Gaybî Haberlerde Kur’an Üslubu Tek Yönlüdür
Kur’an Allah’ın Mucize Kelamıdır
Ara
Kur’an Allah’ın Mucize Kelamıdır
Bilindiği üzere, bir konuda söz söyleyen kimsenin söylediklerinin doğru olduğuna güvenmesi, tereddüt etmemesi, onun dürüstlüğünü gösterir. Böyle bir pozisyonda olan kimsenin kullandığı ifadelerindeki açıklık, kesinlik olması, gereken vurgularla pekiştirilmesi, onun söyledikleri hakkında hiçbir hileye başvurmadığının belirtileridir. Aksine mimiklerinde görülen telaş eseri gibi, ifadelerinin mimiklerinde de telaşını gösteren üslubunun ciddiyetten uzak, güven vermekten yoksun olması, zikzaklar çizmesi, sağa-sola çekilebilecek esneklikte olması, söz konusu ifadelerinde hilelerin olduğunu gösteren kuvvetli ipuçları olarak değerlendirilmelidir.
Bu başlıkla anlatmak istediğimiz husus “Söz konusu edilen gaybî haberlerden geri adım atmaya izin vermeyen, başka tarafa çekilebilecek esnek ifadeleri barındırmayan, sadece ifade edilen hususun açık bir şekilde anlaşılmasını sağlayan, doğruluğunu kuvvetli vurgularla pekiştiren” bir üslubun söz konusu olmasıdır.
Böyle bir üslubun varlığının aşağıdaki misallerde çok açık olarak görüleceğini, aklın gözü ve kalbin basiretiyle kolayca anlaşılıp idrak edileceğini ümit etmekteyiz. Bu misalleri, ilgili ayetleri Kur’an’daki tertip sıralarını nazara alarak maddeler halinde takdim edeceğiz:
Nur Suresi: 55
Ayetin meali: “Allah, içinizden iman edip salih amel (dünya ve âhiret için yararlı işler) yapan kimselere vaad etti ki, kendilerinden öncekilere verdiği gibi onlara da kesinlikle yeryüzünde hâkimiyet verecek, onlar için hoşnutluğuna vesile kıldığı dinlerinin yerleşip yayılmasını sağlayacak, şu andaki korkularını güvenliğe çevirecektir; çünkü onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk edecekler. Bütün bunlardan sonra kim inkâra saparsa yoldan çıkmış kimseler işte bunlardır.” (Nur; 55)
Bu ayette İleride İslam Devletinin başına halifelerin geçeceğine vurgu yapılmış ve bu sözden dönme imkânını ortadan kaldıran ifadelerle bu gaybî haberin kesin vuku bulacağına işaret edilmiştir. Şöyle ki:
a) Ayetin başında bu konuda Allah’ın söz verdiğine dikkat çekilmiştir. Allah’ın verdiği bir sözden cayması düşünülemez.
b) Ardından gelen cümlede “(hilafet sözü verilenlerin) içinizden iman edip salih amel (dünya ve ahiret için yararlı işler) yapan kimseler” olduğuna dikkat çekilmiştir. Yani, Hz. Peygamberin (s.a.v) vefatından sonra, İslam Devletinin başına geçenler, sahabeden olacak, iman gücü ve takva bakımından mümtaz kimseler olacaktır. Bu özellikler dört râşid halifelerde bulunduğu, onların hepsinin “aşere-i mübeşşere”den olmaları, bu özelliklerin doğruluğunu göstermeye kâfidir.
c) Üçüncü cümlede: “(Allah) kendilerinden öncekilere verdiği gibi onlara da kesinlikle yeryüzünde hilafet (hâkimiyet) verecektir.” Hilafetin verileceğini ifade eden kelimenin Arapça aslı “leyestahlifennehüm” fiilidir.
Bu fiilin başına tekit ‘lam’ı getirilmiş, sonuna da tekit ‘nun’u konulmuştur. Bu iki edatın getirilmesiyle söz verilen hilafet işinin tahakkuk etmesi kesin olduğuna ve hiçbir tereddüdün bu sözün yanına yaklaşmayacağına dikkat çekilmiştir.
d) Dördüncü cümlede “onlar için (Allah kendisinin) hoşnutluğuna vesile kıldığı dinlerinin (ülkelerine) yerleşip yayılmasını sağlayacaktır.” Yani bu hilafet İslam Dinini uygulamaya devam eden bir sistemin riyaseti olacaktır. Peygamberimizin (s.a.v) vefatından sonra bazı irtidat hareketlerinin olacağına, fakat onların hezimete uğrayacağına, devletin yine müminlerin elinde kalacağına işaret edilmiştir. Ve öyle olmuştur.
e) Beşinci cümlede “(Allah) şu andaki korkularını güvenliğe çevirecektir” mealindeki ifadeye yer verilmiştir ki; o güne kadar değişik düşman gruplarının birleşik cepheleri tarafından yapılan saldırılar, tehditler, İslam toplumunu hep tedirgin etmiş bulunuyordu. Özellikle Hz. Peygamberin (s.a.v) vefatından sonra bu hücumların çok daha fazla olacağı endişesi söz konusu idi. İşte böyle bir konumda, “korku ortamının güvenlik ortamına yer vereceğinin” vurgulanmış olması, bu gaybî haberi veren kaynağın hiçbir tereddüdü bulunmadığına, her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında, ilim ve kudretiyle her yerde hazır ve nazır ve her zorluğun üstesinden gelebileceğine pek kuvvetli bir şahitliktir.
f) Altıncı cümlede zikredilen “çünkü onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk edecekler” mealindeki ifadesi, İslam Devletinin/devletlerinin yüzyıllarca mümin olarak kalacaklarına, Allah’a ibadet edeceklerine ve ona asla şirk koşmayacaklarına dair resmi bir belge hükmündedir. Ve tarih boyunca bu gerçek İslam Devletleri tarafından devam ettirilmiştir. Fertlerin kusuru elbette toplumu bağlamaz ve bağlamamalı.
g) İlginçtir, Kur’an’ın sahibi, sonsuz ilminin bir nakşını da göstermek ve konuyu daha da pekiştirmek için bu ayetle hilafetin tarihini de işari yolla göstermiştir. Şöyle ki, bu ayetin içinde bulunduğu Nur suresi Medine’de indirilen ve başında şifreli harfler bulunmayan sureler sistemine dâhildir. Bu sistemde söz konusu bu ayetin Kur’an’daki tertip numarası: 633’tür ki, bu tarih hilafetin tam başladığı yıldır. Hz. Peygamber (s.a.v) miladi 632’de vefat etmiş ve hilafet müessesesi, ondan sonra devreye girmiştir. Özet olarak çok kısaca özetlediğimiz bu ayetin tek tek her cümlesinin doğruluğu tarih tarafından tasdik edilmesi, Kur’an’ın taklit edilmez Allah’ın mucize kelamı olduğunun reddedilmez şehididir.
Kur’ân, “İnsanlara güzel söz söyleyin”1 der. Herkese, her insana, her konuştuğunuza, bütün…
Bilimin ana varsayımlarından biri, bilimsel çalışmalar ilerledikçe bilinmeyen hiçbir şeyin kalmayacağıdır. Gelgelelim,…
“Ne bağışlayacaklarını sana soruyorlar. ‘İhtiyaçtan fazlasını’ de. İşte, Allah, düşünmeniz için âyetleri…
Hayatı hep tozpembe görmek isteyenler aradıklarını çoğu kez bulamayınca önce karamsarlığa sonra…
Son küresel ekonomik krizden hareketle birçok yorumlar yapılıyor, okuyoruz. Bazıları kapitalizmin tükendiğini,…
Amerika’da bulunduğum sıralarda, bir yerel gazetede, ilginç bir yazı okumuştum. ‘Süpermarket kültürü’nün…