Kaygı (anksiyete); kişinin bir duruma veya olaya karşı hissettiği gözle görülebilir bir endişe, tasa ve duygu haline diyoruz.
Covid salgını küresel çapta kaygı düzeylerinde tüm dünyada belirgin bir artışa sebep oldu. Aslında ekonomik ve politik faktörler de bu artışta etkiliydi. Bilhassa endüstri ürünü işlenmiş tarz beslenme, fiziksel aktivite seviyelerinde düşüş ve daha bireysel kültürün toplumlarda yaygınlaşması gibi bir dizi faktör de bu artışta etkilidir.
Çocuk ve gençlerde ise kaygıda artış yüzde 21 gibi bir oranla daha barizdi. Bu durumun muhtemel etkeni ise günümüz gençlerinin sosyal medya ve akıllı telefonlarla büyüyen ilk nesil olmasıydı.
Kaygı bir seviyeye kadar normaldir. Ancak artması, hayatımızda bazı olumsuz sonuçlar meydana getirebilir. Kaygı bozukluğu dediğimiz bu rahatsızlıkta yaşanılan kaygı durumunun aşırı derecede hissedilmesi, sık tekrar edilmesi ve hayatın kalitesini düşürecek hale gelmesi söz konusudur. Rahatsızlığı olanlar bu durumla mücadele etmekte zorlanırlar, aşırı paniklerler ve hiç geçmeyecekmiş gibi hissederler.
Kaygı yaşayan kişilerde hangi belirtiler gözlenir?
Kaygı yaşayan kişilerde belli davranış kalıpları oluşur. Kişinin gözleri kocaman açılır, gerginlik hali mevcuttur, kalbi çok hızlı çarpar, başı döner, elleri terler, derin derin nefes almaya çalışır, midesi bulanır, karnı ağrır ve sık sık idrara gitme ihtiyacı hisseder.
Kaygılı insanlar için dış dünya aşırı derecede tehlikelidir ve bu tehlikelerle baş edemeyecek kadar başarılı olamadıklarını düşünürler. Yoğun stres altındadırlar; her an kötü bir şey olacakmış gibi bir duygu içerisindedirler ve kendilerini sürekli huzursuz hissederler.
Aslında yararları da var
Aslında bir şeylerden kaygılanmayan kişi yoktur ve rahatsızlık boyutunda olmayan kaygı hissi yararlıdır. Çünkü hayatımızın herhangi bir aşamasında hiç kaygılanmamış olmak mümkün değildir. Toplumdaki çoğu insan hemen her gün endişelenmektedir.
Hepimiz zaman zaman hayatın koşuşturmacasında (sağlık sorunu, iş yükü, aile problemleri, okul stresi gibi) kaygılar yaşayabiliyoruz, bu durumun doğal olduğunu unutmayalım. Kaygı duyduğumuz bu hallerde kalp çarpıntısı, titreme ve terlemenin olması çok normaldir. Herkesin bu süreçten geçtiğini bilmemizde fayda var.
Tüm duygularımız gibi ‘kaygı’ da hayatımızda yer alması gereken önemli duygulardan biridir. Ancak önemli olan şey; kaygıyı hayatın her aşamasında yaşamak değil, ihtiyaç duyulan zamanlarda yaşamaktır. Yani dengeli bir şekilde, doğru yerde ve doğru zamanda. Böyle olduğunda kaygı (endişe) zarar değil fayda verecektir.
Kaygının bazı yararları
- Kaygı, günlük hayatta karşılaştığımız problemleri daha etkili biçimde çözmeye yardım eder.
- Kaygı, yapmamız gereken görevleri bitirme motivasyonunu artırır. Bu da bizi daha aktif yapar ve kendimize daha güvenli olmamızı sağlar.
- Kaygılanmak gelecekteki olumsuz durumlara ilişkin duygusal yaşantıların şiddetini azaltır.
- Kaygılanmak olayların seyrini istenilen yönde değiştirmek için çalışmaya sevk eder ve kontrolümüz altında olmasına yardım eder.
- Kaygılanmak bir kişinin iyi niyetli olduğu ve diğerlerini önemseyen bir kişilik taşıdığı anlamına da gelir. Bu da çevremizin bize duyduğu güveni artırır.
- Kaygı ile ortaya çıkan yalnızlık ve belirsizlik hisleri bize aciz ve çaresiz bir varlık olduğumuzu, bu dünyada bulunma sebebimizi ve Yaratanımıza sığınma ihtiyacımızı hatırlatır.
Görüldüğü gibi kaygı sebepsiz veya boşuna değildir ve aslında rahatsızlık boyutuna varmadıkça bizi destekleyen ve güçlendiren yararlı bir histir.