bu teklifine şaşmamak mümkün değil. Şef reddetmek zorundaydı:

“Teşekkür ederim İbrahim’ciğim, işim var gelemem, başka bir gün olsun.” dedi.

İbrahim’in cevabı anlamlıydı:

“Başka bir gün var mıyız? Gün bu gündür haydi hemen gidelim.”