TR EN

Dil Seçin

Ara

Ezber Bozan

Ezber Bozan

Kimseye karışmam. Dileyen yine süslü, şatafatlı hediyelere boğsun babasını ama benim canım istemiyor hiçbirini. Meğer yıllar geçince böyle oluyormuş. Düşündüm de gömlek, tıraş losyonu, kemer, en afilisinden cüzdan ya da Oltu taşından tespih hediye etmek artık memnun etmemeye başladı içimi. Ne bileyim hep aynı şeyler olduğundan mı, değil. Sonuçta biz bile eskiyorken eşyalar da eskiyor elbette, yenileri olsa fena olmaz tabii ama bir şey huzursuz, bir şey mutsuz ediyor beni. Yetmiyor, her şey az geliyor sanki. Sessizce bu hâlin sebebini sordum kendime. Buldum! Kimseler duymadı ama ben aldım cevabımı. 

Demek zamanla değişebiliyormuş bir evladın babasını mutlu etme şekilleri. Hadi taşı, desen taşıyamayacağım kadar ağır, hediye paketlerine sığmayacak kadar büyük, cüzdanımdakilerle de alamayacağım kadar pahalı bir şey hediye etmek istedim sana baba.

Bu babalar gününde, sana “yaşatılmamış çocukluğunu” sipariş etmek istedim! Evet evet, tam da istediğim buydu. Kim bilir babam ne kadar mutlu olur dedim içimden. O küçücük yaşında birden fazla işte çalıştığın ve babandan daha fazla para kazanmak zorunda olmadan geçirebildiğin bir dokuz yaş mesela...

Aklıma, köpeğin Mini’yle geçirebileceğin daha geniş öğle sonlarını; diğer çocuklar gibi çimenlere uzanıp günü akşam edeceğin, körfezin yıldızlarını seyredebileceğin zamanlar aldırmak istedim.

Ellerinle yaptığın gazete külahlarındaki çekirdeklerin hepsini satmadan eve gidemediğin günler yerine, mahalledeki akranlarınla çekirdek çitlediğin yaz akşamları satın almak istedim sana. 

Mecburiyetlerle değil de istediğin gibi yeni baştan yaşa diye sana gençliğini alıp getirmek istedim. Çankaya Lisesindeki öğretmeninin okulu bırakmak zorunda kaldığını bilmediği için ailene yazdığı mektuba ben cevap yazdım. Yanında çırak olarak başlayıp limon kasalarını taşıyarak para kazandığın işinde, ustanın hakkın olanı senden gizlediği bir kasa dolusu narenciyeyi ondan geri alıp sana vermek istedim.

Seni omuzlarda taşıdıkları galibiyetinle sonuçlanan o müsabakada, hıncahınç dolu olan spor salonunda seni bir başına bırakan babanı yani dedemi mezardan kaldırıp çeke çeke o anına geri getirmek istedim. Kendini ispatlama fırsatını eline geçirdiğin o gün yarım kalan sevincini tamamlayabilirim belki diye düşündüm.

Hani çocukken en dar zamanlarımızda bile bizi mutlu etmek için “Parası neyse ne, ben ne için çalışıyorum.” demen gibi ben de “Parası neyse ne!” deyip almak istedim hepsini. 

Alacaktım almasına da ama satanı bulamadım baba. Kimse satmıyor senin elli yıl önceki çocukluğunu. 

Alamadım baba! Neler denediysem olmuyor işte! Dediğin gibi geçmişi demirden halatlarla da çeksen geri gelmiyor.

Bak ne geldi aklıma, gel biz seninle ezber bozalım baba! İster misin torunlarını büyütürken ikimiz de “çocukluklarımızın” başını okşayıp gönlünü alalım.

Hiç düşündün mü, belki sırf hikâyemizin böyle güzel yazılması için oğlun değil de kızın oldu senin. Belki de oğlun olsaydı, bugün sen de baba sevgisi nedir bilmeden büyüdüğün için oğlunla çatışmayı babalık yapma sanacaktın ve oğluyla savaşıp kaybettiği için suçlu babalar listesinde okunacaktı adın.

Sense benim hep kahramanım oldun. Üniversitede yazdığım ve ilk ödül aldığım öykünün başkahramanıydın sen. Kazandığım para ödülüyle sana bir babalar günü hediyesi almıştım. Üniversiteye gitmeden önce beni karşına alıp bavuluma tek tek koyduğun kelimeleri yan yana getirdim de ikimizin hikâyesini yazdım. Seninle beni yazdım diye yarışmayı kazanmıştım. Aslında bu ikimizin zaferiydi baba. Sen de “Biz de ana babamızdan bu kadar gördük.” diyenler gibi davransaydın, oğlun değil de kızın oldu diye karalar bağlasaydın da ezber bozmasaydın bir gömlek de gayet yeterli bir hediye sayılabilirdi senin için. Ben de parayla satın alınabilecek şeyleri paketleyip babalar günü hediyesi diye vermek yerine ezber bozup hatıralarını iyileştirmek için bir zaman makinesi icat etmek istemezdim. Kimin kızıyım sonuçta. O kadar da olsun. 

Kısa çöpü önce kim çeker de bu hayattan ilk kim göçer bilmem, bize orası karanlık. Bildiğim tek bir şey var, evlat babanın sırrıdır. Hatıraları da hayalleri de onda gizlidir. Ezber bozanlar da buna dahil.